Giriş

Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu'l-Hayr, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: Ey Allah'ın Rasulü! Sen bizi çeşitli topluluklara gönderiyorsun. Biz onların yanında konaklıyoruz. Ancak bize ikram etmiyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz? diye sorduk. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Eğer bir topluluğa misafir olursanız ve size misafire yapılan ikramı yaparlarsa bunu kabul edin. Eğer yapmazlarsa onlardan kendilerine gereken misafir hakkını alınız." [Ebû Davud şöyle demiştir: İşte bu hadis, kişinin hakkı olan bir şeyi alabileceğine dair güçlü bir delildir.]


    Öneri Formu
26954 D003752 Ebu Davud, Eti'me, 5


    Öneri Formu
5253 M001414 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 197

Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: "Bir terzi Rasulullah'ı (sav) kendi yaptığı bir yemeğe davet etmişti. Ben de Rasulullah (sav) ile birlikte bu yemeğe gitmiştim. Kendisine arpa ekmeği, içinde kabak ve kurutulmuş et bulunan yemek takdim edildi. Rasulullah'ın tabağın içindeki kabakları aradığını gördüm. O günden beri kabağı çok severim."


    Öneri Formu
5390 M005325 Müslim, Eşribe, 144

Bize Ebu Nu'mân, ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhan), ona Ebu Osman, ona da Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Ashâb-ı suffa fakir insanlardı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: "Kimin evinde iki kişilik yemek varsa, üçüncü kişiyi; kimin yanında dört kişilik yemek varsa, beşinci ve altıncıyı götürsün." Ebu Bekir ashâb-ı suffa'dan üç kişiyi, Hz. Peygamber (sav) de on kişiyi eve götürmüştü. Bizim ev halkı; ben, babam, annem, eşim ve hem bizim evde hem de Ebu Bekir'lerin evinde hizmet eden bir hizmetçiden ibaretti. (Ravilerden Ebu Osman) Abdurrahman’ın ‘benim eşim’ ifadesini zikredip zikretmediğini bilmiyorum demiştir. Abdurrahman şöyle demiştir: (Babam) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) evinde akşam yemeği yedi. Sonra yatsı namazı kılınıncaya kadar orada kaldı. Ardından döndü ve Hz. Peygamber'in (sav) akşam yemeği yemesine kadar orada kaldı. Gece belli bir vakit geçince evine geldi. (Ebu Bekir’in) Eşi ona 'Seni konuklarının yanında durmaktan alıkoyan nedir?' diye sordu. (Ebu Bekir de) 'Onlara hala yemek vermedin mi?' diye karşılık verdi. 'Onlara yemek verdim; ama sen gelmeden yemek istemediler' dedi. Abdurrahman şöyle dedi: Ben gidip saklandım. Babam Ebu Bekir 'Hay cahil!' dedi ve sövüp saydı. Sonra 'Boğazınızdan geçmesin, yeyin!' diyerek sitem etti. Ebu Bekir 'Vallahi ben bu yemekten asla yemem!' diye yemin etti. Abdurrahman şöyle dedi: Vallahi biz yemeğe el uzattığımızda her lokma alışımızda yemek artıyordu. Nihayet doydular. Yemek ise yenmeden önceki miktarından daha fazla idi. Ebu Bekir, yemeğe baktı, yemek olduğu gibi duruyordu, hatta öncekinden daha fazla idi. Eşine 'Ey Firas oğullarının kızı! Bu da ne böyle?' diye sordu. Eşi 'Gözümün nuruna yemin olsun! Bu yemek, önceki halinden üç kat daha fazla' dedi. Ebu Bekir yemekten yedi ve yeminini kastederek 'Bu ettiğim yemin şeytandandır' dedi ve bir lokma daha yedi. Sonra yemeği Hz. Peygamber'e (sav) götürdü. Yemek onun yanında sabaha kadar kaldı. Bir kavimle aramızda bir anlaşma vardı. Anlaşmanın vakti geldi. On iki kişiden her biriyle birlikte başka adamlar da vardı. Her biri ile birlikte kaç kişi olduğunu Allah bilir. Hepsi gelip bu yemekten yediler. (Ravi Ebu Osman) 'Böyle yahut benzer lafızlarla bildirmiştir' demiştir.


    Öneri Formu
4025 B000602 Buhari, Mevakıtu's-Salat, 41