41 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Musa es-Süddî, ona Şerik, ona Ebu Ömer, ona da Ebu Cuhayfe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) namazdayken, yanında zenginlerden bahsedildi. Bir adam “falanın zenginliği atlardadır” dedi. Bir başkası “falanın zenginliği develerdedir” dedi. Diğer birisi “falanın zenginliği koyunlardadır” dedi. Bir başka kişi “falanın zenginliği kölelerdedir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) namazın son rükuundan başını kaldırdığında “Allahümme rebbenâ leke’l-hamdü mil’e’s-semâvâti ve mil’e’l-ardi ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’du. Allahümme lâ mâniaa limâ a’tayte, velâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfau ze’l-ceddi minke’l-ceddü - Allah’ım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu ve dilediğin şey dolusu hamd sana mahsustur. Allah’ım! Senin verdiğine engel yoktur. Vermediğini verecek de yoktur. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz” diye dua etti ve onların dediklerinin doğru olmadığını anlamaları için “el-Cedd” kelimesini uzatarak söyledi."
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, dua kısmının ise sahih olduğunu ifade etmiştir Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Bize Said b. Mansur, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Süleyman b. Sühaym, ona İbrahim b. Abdullah b. Ma'bed, ona babası, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: (Hz. Peygamber'in vefat hastalığı esnasında) insanlar Ebu Bekir'in arkasında saflar halinde dizili iken Rasulullah (sav) (evi ile mescit arasındaki) perdeyi açtı ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Peygamberliğin müjdeleyici haberlerinden (alametlerinden) geriye yalnızca Müslümanın gördüğü yahut da ona gösterilen salih rüya kalmıştır. Şunu bilin ki, rükû ya da secde halinde iken Kur'an okumak bana yasaklandı. Bu sebeple rükûda Aziz ve Celil Rabbi tazim ediniz. Secde halinde de çokça dua etmeye gayret ediniz. Çünkü secdede yapılan duaların kabul edilmesi umulur."
Bize Hasan b. Rabî, ona Ebu Ahvas, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesrûk, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sav) "İzâ câe nasrullâhi ve'l-feth" Suresi indikten sonra kıldığı her namazda muhakkak "Subhâneke Rabbena ve bi-hamdike, Allâhummeğfir (Rabbimiz seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bağışla Allah'ım)" derdi.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Mesrûk, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) rükû ve secdesinde "Subhâneke Allâhumme Rabbena ve bi-hamdike, Allâhummağfir lî" duasını çokça okurdu. Böylece Kur'an'ın "Rabbini çokça tesbih et" (Nasr, 3) emrini yerine getirmiş oluyordu.
Bize Said b. Mansur, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Süleyman b. Sühaym, ona İbrahim b. Abdullah b. Ma'bed, ona babası, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: (Hz. Peygamber'in vefat hastalığı esnasında) insanlar Ebu Bekir'in arkasında saflar halinde dizili iken Rasulullah (sav) (evi ile mescit arasındaki) perdeyi açtı ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Peygamberliğin müjdeleyici haberlerinden (alametlerinden) geriye yalnızca Müslümanın gördüğü yahut da ona gösterilen salih rüya kalmıştır. Şunu bilin ki, rükû ya da secde halinde iken Kur'an okumak bana yasaklandı. Bu sebeple rükûda Aziz ve Celil Rabbi tazim ediniz. Secde halinde de çokça dua etmeye gayret ediniz. Çünkü secdede yapılan duaların kabul edilmesi umulur."