486 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyan, ona Muhammed b. el-Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "etrafı saçaklı oda döşemeler edindiniz mi?" buyurdu. Ben de “ey Allah’ın Rasulü, bizim böyle döşemelerimiz nereden olsun ki?” dedim. O "yakında olacaktır" buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Abdullah b. Abdurrahman el-Ensârî, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), Milhân'ın kızının yanına girdi ve yanında uzandı. Ardından güldü. O, “ey Allah'ın Rasulü, niçin güldün?” dedi. Hz. Peygamber (sav), "ümmetimden (bazı) insanlar Allah yolunda yeşil denizde (Akdeniz'de) yol alıyorlar. Onların misali, tahtlar üzerinde kralların misalidir" buyurdu. O, “ey Allah'ın Rasulü, beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Nebî (sav), "Allah'ım, onu onlardan kıl" buyurdu. Sonra tekrar uyuyup uyandı ve güldü. Milhân Kızı yine benzer şekilde ya da “niçin güldün” bunun sordu. Hz. Peygamber (sav) de benzer şekilde cevap verdi. O, “beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Nebî (sav) "Sen ilklerdensin, sonunculardan değil" buyurdu. Râvi der ki: Enes “sonra Milhan kızı Ubâde b. Sâmit ile evlendi ve Karaza kızı ile birlikte deniz seferine gitmek üzere gemiye bindi. Geri dönerken bineğine bindiğinde bineği onu, üzerinden attı, oda düşüp öldü” demiştir.
Size vâdedilen, kesinlikle doğrudur.
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona Abdussamed b. Abdulvâris, ona babası (Abdülvâris b. Saîd), ona Said b. Cumhan, ona Müslim b. Ebu Bekre, ona da babası (Ebu Bkre)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bazı kimseler, üzerinde bir köprü bulunan ve Dicle denilen bir nehrin yakınında Basra adını verecekleri, nispeten alçak bir yere yerleşeceklerdir. O şehrin ahalisi çoğalacak ve orası muhacir şehirlerinden birisi olacaktır." İbn Yahya der ki: Ebu Mamer şöyle demiştir: Orası Müslümanların şehirlerinden birisi olacak ve ahir zamanda, yüzleri geniş, gözleri küçük olan Kantûrâ oğulları gelip nehrin kıyısında konaklayacak. Şehrin ahalisi üç guruba bölünecek. Bir gurup sığırların kuyruklarına takılıp ziraata sarılacak ve helâk olacak. Bir diğer kesim canlarının kaygısına düşüp kafir olacak. Üçüncü kesim ise çocuklarını arkalarına alıp düşmanlarıyla savaşacak. İşte onlar şehitlerdir.
Bize Hişam b. Ammâr, ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebu Bekr el-Huzelî, ona Şehr b. Havşeb, ona da Temim ed-Dârî’nin dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ahir zamanda, develerin hörgüçlerini ve koyunların kuyruklarını kesecek kimseler olacaktır. Dikkat edin, diriden kesilen her şey ölü ve murdardır."
Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Muhammed, ona Hayseme, ona Süveyd b. Ğafele, ona da Ali şöyle demiştir: Sizlere Rasulullah'tan (sav) diye bir hadis rivayet ettiğim zaman, yalan söylemektense semadan (yere) düşmeyi daha çok severim. Benimle sizler arasında konuştuğum zaman ise (durum farklıdır), çünkü savaş ancak bir hiledir. Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "Ahir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir takım kimseler gelecek, yaratılmışların en hayırlılarının konuştukları gibi konuşacak ama okun hedefini delip geçmesi gibi İslâm'dan öylece çıkacaklar. İmanları gırtlaklarından aşağı geçmeyecektir. Onlarla nerede karşılaşırsanız onları hemen öldürün çünkü onları öldürmek, kıyamet gününde öldürenler için bir ecirdir."