486 Kayıt Bulundu.
Bize Harmele b. Yahya et-Tucîbî, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav), Allah'ın, Huneyn günü Rasulüne Hevazinlilerin mallarından fey olarak vermiş olduğu ganimetlerden, Kureyşli birtakım adamlara yüz deve verdiğinde, Ensardan bazı kimseler “Allah, Hz. Peygamber'e (sav) mağfiret buyursun. Kureyşlilere verirken, onların kanları kılıçlarımızdan damladığı halde bizi bırakıveriyor” dedi. Enes b. Malik der ki: Onların söyledikleri bu sözler Rasulullah'a (sav) aktarılınca, O, Ensar'a birisini gönderdi ve onları deriden bir çadır içinde topladı. Onlar bir araya geldikten sonra Rasulullah da (sav) yanlarına çıkıp geldi ve “sizden bana ulaşan haberin aslı nedir?” buyurdu. Ensarın anlayışlı olanları kendisine “Ey Allah'ın Rasulü! Aramızdaki görüş sahibi kimseler bir şeyler söylüyor. Fakat bizden henüz yaşları genç bazı kimseler ise 'Allah, Rasulü'ne mağfiret buyursun. O, Kureyş'e bunca şeyleri verirken kılıçlarımızdan onların kanları damladığı halde de bizleri öylece bırakıyor' dediler” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah da (sav) “Ben henüz küfürden yeni dönmüş birtakım adamlara, (İslam’a) ısındırmak maksadıyla bir şeyler verirken, sizler ise insanlar malları alıp giderken, evlerinize Rasulullah (sav) ile dönmeye razı gelmiyor musunuz? Vallahi, sizin beraber alıp döneceğiniz şey, onların alıp döndükleri şeylerden çok daha hayırlıdır” buyurdu. Ensar “elbette öyledir ey Allah'ın Rasulü! Biz buna razı olduk” dediler. Allah Rasulü “sizler çok ileri derecede başkalarının sizlere tercih edildiğini göreceksiniz. Allah'a ve Rasulü'ne kavuşuncaya kadar sabrediniz. Ben Havuzun başında (sizi bekliyor) olacağım” buyurdu. Ensar da “sabredeceğiz” dediler."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma’n; (T) Bize Hâris b. Miskin, ona İbnü’l-Kasım; o ikisine (Ma’n ve İbnü’l-Kasım’a) Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa’sa’a, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Müslümanın en hayırlı malının, dinini fitnelerden korumak amacıyla, dağ başlarında ve vadilerde peşinde dolaştığı koyunlarının olması yakındır."
Bize Mervan b. Muhammed, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Vehb, ona Mekhul, ona Ebu Sa’lebe el-Huşenî, ona da Ebu Ubeyde b. Cerrah’ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Dininizin öncesi, nübüvvet ve rahmettir. Sonrası hükümdarlık ve rahmet olacaktır. Ondan sonra toprak renkli hükümdarlık, sonra hükümdarlık ve zorbalık olacaktır. Bu zamanda içki içmek ve ipek giymek helal görülecektir." [Ebu Muhammed (Dârimî) der ki: "A'fer” kelimesi, toprağa benzer anlamında olup, kendisinde hayır yoktur, demektir.]
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma’n; (T) Bize Hâris b. Miskin, ona İbnü’l-Kasım; o ikisine (Ma’n ve İbnü’l-Kasım’a) Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa’sa’a, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanın en hayırlı malının, dinini fitnelerden korumak amacıyla, dağ başlarında ve vadilerde peşinde dolaştığı koyunlarının olması yakındır."