Giriş

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abide b. Humeyd et-Teymî, ona Ebu Za'ra, ona Ebul-Ahves, ona babası, ona da Malik b. Nadle (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Eller üç sınıftır: Allah'ın eli en üsttedir. Ondan sonra veren insanın eli gelir. En altta da dilenen insanın eli vardır. Dolayısıyla malının fazlasını ver, nefsine karşı âciz olma!"


Açıklama: Yüce Allah her şeyin mâlikidir. Bu bakımdan asıl veren O’dur. Hayırsever insan da Allah’ın ikram edici vasfına uygun bir yol takip ettiği için kıymet ifade etmektedir. Dilenen insan ise, kişiliğini düşünmeyen, şahsiyetini alçaltmakta sakınca görmeyen biridir, bu itibarla değer hükmü açısından en altta olmaya lâyıktır. “Malının fazlasını ver” cümlesinden maksat, ihtiyacından fazla olan miktardır. “Nefsine karşı âciz olma!” cümlesi de nefsine yenilme anlamındadır. Bilindiği üzere nefis aç gözlüdür, muhteristir, insana cömertliği değil cimriliği emreder. Kâmil insan da nefsin bu isteklerine boyun eğmeyip onunla mücadele edebilendir.

    Öneri Formu
10911 D001649 Ebu Davud, Zekât, 28


    Öneri Formu
22110 N002534 Nesai, Zekât, 52


    Öneri Formu
144604 BS007846 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 299

Bize Abdullah b. Mesleme, bona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) minberde zekâttan, haya edip sadakadan, iffetli davranmaktan ve dilencilikten söz ederken şöyle buyurdu: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el, verenin elidir. Alttaki el de dilenenin elidir." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisteki Eyyüb'ün Nafi'den rivayeti konusunda ihtilâf edilmiştir. Abdulvaris: Üstteki el, iffetli davrananın (dilenciliğe tenezzül etmeyenin) elidir" diye rivayet etti. Ancak ravilerin ekserisi, Hammâd b. Zeyd'in Eyyüb'den rivayetindeki, "üstteki el veren eldir" ifadesini benimsemişlerdir. Hammâd'dan rivayet edenlerden biri de "iffetli davranıp almayandır" diye rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
10910 D001648 Ebu Davud, Zekât, 28

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zühri, ona Urve ve Said b. Müseyyeb, onlara da Hakim b. Hızâm şöyle demiştir: Hz. Peygamber'den (sav) bir şeyler istedim, bana istediğimi verdi. Sonra tekrar istedim, yine verdi. Sonra tekrar istedim yine verdi. Sonrasında şöyle buyurdu: "Bu mal var ya" -Süfyan'ın rivayetine göre Hakîm, Hz. Peygamber bana "ey Hakîm" diye hitap etti, demiştir. "Bu mal tazedir, tatlıdır. Kim bunu gönül rahatlığıyla alırsa onun için bereketli olur. Kim de açgözlülükle alırsa ona bereketi olmaz. O yiyip yiyip de doymayan kimse gibi olur. Veren el de alan elden üstündür."


    Öneri Formu
23561 B006441 Buhari, Rikâk, 11

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Urve b. Zübeyir, onlara da Hakim b. Hızâm şöyle demiştir: Ben Rasulullah'tan (sav) (dünyalık) istedim, verdi. Sonra yine istedim, verdi. Sonra yine istedim bana: "Ey Hakim! Şüphesiz bu mal, çekicidir, tatlıdır. Kim onu tok gözlülükle alırsa, ona bereket getirir. Kim de onu açgözlülükle alırsa, onun bereketini göremez ve o yiyip de doymayan kimse gibi olur. Veren el alan elden hayırlıdır" buyurdu.


    Öneri Formu
272778 DM002792-2 Darimi, Rikak, 37

Bize Kuteybe, ona Süfyan, ona Zühri, ona Said ve Urve, onlara da Hakim b. Hızâm şöyle demiştir: Rasulullah’tan (sav) (dünyalık) istedim, bana verdi, sonra tekrar istedim, yine verdi, sonra tekrar istedim yine verdi ve sonrasında şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu mal, caziptir, tatlıdır. Kim bunu kanaatkar bir şekilde alırsa onun için bereketli olur. Kim de açgözlülükle alırsa ona bereketi olmaz. O yiyip yiyip de doymayan kimse gibi olur. Veren el de alan elden üstündür."


    Öneri Formu
277632 N002532-2 Nesai, Zekât, 50

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ve Urve b. Zübeyir, onlara da Hakîm b. Hizâm (ra) şöyle demiştir: Ben Rasulullah'tan (dünyalık mal) istedim, verdi, sonra yine istedim, yine verdi. Ardından şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Şu dünya malı, yeşil, tatlıdır. Her kim bu malı gönül tokluğu ile elde ederse ona bereketli kılınır. Her kim de açgözlülük ile elde ederse ondan bereket kaldırılır ve o kimse yedikçe doymayan kimse gibi olur. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm der ki: Ben “ey Allah'ın Rasulü, Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar Senden sonra hiçbir kimsenin malına elimi uzatmayacağım” dedim. Daha Ebu Bekir, Beytu'l-mâl'daki payını vermek üzere Hakim'i çağırmış, fakat Hakim, Ebu Bekir'in ihsanından hiçbir şey kabul etmemiştir. Sonra Ömer de onu, hakkını vermek için çağırmış, ondan da hiçbir şey kabul etmemiştir. Bunun üzerine Ömer “ey Müslümanlar topluluğu! Ben , Allah'ın kendisine ayırdığı bu ganimet payını, Hakim'e sundum ama o almayı reddediyor” demiştir. Hakîm, Peygamber'den (sav) vefat edinceye kadar hiçbir kimseden bir şey almamıştır.


    Öneri Formu
280483 B003143-2 Buhari, Farzu'l-Humus, 19

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zühri, ona Urve ve Said b. Müseyyeb, onlara da Hakim b. Hızâm şöyle demiştir: Hz. Peygamber'den (sav) bir şeyler istedim, bana istediğimi verdi. Sonra tekrar istedim, yine verdi. Sonra tekrar istedim yine verdi. Sonrasında şöyle buyurdu: "Bu mal var ya" -Süfyan'ın rivayetine göre Hakîm, Hz. Peygamber bana "ey Hakîm" diye hitap etti, demiştir. "Bu mal tazedir, tatlıdır. Kim bunu gönül rahatlığıyla alırsa onun için bereketli olur. Kim de açgözlülükle alırsa ona bereketi olmaz. O yiyip yiyip de doymayan kimse gibi olur. Veren el de alan elden üstündür."


    Öneri Formu
282318 B006441-2 Buhari, Rikâk, 11


    Öneri Formu
22109 N002533 Nesai, Zekât, 51