486 Kayıt Bulundu.
Size vâdedilen, kesinlikle doğrudur.
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona Abdussamed b. Abdulvâris, ona babası (Abdülvâris b. Saîd), ona Said b. Cumhan, ona Müslim b. Ebu Bekre, ona da babası (Ebu Bkre)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bazı kimseler, üzerinde bir köprü bulunan ve Dicle denilen bir nehrin yakınında Basra adını verecekleri, nispeten alçak bir yere yerleşeceklerdir. O şehrin ahalisi çoğalacak ve orası muhacir şehirlerinden birisi olacaktır." İbn Yahya der ki: Ebu Mamer şöyle demiştir: Orası Müslümanların şehirlerinden birisi olacak ve ahir zamanda, yüzleri geniş, gözleri küçük olan Kantûrâ oğulları gelip nehrin kıyısında konaklayacak. Şehrin ahalisi üç guruba bölünecek. Bir gurup sığırların kuyruklarına takılıp ziraata sarılacak ve helâk olacak. Bir diğer kesim canlarının kaygısına düşüp kafir olacak. Üçüncü kesim ise çocuklarını arkalarına alıp düşmanlarıyla savaşacak. İşte onlar şehitlerdir.
Bize İsmail, ona Mâlik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Kuba’ya gittiği zaman, Milhan kızı Ümm Haram’ın yanına da gider, o da ona yemek ikram ederdi. Ümm Haram, Ubâde b. Sâmit ile evliydi. Bir gün onun evine gitti, o da ona yemek ikram etti. Rasulullah (sav) uyuduktan sonra gülerek uyandı. Ümmü Harâm der ki: Ben “Ey Allah’ın Rasulü, neden gülüyorsun?” dedim. O da "ümmetimden Allah yolunda gazaya çıkmış bir takım kimseler bana gösterildi, onlar şu deniz üstündeki gemilere, tıpkı tahtlar üzerindeki krallar gibi binmişlerdi" ya da "tahtlar üzerindeki krallar gibilerdi" dedi. -Rivayette şüpheye düşen ravi İshak’tır.- Ben “Allah’a, beni onlardan kılması için dua et” dedim. Dua etti. Sonra başını bir daha koydu ve uyudu, sonra yine gülerek uyandı. Ben “neden gülüyorsun ey Allah’ın Rasulü”, dedim. O da "Allah yolunda gazaya çıkan ümmetimden bir takım kimseler bana gösterildi. Onlar tahtlar üzerinde krallar olarak" –yahut da- "tahtlar üzerindeki krallar gibi bu denizdeki gemilere biniyorlar" buyurdu. Ben “Allah’a beni de onlardan kılması için dua et” dedim. "Sen öncekilerdensin” buyurdu. Daha sonra Muâviye zamanında gemiye bindi, denizden çıktığı zaman bindiği hayvanından düştü ve şehit oldu.
Bize Hişam b. Ammâr, ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebu Bekr el-Huzelî, ona Şehr b. Havşeb, ona da Temim ed-Dârî’nin dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ahir zamanda, develerin hörgüçlerini ve koyunların kuyruklarını kesecek kimseler olacaktır. Dikkat edin, diriden kesilen her şey ölü ve murdardır."
Bize İsmail, ona Eyyûb, ona Humeyd b. Hilâl, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize hutbe verip "Sancağı Zeyd aldı ve şehit düştü. Sonra onu Cafer aldı ve şehit düştü. Daha sonra Abdullah b. Revâha aldı ve şehit düştü" buyurdu. Ardından gözlerinden yaş süzülerek "sonra emredilmediği halde sancağı Hâlid b. Velid aldı ve fetih, onunla müyesser oldu. (Şehit düşen kardeşlerimizin) bizim yanımızda olması beni" ya da "onları mutlu etmez" buyurdu.
Bize İsmail, ona Eyyûb, ona Humeyd b. Hilâl, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize hutbe verip "Sancağı Zeyd aldı ve şehit düştü. Sonra onu Cafer aldı ve şehit düştü. Daha sonra Abdullah b. Revâha aldı ve şehit düştü. Ardından emredilmediği halde onu Hâlid b. Velid aldı ve fetih, onunla müyesser oldu. (Şehit düşen kardeşlerimizin) bizim yanımızda olması beni" ya da "onları mutlu etmez" buyurdu. Ravi der ki: Hz. Peygamber bunları söylerken gözlerinden yaş süzülüyordu.
Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.