Giriş

Bize Harun b. Abbad el-Ezdi, ona Veki', ona el-Mesudi, ona Ali b. Akmer, ona Ebu Ahves, ona da Abdullah b. Mesud şöyle rivayet etmiştir: "(Ezanların) okundukları zaman şu beş vakit namaza devam edin. Zira onlar, hidayet sünnetlerindendir. Allah, Nebî'sine (sav) hidayet sünnetlerini vazetmiştir. Nifakı ayan beyan açık olan münafıklar dışında beş vakit namazdan geri duran birini görmedim Yine ben, bir adamın namaz safına kadar iki adamın arasında taşınarak götürüldüğünü gördüm. Hepinizin evlerinde mescid bulunmaktadır. Şayet namazları evlerinizde kılar ve mescitlerinizi terk ederseniz Nebi'nizin (sav) sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebi'nizin (sav) sünnetini terk ederseniz de kafir olursunuz."


Açıklama: لَكَفَرْتُمْ ifadesiyle, hakiki anlamda küfre düşmeyi değil, böyle bir alışkanlığın ne kadar büyük bir hata olduğu kastedilmektedir. Diğer bir ifadeyle namazların camilerde ve cemaat ile kılınmasına özen gösterilmesi talep edilmektedir. Nitekim başka bir rivayette 'küfür' yerine 'dalalet' kelimesi kullanılmış ve rivayetin bu tarikinin sahih olduğu belirtilmiştir.

    Öneri Formu
5579 D000550 Ebu Davud, Salat, 46

Bize Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban, ona Ali b. Haşim, ona da Talha b. Yahya (M005633 numaralı) hadisin senediyle rivayet etti. Ancak bu senedle gelen rivayette şunlar yer almaktadır: "Ömer, ey Ebu Münzir! Sen bunu Hz. Peygamber'den mi duydun diye sordu. O da evet. Ey Hattaboğlu, Hz. Peygamber'in ashabına zorluk çıkarma dedi." [Fakat ravi Talha b. Yahya, Ömer'in sübhanallah demesini ve sonrasını zikretmedi.]


    Öneri Formu
5599 M005634 Müslim, Âdâb, 37

Bize Muhammed b. Râfi' (el-Kuşeyrî) ve Abd b. Humeyd (el-Keşşî), ona (İbn Râfi'e) Abdürrezzak (b. Hemmâm), ona da İbn Cüreyc’in (el-Mekkî) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ebu Müleyke (el-Kuraşî) şöyle demiştir: Osman b. Affân’ın bir kızı Mekke’de vefat etti. Bizler de cenazeye katılmak için gelmiştik. (Abdullah) b. Ömer ve (Abdullah) b. Abbas da gelmişti ve ben de o ikisinin arasında oturuyordum. Ben, onlardan birinin yanına varıp oturmuş, ardından da diğeri gelmiş, yanıma oturmuştu. [Yani böylelikle aralarına oturmuştum.] Abdullah b. Ömer, karşısında duran Amr b. Osman’a; “Cenazede ağlamayı men etmeyecek misin? Zira Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona ağlaması sebebiyle azap görür.’ buyuruyor.” bedi. Bunun üzerine (Abdullah) b. Abbas; “Ömer de bu hadisin bir kısmını söylerdi.” dedi ve anlatmaya koyuldu: “Ömer’le birlikte Mekke’den ayrılarak yola çıkmıştım. Beydâ denilen yere vardığımızda baktım ki bir kervan, bir ağacın altında duruyor! Ömer dedi ki; ‘Git, bak bakalım. Bu kervandakiler kimlermiş?’ (Gidip) baktım ki Suheyb! Hemen (gelip) Ömer’e haber verdim. ‘Onu, bana çağır.’ dedi. Suheyb’in yanına döndüm ve ‘Kalk, mü’minlerin emirine katıl.’ dedim. [Gel zaman, git zaman] bilahare Ömer vurulunca Suheyb ağlayarak ve ‘Vah kardeşim! Vah arkadaşım!’ diyerek geldi. Bunun üzerine Ömer; ‘Ey Suheyb! Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz ölen kişi, ailesinin ona olan bazı ağlamaları sebebiyle azap görür.’ buyurmuşken bana mı ağlıyorsun?’ dedi.” (Abdullah) b. Abbas sözlerine şöyle devam etti: “Ömer vefat edince bu rivayeti, Hz. Âişe’ye anlattım. Buna karşılık Hz. Âişe dedi ki; ‘Allah, Ömer’e rahmet etsin. Hayır. Vallahi, Rasulullah (sav); ‘Şüphesiz Allah, bir kimsenin ağlaması sebebiyle mümine azap eder.’ buyurmadı. Fakat; ‘Şüphesiz Allah, ailesinin kendisine ağlaması sebebiyle kafirin azabını artırır.’ buyurdu.’ Hz. Âişe ayrıca; ‘Size Kur’an yeter; ‘Hiçbir günahkâr nefis, bir başkasının günahını yüklenmez.’ (En’am, 6/164) dedi.” Ravi diyor ki; “Bu noktada (Abdullah) b. Abbas şöyle dedi: ‘Güldüren ve ağlatan ancak Allah’tır.” Ravi (Abdullah) b. Ebu Müleyke şöyle dedi: “Vallahi, [bu durum karşısında] (Abdullah) b. Ömer hiçbir şey söylemedi.”


    Öneri Formu
282813 M002150-6 Müslim, Cenaiz, 23

Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Süfyân, ona Vâsıl el-Ahdeb, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Ben, Şeybe'ye geldim (T); Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona Vâsıl, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Kabe'nin içinde bir sedir üzerinde Şeybe ile birlikte oturmuştum. Şeybe bana dedi ki, şu kürsüye Ömer b. Hattab (ra) da oturmuştu. Konuşma arasında bana, 'Kabe içinde altın, gümüş, ne kadar kıymetli eşya varsa bunların hiçbirini bırakmayıp, hepsini fakirlere taksim edeyim diye düşünmüşümdür' demişti. Ben de, 'Ey Müminlerin Emiri! Senin iki arkadaşın Rasulullah ile Ebu Bekir bu işi yapmadılar' dedim. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: 'Onlar mürüvvet sahibi iki kamil insandı. Ben de onlara uyarım.'


    Öneri Formu
10566 B001594 Buhari, Hac, 48

Bize Yezid, ona Hişam, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kim akşamleyin üç defa, 'yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın tam ve noksansız kelimelerine sığınırım', derse, o gece (kendisini sokan hayvanın) zehri ona zarar vermez." [(Ravi Süheyl) der ki: Ailemiz bu duayı öğrenir ve (her gece) onu okurlardı. Bir cariyeyi (yılan/akrep) soktu. O, hiç bir ağrı hissetmedi.]


    Öneri Formu
48145 HM007885 İbn Hanbel, II, 290

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihâb, ona Ebu Musa el-Eş'arî (ra) şöyle söylemiştir: Ben, (Yemen'den) Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldim. Hz. Peygamber (sav) Mekke'nin Bathâ bölgesinde devesini çökertmiş (konaklamıştı). Hz. Peygamber (sav) bana: "Hacca niyet ettin mi?" diye sordu. Ben: Evet, dedim. Hz. Peygamber (sav) "Hangi tür hac içi ihrama girip telbiye getirdin?" dedi. Hz. Peygamber'in (sav) ihrama girip telbiye getirmesi gibi, dedim. Hz. Peygamber (sav), "Güzel yaptın! Sen Kabe'yi tavaf et, Safa ile Merve arasını da say yap, sonra da ihramdan çık!" buyurdu. (Benim beraberimde kurbanlığım yoktu.) Ben, Kabe'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Sonra (ih­ramdan çıkıp) Kays'tan bir kadına geldim. Kadın saçlarımı tarayıp düzeltti. Sonra da terviye günü niyetiyle ihrama girip telbiye getirdim. Artık ben hac fiillerini soranlara hep bu şekilde fetva verdim. Nihayet Ömer'in halifelik zamanında, O 'Allah'ın Kitabı'nı dikkate aldığımızda o bizlere haccı da, umreyi de Allah için tam yapın (Bakara, 2/196) buyurarak haccı tamamlamayı emrediyor. Bu çerçevede Hz. Peygamber'in (sav) sözüne baktığımızda (görüyoruz ki) O, kur­ban kesilinceye kadar ihramdan çıkmamıştır.' dedi.


    Öneri Formu
12942 B001795 Buhari, Umre, 11

Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Süfyân, ona Vâsıl el-Ahdeb, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Ben, Şeybe'ye geldim (T); Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona Vâsıl, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Kabe'nin içinde bir sedir üzerinde Şeybe ile birlikte oturmuştum. Şeybe bana dedi ki, şu kürsüye Ömer b. Hattab (ra) da oturmuştu. Konuşma arasında bana, 'Kabe içinde altın, gümüş, ne kadar kıymetli eşya varsa bunların hiçbirini bırakmayıp, hepsini fakirlere taksim edeyim diye düşünmüşümdür' demişti. Ben de, 'Ey Müminlerin Emiri! Senin iki arkadaşın Rasulullah ile Ebu Bekir bu işi yapmadılar' dedim. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: 'Onlar mürüvvet sahibi iki kamil insandı. Ben de onlara uyarım.'


    Öneri Formu
278733 B001594-2 Buhari, Hac, 48

Bize Abdullah b. Saîd, ona Ebu Üsâme, ona Ubeydullah, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Abdullah ve Sâlim, Haccâc’ın İbn Zübeyir’i muhasara ettiği sırada, ama İbn Zübeyir öldürülmeden önceki gecelerden birinde İbn Ömer ile konuşmuş ve “Bu sene hac etmesen sana zararı olmaz. Çünkü senin Beyt’e ulaşmanın engelleneceğinden korkuyoruz” dediler. Abdullah b. Ömer “Bizler Rasulullah (sav) ile birlikte umre yapmak üzere çıktık. Kureyş kâfirleri bizim Beytullah’a ulaşmamıza engel oldular. Bunun üzerine Rasulullah (sav) beraberindeki hediyelik kurbanlıkları kesti, başını tıraş etti, sonra geri döndü. Ben de sizleri bir umre yapmayı niyet ettiğime şahit tutuyorum. Eğer Beytullah’a ulaşmama engel olunmazsa tavaf ederim. Eğer Beytullah’a ulaşmam engellenirse Rasulullah’ın (sav) ben de kendisi ile birlikte iken yaptığının aynısını yaparım” diyerek Zu’l-Huleyfe’den umre niyeti ile ihrama girdi, sonra yola koyuldu, arkasından “Her ikisinin (umre ile haccın) durumu birdir. Sizleri umrem ile birlikte bir hac yapmaya da niyet ettiğime şahit tutarım” dedi. Nâfi der ki: Her ikisi için bir tavaf ve bir sa’y yaptı. Sonra da (Kurban Bayramı birinci günü) olan Nahr günü gelip hediyelik kurbanlığını kesinceye kadar da ihramdan çıkmadı. Ayrıca o “Her kim umre ve haccı bir arada yapmak isteğiyle her ikisi için de niyet edip ihrama girecek olursa Nahr (Kurban Bayramı birinci) günü her ikisinin ihramından çıkacağı vakte kadar ihramdan çıkmasın” derdi.


    Öneri Formu
43243 DM001935 Darimi, Menasik, 57

Bize Yakub, ona babası, ona İbn İshak, ona da İbn Ayyâş'ın azadlı kölesi Ziyâd b. Ebu Ziyâd şöyle rivayet etmiştir: "Medine valisi Hişam b. İsmail insanlara öğle namazını kıldırdıktan sonra, Ömer'le birlikte namazdan doğruca hastalığa yakalanan Amr b. Abdullah b. Ebu Talha'yı ziyarete geçtik. Yanına varınca hiç oturmadan ayakta durumunu sorup oradan ayrıldık. Daha sonra evi, Ebu Talha'nın evinin bitişiğinde olan Enes b. Malik'in evine uğradık. Biraz oturunca Enes’in cariyesi geldi ve 'Namaz vakti geldi, ey Ebu Hamza!' dedi. Biz 'Allah sana acısın! Hangi namaz bu?' deyince, Enes 'İkindi namazı' diye cevap verdi. 'Öğleyi daha şimdi kıldık' dediğimizde, Enes 'Siz, namazı ya unuttuğunuz veya size unutturulduğu için ilk vaktinde kılmamışsınız. Ben Rasulullah'ı (sav), şehadet ve orta parmağını birleştirerek 'Ben işte şu ikisi gibi kıyametin bize (yakın) olduğu bir zamanda gönderildim' derken duymuşumdur dedi."


    Öneri Formu
62959 HM013517 İbn Hanbel, III, 237

Bize Muhammed b. Bekkâr b. er-Reyyân ve Süreyc b. Yunus, -lafız Süreyc’e aittir-, o ikisine İsmail b. Cafer, ona Musa b. Ukbe, ona Salim b. Abdullah b. Ömer, ona babasının rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber (sav) Zülhuleyfe’de vadinin iç tarafında istirahat ettiği esnada, birileri gelerek ona: "Sen gerçekten mübarek bir Bathâ’dasın." denilmiştir. Musa dedi ki: Salim de Abdullah’ın vaktiyle mescitte, devesini çöktürdüğü yerde develerimizi çöktürmemizi sağladı. Abdullah bunu yaparak Rasulullah'ın (sav) istirahate çekildiği yeri isabet ettirmek istiyordu. Burası ise vadinin iç tarafındaki mescidin aşağısındadır. Onunla kıble arasında ortada bir yerdedir."


    Öneri Formu
287554 M003286-2 Müslim, Hac, 434