316 Kayıt Bulundu.
Bana Ebu Bekir b. İshak, ona Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. peygamber'in eşi Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) namazda 'Allah'ım kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal'in fitnesinden sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allah'ım, günahtan ve borçtan sana sığınırım' diye dua ederdi. (Aişe) der ki: Biri kendisine 'ey Allah'ın Rasulü! Ne kadar da çok borçlanmaktan sığınıyorsun!' deyince, Hz. peygamber (sav) 'şüphesiz kişi borçlandı mı, konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz' buyurdu."
Râvi der ki: Rasulullah (sav) bize namazlarımızda veya [ravi şöyle dedi] namazların ardından dua edeceğimiz şu kelimeleri öğretirdi: "Allah'ım, Senden, (din) işinde devamlılık, doğru yolda kararlılık isterim. Nimetine şükretmeyi ve Sana güzelce kulluk etmeyi istiyorum. Selim (temiz ve arınmış) bir kalp ve doğruyu söyleyen bir dil isterim. Bildiğin (hatalarım) için senden bağışlanma diler, bildiğin hayırlı her şeyi senden ister, bildiğin şerli her şeyden de sana sığınırım."
Açıklama: mütabileriyle hasendir.
Bize Muhammed b. Süleyman el-Enbari, ona Abde (b. Süleyman), ona Ubeydullah (b. Ömer), ona Muhammed b. Yahya b. Hibban, ona Abdurrahman el-A'rec, ona Ebu Hureyre, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ı (sav) bir gece yatağında bulamadım. Bunun üzerine, elimle namaz kıldığı yeri yokladım, bir de baktım ki O secde hâlinde, her iki ayağı dikilmiş vaziyette şöyle dua ediyordu: "Allahım! Gazabından (öfkenden) rızana, azabından da affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana layık övgüler sayamayacağım kadar çoktur. Sen, kendini övdüğün şekilde övülmeye layıksın."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أُحْصِى ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ
Bize Yahya b. Saîd, ona Mis'ar, ona Amr b. Murra, ona bir adam, ona Nâfi b. Cübeyr b. Mut‘im, ona da babasından (Cübeyr b. Mut‘im) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ı (sav) nafile namaz kıldığında 'Allâhu ekberu kebîrā, el-ḥamdu lillâhi kesîrâ, Subḥānallâhi bükraten ve asîlâ (Allah en büyüktür, hem de çok büyük, Hamd Allah’a mahsustur, hem de bolca! Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim!' şöyle dua eder ve bunların her birini üç defa tekrar eder sonra da 'Allāhumme innī eʿūzu bike mine’ş-şeyṭāni min hemzihî ve neftihî ve nefhih. (Allah'ım kovulmuş şeytan çarpmasından, üflemesinden ve üfürmesinden Sana sığınırım' derdi. Ravi (sahabi) der ki: Ben 'ey Allah'ın Rasulü, şeytanın çarpması (هَمْزِ) ne demektir?' diye sordum, 'sara nöbeti, ruhsal sıkıntı' cevabını verdi. 'Üfürmesi (نَفْخِ) nedir?' dedim, 'kibir' dedi. Peki 'üflemesi (نَفْثِ) ne demektir?' dedim, 'şiir (batıl söz)' dedi."
Açıklama: Hasen li ğayrihi'dir. Bu isnad Nafi' b. Cubeyr'den nakleden ravinin za'fından dolayı zayıftır. İsmi konusunda ihtilaf edilmiştir. Müphemdir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdullah b. İdris, ona Husayn, ona Amr b. Mürre, ona Abbâd b. Asım, ona Nâfi b. Cübeyr b. Mut'im, ona da babası (Cübeyr b. Mut'im) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ı (sav) işittim, namaza başladığında 'Allāhu ekberu kebīrā, el-ḥamdu lillāhi kesīrā, Subḥānallāhi bükraten ve asīlâ (Allah en büyüktür, hem de çok büyük, Hamd Allah’a mahsustur, hem de bolca! Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim!' diye dua eder, bunların her birini üç defa tekrar eder sonra da 'Allāhumme innī eʿūzu bike mine’ş-şeyṭāni min hemzihî ve neftihî ve nefhih. (Allah'ım kovulmuş şeytan çarpmasından, üflemesinden ve üfürmesinden Sana sığınırım' derdi." [Husayn der ki: Şeytanın çarpması (هَمْزِ) dokunduğu kişiye sara nöbeti, ruhsal sıkıntı vermesi; üflemesi (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesi (نَفْخِ) de kibirdir.]
Açıklama: Hasen li ğayrihi'dir. Bu isnad zayıftır.
Bize Amr b. Osman, ona babası (Osman b. Kesir el-Kuraşî), ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) namazdayken 'Allah'ım! Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccalın fitnesinden sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allah'ım! Günah işlemekten ve borçlu olmaktan sana sığınırım!' diye dua ederdi. Bunun üzerine birisi, kendisine 'borçlu olmaktan Allah'a ne kadar da çok sığınıyorsun' deyince Rasulullah (sav) 'kişi borçlu olduğu vakit konuşunca yalan söyler, söz verdiği vakit de sözünde durmaz' cevap verdi."
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Ebu Zübeyir, ona Tâvus, ona da Abdullah b. Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah'ın (sav) "Şu şekilde dua edin" diyerek kendilerine Kur'an'dan bir sure öğretir gibi şu duayı öğretmiştir: "Allah'ım! Cehennem azabından sana sığınırım! Kabir azabından sana sığınırım! Allah'ım! Mesih Deccâl'in fitnesinden sana sığınırım! Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım!" [Müslim der ki: Bana ulaşan bir habere göre Tâvus, oğluna “namazında bu duayı okudun mu?” diye sormuş, oğlunun “hayır” demesi üzerine “o halde namazını iade et” demiştir. Çünkü Tâvus, bu hadisi üç veya dört ya da kendisinin ifade ettiği sayıda kişiden rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona Amr b. Murre, ona Âsım el-Anezî, ona İbn Cubeyr b. Mutim, ona da babası (Mut'im b. Adiyy) şöyle demiştir: Rasulullah’ın (sav) namaza başladığında üç defa "Allahu Ekber kebira, Allahu Ekber kebira"; üç defa "Elhamdülillahi kesîrâ, Elhamdülillahi kesîrâ"; üç defa "Subhanallahi bukreten ve asîlâ" der sonra şu duayı okurdu: "Allah'ım! Kovulmuş Şeytanın çarpmasından (ruh ve beden sağlığına zarar veren etkilerinden), üflemesinden (vesvese ve bâtıl sözlerle bizi etkilemesinden) ve üfürmesinden (kibir ve gurur duygularını içimize üflemesinden) Sana sığınırım." [Amr der ki: Şeytanın çarpması (هَمْزِ) sara nöbeti, ölüm nöbeti, ruhsal sıkıntı; üflemesi (نَفْثِ) şiir (batıl söz); üfürmesi (نَفْخِ) de kibirdir.]
Bize Esved b. Âmir, Kâmil, ona Habîb, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Teyzem Meymûne'nin yanında geceyi geçirdim. Rasulullah (sav) gece uyandı" [-İbn Abbas hadisin geri kalanını anlattı, sonra şöyle devam etti:-] "...Sonra rükû yaptı. Onu rükûda “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” derken gördüm. Ardından başını kaldırdı ve Allah’a dilediği kadar hamd etti, sonra secde etti ve secdesinde “Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ” dedi. sonra başını kaldırdı ve iki secde arasındaki oturuşta da “Rabbi’ğfir lî, verhamnî, vecburnî, verfa’nî, verzuknî, vehdinî (Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et, eksiklerimi gider, derecemi yükselt, beni rızıklandır ve bana doğru yolu göster)” dedi."
Bize İshak el-Ezrâk, ona Şerik, ona Ebu Hişam,ona Ebu Miclez şöyle rivayet etti: Ammâr (b. Yâsir) bize namaz kıldırdı ve namazı kısa tuttu. Cemaat bunu yadırgayınca “Rükû ve secdeleri tam yapmadım mı?” diye sordu. onlar da “Evet (yaptınız)” dediler Bunun üzerine Ammar “biliniz ki ben, rükû ve secdelerde, Rasulullah’ın (sav) yaptığı şu duayı yaptım” dedi: "Allah’ım! Gaybı bilmen ve mahlûkât üzerindeki kudretin hakkı için, hayatın benim için hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat, ölüm benim için daha hayırlıysa canımı al. Gizlide de açıkta da Sana karşı haşyet (derin saygı) duymayı, öfkeliyken de hoşnutken de hak sözü söyleyebilmeyi, fakirlikte de zenginlikte de orta yolu tutmayı isterim. Zatını temaşa eyleme lezzetini ve Sana kavuşma arzusunu bana lütfet. Sıkıntıya sokan musibetten ve saptıran fitneden Sana sığınırım. Allah’ım! Bizi iman ziynetiyle süsle ve bizi doğru yol üzere olan kimselerden eyle!"