484 Kayıt Bulundu.
(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Bize Muhammed b. Dâvûd, ona Muallâ b. Esed, ona Vüheyb b. Hâlid, ona Abdullah b. Tâvûs, ona babası (Tâvûs b. Keysân), ona da Safvân b. Ümeyye şöyle rivayet etmiştir: Ben, “Yâ Rasulullah, cennete sadece muhacirlerin gireceğini söylüyorlar” dedim. Hz. Peygamber (sav) de "Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur, ama cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın" buyurdu.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyân, ona Mansûr, ona Mücahid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbas (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur. Yalnız, cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda savaşa çıkın."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Yezîd b. Harun, ona da İsmail şöyle haber vermiştir: İbn Ebu Evfâ'nın elinde bir kılıç darbesi gördüm. İbn Ebu Evfâ “ben bu yarayı Huneyn günü Peygamber (sav) ile beraber savaşırken aldım” dedi. Ona “sen Huneyn savaşında bulundun mu?” diye sordum. O da “ben ondan öncekinde bile bulundum” dedi
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona da Ebu İshak şöyle demiştir: Bir adam Berâ'ya (ra) gelerek “ey Ebu Umâre, sen Huneyn gününde geri dönüp kaçtın mı?” diye sordu. Berâ'nın şöyle cevap verdiğini işittim: Ben şehadet ederim ki Peygamber (sav) asla gerisin geriye dönmemiştir. Ancak öndekiler acele edip kaçtı. Hevâzin okçuları ok yağdırdılar. Ebu Sufyân b. Hâris, Hz. Peygamber'in beyaz katırının yularından tutmuştu. Peygamber (sav) ise "ben peygamberim yalan yok, ben Abdulmuttalib oğluyum" diyordu.
Bana Evzâî, ona Atâ b. Ebu Rebâh şöyle demiştir: Ben Ubeyd ibn Umeyr el-Leysî ile beraber Âişe'yi ziyaret ettik ve ona hicreti sorduk, şöyle cevap verdi: Bu gün (Mekke fethinden sonra) hicret yoktur. Müminlerden herhangi biri, kendisinin bir sıkıntıya düşeceğinde korksa, dinini koruyabilmek için Yüce Allah'a ve O'nun Rasülü'ne kaçıp gelirdi. Bu gün ise Allah İslâm'ı zafere ulaştırıp üstün kılmıştır. Bu gün mümin istediği yerde Rabb'ine ibadet ediyor. Bugün artık sadece cihâd ve niyet vardır.
Bize Ubeydullah b. Musa, ona İsrâîl, ona Mansûr, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Mekke'nin fethi gününde Hz. Peygamber (sav), "Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın!" buyurdu.
İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.
Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.
Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.