90 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Rifâ'a b. Yahya b. Abdullah b. Rifâ'a b. Râfi' ez-Zürakî, ona babasının amcası Muaz b. Rifâ'a, ona da babası (Rifâ'a b. Râfi') şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Rasulullah'ın (sav) arkasında namaz kılıyordum. Bir ara aksırdım ve "el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh, mübâreken aleyhi kemâ yühibbü rabbünâ ve yerdâ" (Rabbimizin razı ve hoşnut olacağı gibi, çokça, gönülden, onu tenzih ederek, onu mübarek sayarak hamdolsun!) dedim. Hz. Peygamber (sav), namazını bitirince döndü ve 'namazda konuşan kimdi?' buyurdu. (Ancak) kimse cevap vermedi . Nebî (sav), ikinci defa 'namazda konuşan kimdi?' buyurdu. (Yine) kimse cevap vermedi. Rasulullah (sav) üçüncü kez 'namazda konuşan kimdi?' buyurunca 'Bendim yâ Rasulullah' dedim. Hz. Peygamber (sav), 'nasıl demiştin, tekrarla bakayım?' buyurdu. Bunun üzerine 'el-Hamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh, mübâraken aleyhi kemâ yühibbü rabbünâ ve yerdâ' dedim. Rasulullah (sav) da, 'canımı yed-i kudretinde tutan (Allah'a) yemin olsun ki, otuz küsur melek, bu sözü Allah katına hangisi önce taşıyacak diye yarıştı' buyurdu. Bu konuda Enes, Vâil b. Hucr ve Âmir b. Rabî'a'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Rifâ'a hadisi, hasen bir hadistir. Bir kısım ilim ehli nezdinde bu hadis(in gereğince amel etmek), nafile namazlarda söz konusu olsa gerektir. Zira tâbiînden pek çok kimsenin görüşüne göre kişi farz namazda aksırdığında sadece içinden Allah'a hamdeder. Onlar, bundan daha fazlasını caiz görmemişlerdir.
Açıklama: Rifa'a b. Yahya rivayetlerinde saduk ve hasenul-hadistir.
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Ziyad b. Rabî', ona Cârud ailesinin mevlâsı Hadramî, ona da Nâfi' şöyle rivayet etmiştir: Bir adam, İbn Ömer'in yanında aksırdı ve "Hamd Allah'adır, Rasulullah'a (sav) selam olsun" dedi. İbn Ömer ise şöyle dedi: "Bence de Hamd Allah'adır ve Rasulullah'a (sav) selam olsun. Ama Hz. Peygamber (sav) bize böyle öğretmedi. Bizlere, 'her hâl ve şartta hamd Allah'adır' dememizi öğretti." Ebu İsa şöyle dedi: Bu, sadece Ziyâd b. Rabî'in rivayetiyle bildiğimiz "garîb" bir hadistir.
Açıklama: Hadrami b. Aclan Etbau'-Tabiîn Makbul bir ravidir.
Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ, ona Kardeşi İsa b. Abdurrahman, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ebu Eyyub’un naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Biriniz hapşırdığı zaman Elhamdü lillâhi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a (cc) hamd olsun” desin. Onun duasına karşılık verecek olan da “Yerhamükallah/Allah (cc) seni bağışlasın” desin. Hapşıran da buna mukabil “Yehdîkümüllahu ve yüslihu bâleküm/Allah (cc) sizi hidayetten ayırmasın ve halinizi ıslah eylesin” desin. Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona İbn Ebu Leylâ hadisin bir benzerini aynı isnadla nakletti. Tirmizi dedi ki: Şu'be bu hadisi bu şekilde, yani İbn Ebu Leyla’dan, o Eyyub’den, o da Rasulullah’tan (sav) nakletmiştir. İbn Ebu Leyla bazen karıştırdığı için bu hadisi kâh "Eyyub'den, o da Rasulullah'tan" diyerek kâh "Ali'den, o da Rasulullah'tan (sav)" diyerek naklederdi. (Tirmizi dedi ki:) Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Yahyâ es-Sekafî el-Mervezî, onlara Yahya b. Said el-Kattân, ona İbn Ebu Leylâ, ona kardeşi İsa, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, ona da Ali, Rasulullah’tan (sav) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir.
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî - Daifü'l-hadis olmakla tenkid edilmektedir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona İbn Ebu Leyla, ona İsa, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle demiştir: "Sizden biri aksırdığında 'Elhamdülillah' (Allah'a hamd olsun) desin. Yanında bulunanlar ona 'yerhamukallah' (Allah sana merhamet etsin) diye karşılık versin. O da onlara cevaben 'yehdikumullahu ve yuslihu bâlekum' (Allah size hidayet etsin, fikrinizi, kalbinizi ve halinizi ıslah etsin) desin."
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman zaiful-hadistir.
Bize Said b. Amir, ona Şu'be, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona kardeşi İsa, ona babası Abdurrahman b. Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Ebu Eyyub el-Ensârî şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Hapşıran 'Elhamdülillâhi alâ külli hâl/Her halim için Allah'a hamd olsun!' desin. Onun bu duasına mukabele eden de 'Yerhamükallah/Allah seni bağışlasın' desin. Hapşıran kişi bu duaya karşılık 'Yehdîkümüllahu ve yuslihu bâleküm/Allah seni hidayet üzere kılsın ve halini İslam’a uygun eylesin' diye karşılık versin."
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî zaifü'l-hadis olarak tenkit edilmektedir. (İbn Ebi Hatim, Cerh, VII, 322; Ukayli, Duafa, VIII, 16).
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona da Süleyman et-Teymî'nin rivayet ettiğine göre Enes b. Mâlik şöyle demiştir: İki adam, Hz. Peygamber'in (sav) yanında aksırdı. O da birine (yerhamükellah diyerek hayır ve bereket duası ile) karşılık verdi, ancak diğerine karşılık vermedi. Onun kendisine karşılık vermediği adam, "Yâ Rasulallah, bu adama karşılık verdiğiniz halde bana niye karşılık vermediniz?" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Çünkü o Allah'a hamdetti, sen ise hamd etmedin" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Bu hasen-sahih bir hadistir. Ebu Hureyre'den de merfu bir şekilde rivayet edilmiştir.
Bize Mahmud b. Gaylân, ona Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyan, ona Mansur, ona Hilal b. Yesâf, ona da Salim b. Ubeyd’in naklettiğine göre; Salim bir grup insanla beraber bir yolculuktayken topluluktan bir adam hapşırdı ve “es-Selâmü Aleyküm/Allah’ın selamı sizin üzerinize olsun” dedi. Salim ise “senin ve annenin de üzerine olsun.” dedi. Bu söz üzerine hapşıran adam biraz alındı. Salim dedi ki: “Ben sana Rasulullah’ın (sav) söylediğinden başka bir şey söylemedim. Rasulullah’ın (sav) yanında adamın biri hapşırmış ve “es-Selâmu Aleyküm” demişti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “senin ve annenin de üzerine olsun. Sizden biri hapşırırsa “Elhamdülillâhi Rabbi’l-Âlemîn/Hamd alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” desin. Hapşıranın duasına mukabele edecek olan ise "Yerhamükallah/Allah sana rahmet etsin" desin. Sonra hapşıran da “Yağfirullahu lenâ ve leküm/Allah bize ve size mağfiret etsin” diyerek karşılık versin” buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadisin Mansur'dan rivayet edilen tariki hususunda alimler ihtilaf ettiler ve Hilal b. Yesâf ve Salim arasında bir ravi daha zikrettiler.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: İki adam Rasulullah'ın (sav) yanında aksırdılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bunlardan birisine "Yerhamükallah (Allah sana merhamet eylesin)" diye dua etti. Diğerine ise böyle bir duada bulunmadı. Kendisine dua edilmeyen adam Rasulullah'a (sav) "arkadaşıma dua ettiniz fakat neden bana dua etmediniz?" diye sorduğunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "O Allah'a hamd etti (ben de ona dua ettim). Sen ise hamd etmedin (bu sebeple sana dua etmedim)."
Bize Kuteybe, ona Rifâa b. Yahya b. Abdullah b. Rifâa b. Râfi', ona babasının amcası Muaz b. Rifâa b. Râfi', ona da babası (Rifâa b. Râfi') şöyle demiştir: "Birgün Rasulullah'ın (sav) arkasında namaz kılarken aksırdım. Sonra da "Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh mübareken aleyh kemâ yuhıbbü Rabbünâ ve yerdâ (En çok, en güzel, en bereketli ve Rabbimizin sevdiği, razı olduğu gibi hamd Allah’a mahsustur)" dedim. Rasulullah (sav) namazı kılıp bitirince: "Namazda konuşan kimdi?" buyurdu. Kimse bir şey söylemedi. Sonra ikinci kez "Namazda konuşan kimdi?" diye sordu. Bunun üzerine "Benim Ey Allah'ın Rasulü!" dedim. Rasulullah (sav) "Nasıl demiştin, bir daha de bakayım?" buyurdu. Ben de: “Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh mübareken aleyh kema yuhıbbu Rabbunâ ve yerdâ (En çok, en güzel, en bereketli ve Rabbimizin sevdiği, razı olduğu gibi hamd Allah’a mahsustur), dedim" diye söyledim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutan Allah'a and olsun ki, otuzdan fazla melek bu duayı (Allah katına) hangisi önce çıkaracak diye yarıştılar!"
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona da Süleyman et-Teymî'nin rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanında iki adam aksırdı. Hz. Peygamber (sav) birine 'yerhamükellah' (Allah sana merhamet etsin) dediği halde diğerine demedi. Bunun üzerine 'Ey Allah'ın Rasulü! Yanınızda iki adam aksırdı birine yerhamükellah dediğiniz halde diğerine niçin demediniz?' diye soruldu. Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: '(Yerhamükellah dediğim) bu adam (aksırdıktan sonra) Allah'a hamd etti, diğeri ise Allah'a hamd etmedi."