264 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Kâsım b. Ebu Zinâd, ona İbn Ebu Habîbe, ona Davud b. Husayn, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir müfreze gönderdiğinde şöyle buyururdu: "Allah'ın adıyla, Allah yolunda kafirlerle savaşmak üzere yola çıkın. (Antlaşmalarınıza) ihanet etmeyin, (ganimetten) çalmayın, ölülere işkence etmeyin, çocukları ve Manastırdaki din adamlarını öldürmeyin"
Açıklama: hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Bize Abdurrahman b. Mehdî, ona Cerîr b. Hâzim, ona Kays b. Sa'd, ona Yezîd b. Hürmüz şöyle riayet etmiştir: Necde b. Âmir bazı şeyleri sormak üzere Abdullah b. Abbas'a mektup yazdı. Ben mektubu okuduğu, cevabını yazdığı zaman İbn Abbas'ın yanında idim. Ona şöyle yazdı: "Sen bana sormuşsun" diyerek hadisi zikretti. "Bir de Hz. Peygamber'in (sav) Müşrik çocuklardan hiç bir tanesini öldürdü mü? diye soruyorsun. Kesinlikle Hz. Peygamber(sav) (Müşrik çocuklardan) hiç birini öldürmedi. Sen de Hızır'ın öldürdüğü çocuk hakkındaki bilgisine sahip değilsen, sakın onlardan hiç birini öldürmeyesin."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb)'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) birini ordunun başına komutan olarak görevlendirdiğinde ona kendisinin Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesini, yanındaki Müslümanlara da iyi muamelede bulunmasını emreder ve şu tavsiyede bulunurdu: "Allah'ın adına, Allah yolunda, Allah'ı inkar edenlerle çarpışın. Ganimetten çalmayın. anlaşmanıza sadık kalın. Düşmanlarınızı öldürdükten sonra (gözlerini oyarak, kulaklarını veya burunlarını ya da diğer azalarını keserek) onlara müsle yapmayın. Hiç bir çocuğu öldürmeyin. Müşrik düşmanlarınla karşılaştığın zaman onlara şu üç alternatiften birisini teklif et. Bunlardan hangisini kabul ederlerse sen de kabul et ve onlara dokunma. Önce onları İslam'a ve kendi yurtlarından çıkıp muhacirlerin yurdu (Medine'ye) gelmeye davet et. Müslüman olarak Medine'ye hicret etmeleri durumunda oradaki muhacirlerin sahip oldukları haklara ve sorumluluklara sahip olacaklarını onlara bildir. Medine'ye hicreti kabul etmezlerse bedevî Müslümanlarla aynı konumda olacaklarını, onlarla aynı muameleye tabi tutulacaklarını ve cihad etmeleri dışında kendilerine ganimetten ve feyden herhangi bir pay ayrılmayacağını belirt. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan sana yardım etmesini dile ve onlarla savaş. Bir kaleyi kuşattığında kaledekiler, kendilerini Allah ve Rasulü adına güvence isterlerse onlara Allah ve Rasulü adına güvence verme. Kendin veya arkadaşların adına güvence ver. Zira Allah ve Rasulü'nün güvencesine aykırı hareket etmiş olmanızdansa kendinizin ve arkadaşlarınızın verdiği güvenceye aykırı hareket etmiş olmanız daha iyidir. Yine savaş esnasında bir kalede bulunanları kuşatırsan ve kaledekiler kendilerine Allah adına hüküm uygulamanı isterlerse onlara Allah adına hüküm uygulama. Kendi hükmünü uygula. Çünkü Allah adına verdiğin hükümde isabet edip etmediğini bilemezsin." veya buna benzer (ifadeler kullanmıştır). Ebu İsa bu konuda Numan b. Mukarrin'den rivayet edilen bir hadisin de bulunduğunu ve Büreyde'nin yukarıdaki hadisinin hasen sahih olduğunu söylemiştir. Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ahmed, ona Süfyan, ona da Alkame b. Mersed benzer muhtevalı hadisi "Eğer kabul etmezlerse onlardan cizye al. Şayet bunu da kabul etmezlerse Allah'tan onlara karşı sana yardım etmesini dile." ziyadesiyle rivayet etmiştir. Yine Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadisi Veki ve başkaları Süfyan'dan rivayet etmiştir. Aynı hadisi Muahmmed b. Beşşar'ın dışında biri Abdurrahman b. Mehdî'den rivayet etmiş ve bu rivayetinde düşmandan cizye isteme meselesini zikretmiştir.
Bize Yakub, ona Babası (İbrahim b. Sa'd) ona İbn İshak, ona Sevr b. Zeyd, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) onlarla birlikte Bakî Ğarkad'e kadar yürüdü sonra yüzünü onlara dönerek "Allah'ın adıyla yürüyün gidin" buyurdu, ardından Ka'b b. Eşref üzerine gönderdiği mangayı kastederek "Allah'ım onlara yardım et" diye dua etti.
Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Leys, ona Saîd el-Makburî, ona babası (Keysan b. Saîd) ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz mescitte iken Allah Rasulü (sav) çıkageldi ve "Yahudilerin yurduna yürüyün" diye buyurdu. onunla birlikte yola çıkıp Beytu'l-Mıdrâs'a vardık. Peygamber ayağa kalktı ve "Ey Yahudi topluluğu! Müslüman olun kurtulun" dedi. Onlar da "Ey Ebu'l-Kâsım! Sen tebliğ görevini yerine getirmiş oldun" dediler. Allah Rasulü (sav) "Ben ancak bunu (itiraf etmenizi) istemiştim" dedi. Sonra ikinci defa "Müslüman olun, kurtulun" buyurdu. Onlar da "Ey Ebu'l-Kâsım! Sen tebliğ görevini yerine getirmiş oldun" dediler. Hz. Peygamber (sav) üçüncü defa tekrar etti ve "İyi bilin ki, Yeryüzü Allah'a ve Rasûlü'ne aittir. Ben sizleri buradan sürmek istiyorum. Kimin (gayrı menkul) varsa onu satsın. Aksi takdirde iyi bilin ki Yeryüzü ancak Allah'a ve Rasulü'ne aittir" buyurdu.
Bize Hafs b. Ğiyâs, ona Haccâc b. Ertâ, ona İbn Ebu Necîh, ona Babası (Yesâr el-Mekkî), ona İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Hz. peygamber (sav) bir topluluğu (İslam'a) davet etmeden önce onlarla asla savaşmazdı.
Bize Muâz, ona İbn Avn şöyle rivayet etmiştir: "Savaşmadan önce (İslam'a) davet var mıdır" diye sormak üzere Nâfi'ye mektup yazdım. O da bana "Bu İslamın ilk yıllarında idi. Hz. Peygamber (sav) Mustalik oğullarına, onlar habersiz bir şekilde hayvanlarını sularken baskın yaptı. savaşçılarını öldürdü, diğerlerini esir aldı, o gün Cüveyriye b. Hâris Hz. Peygamber'in payına düşmüştü" diye cevap yazdı. Bun bana (baskın yapan) orduda bulunan Abdullah b. Ömer rivayet etti.