Öneri Formu
Hadis Id, No:
2009, M004465
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى وَمُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ ح
وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ:
"الْعَجْمَاءُ جَرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمْسُ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed h. Rumh, o ikisine Leys; (T)
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Şihab, ona Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Rasulullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Hayvanın yaralaması hederdir. Kuyu da hederdir; ma'den de hederdir. Rilcâzda ise beşte bir vardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hudûd 4465, /726
Senetler:
()
Konular:
Hayvanlar, zararı
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2012, M004467
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ وَحَرْمَلَةُ قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ وَعُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِهِ
["الْعَجْمَاءُ جَرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمْسُ."]
Tercemesi:
Bize Ebu Tahir ve Harmele, o ikisine İbni Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb ve Ubeydullah b. Abdullah, onlara da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) bu hadisin benzerini haber verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Hudûd 4467, /726
Senetler:
()
Konular:
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7623, B001407
Hadis:
حَدَّثَنَا عَيَّاشٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى الْعَلاَءِ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ جَلَسْتُ . وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى حَدَّثَنَا الْجُرَيْرِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَلاَءِ بْنُ الشِّخِّيرِ أَنَّ الأَحْنَفَ بْنَ قَيْسٍ حَدَّثَهُمْ قَالَ جَلَسْتُ إِلَى مَلإٍ مِنْ قُرَيْشٍ ، فَجَاءَ رَجُلٌ خَشِنُ الشَّعَرِ وَالثِّيَابِ وَالْهَيْئَةِ حَتَّى قَامَ عَلَيْهِمْ فَسَلَّمَ ثُمَّ قَالَ بَشِّرِ الْكَانِزِينَ بِرَضْفٍ يُحْمَى عَلَيْهِ فِى نَارِ جَهَنَّمَ ، ثُمَّ يُوضَعُ عَلَى حَلَمَةِ ثَدْىِ أَحَدِهِمْ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ نُغْضِ كَتِفِهِ ، وَيُوضَعُ عَلَى نُغْضِ كَتِفِهِ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ حَلَمَةِ ثَدْيِهِ يَتَزَلْزَلُ ، ثُمَّ وَلَّى فَجَلَسَ إِلَى سَارِيَةٍ ، وَتَبِعْتُهُ وَجَلَسْتُ إِلَيْهِ ، وَأَنَا لاَ أَدْرِى مَنْ هُوَ فَقُلْتُ لَهُ لاَ أُرَى الْقَوْمَ إِلاَّ قَدْ كَرِهُوا الَّذِى قُلْتَ . قَالَ إِنَّهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئًا .
Tercemesi:
Bize Ayyâş, ona Abdüla’lâ, ona el-Cüreyrî, ona Ebu’l-Alâ, ona Ahnef b. Kays: Oturdum, dedi; (T) Bana İshak b. Mansur, ona Abdüssamed, ona babası, ona el-Cüreyrî, ona Ebu’l-Alâ b. eş-Şihhîr’in rivayet ettiğine göre Ahnef b. Kays kendilerine rivayetle dedi ki: Kureyşli bir topluluğun yanına oturdum, saçları, elbiseleri ve kılığı haşin bir adam geldi ve onların başına dikilerek selam verdikten sonra: Mallarını yığıp biriktirenlere, cehennem ateşinde kızdırılacak taşları haber ver, sonra bu taş onlardan birisinin memesinin ucu üzerine konulacak, ta ki (o aşırı sıcağı) iki kürek kemiğinin arasından çıkacak. Kürek kemiğinin arasına konulacak ve nihayette memesinin ucundan çıkacak ve (böylece) gidip gelecek ve sarsılıp duracak, dedi. Sonra (o adam) arkasını dönüp, bir direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim, yanına oturdum, kim olduğunu bilmiyordum, ona: Gördüğüm kadarıyla, onlar, senin söylediklerinden hoşlanmadılar, dedim. O da: Onların akılları hiçbir şeye ermez, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 4, 1/466
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Ala Yezid b. Abdullah el-Amirî (Yezid b. Abdullah b. Şihhîr b. Avf b. Ka'b)
4. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
5. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
6. Ebu Velid Ayyaş b. Velid er-Rakkam (Ayyaş b. Velid)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
Yargı, mallara ait zararlar
Zekat, vermemenin cezası
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَكْثُرَ فِيكُمُ الْمَالُ فَيَفِيضَ ، حَتَّى يُهِمَّ رَبَّ الْمَالِ مَنْ يَقْبَلُ صَدَقَتَهُ ، وَحَتَّى يَعْرِضَهُ فَيَقُولَ الَّذِى يَعْرِضُهُ عَلَيْهِ لاَ أَرَبَ لِى » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7635, B001412
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَكْثُرَ فِيكُمُ الْمَالُ فَيَفِيضَ ، حَتَّى يُهِمَّ رَبَّ الْمَالِ مَنْ يَقْبَلُ صَدَقَتَهُ ، وَحَتَّى يَعْرِضَهُ فَيَقُولَ الَّذِى يَعْرِضُهُ عَلَيْهِ لاَ أَرَبَ لِى » .
Tercemesi:
Bize Ebu Numan, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"İçinizde mal çoğalıp da dolup taşmadıkça kıyamet kopmaz. Öyle ki mal sahibi, sadakasını kim kabul eder diye tasalanır. Hatta mal sahibi sadakayı vermek ister de kendisine sadaka vereceği kimse, benim mala ihtiyacım yoktur, der."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 9, 1/468
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Kıyamet, alametleri
KTB, SADAKA
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7639, B001413
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ النَّبِيلُ أَخْبَرَنَا سَعْدَانُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُجَاهِدٍ حَدَّثَنَا مُحِلُّ بْنُ خَلِيفَةَ الطَّائِىُّ قَالَ سَمِعْتُ عَدِىَّ بْنَ حَاتِمٍ - رضى الله عنه - يَقُولُ كُنْتُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَهُ رَجُلاَنِ أَحَدُهُمَا يَشْكُو الْعَيْلَةَ ، وَالآخَرُ يَشْكُو قَطْعَ السَّبِيلِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا قَطْعُ السَّبِيلِ فَإِنَّهُ لاَ يَأْتِى عَلَيْكَ إِلاَّ قَلِيلٌ حَتَّى تَخْرُجَ الْعِيرُ إِلَى مَكَّةَ بِغَيْرِ خَفِيرٍ ، وَأَمَّا الْعَيْلَةُ فَإِنَّ السَّاعَةَ لاَ تَقُومُ حَتَّى يَطُوفَ أَحَدُكُمْ بِصَدَقَتِهِ لاَ يَجِدُ مَنْ يَقْبَلُهَا مِنْهُ ، ثُمَّ لَيَقِفَنَّ أَحَدُكُمْ بَيْنَ يَدَىِ اللَّهِ لَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ حِجَابٌ وَلاَ تُرْجُمَانٌ يُتَرْجِمُ لَهُ ، ثُمَّ لَيَقُولَنَّ لَهُ أَلَمْ أُوتِكَ مَالاً فَلَيَقُولَنَّ بَلَى . ثُمَّ لَيَقُولَنَّ أَلَمْ أُرْسِلْ إِلَيْكَ رَسُولاً فَلَيَقُولَنَّ بَلَى . فَيَنْظُرُ عَنْ يَمِينِهِ فَلاَ يَرَى إِلاَّ النَّارَ ، ثُمَّ يَنْظُرُ عَنْ شِمَالِهِ فَلاَ يَرَى إِلاَّ النَّارَ ، فَلْيَتَّقِيَنَّ أَحَدُكُمُ النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ ، فَإِنْ لَمْ يَجِدْ فَبِكَلِمَةٍ طَيِّبَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Asım en-Nebil, ona Sa’dan b. Bişr, ona Ebu Mücahid, ona da Muhil b. Halife et-Taî, Adiy b. Hatim ’in şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah'ın (sav) yanında bulunduğum bir sırada Efendimize (sav) iki kişi geldi. Onlardan biri fakirlikten, diğeri de yol kesilmesinden (emniyet ve asayişsizlikten) şikayet ediyordu. Rasulullah (sav) (bunlara cevaben) şöyle dedi: "Yol kesilmesi meselesine gelince, çok sürmez (öyle bir zaman gelir ki) ticaret kervanı kimsenin himaye ve kefaletine muhtaç olmadan tâ Mekke'ye kadar çıkar (gider). Fakirlik sıkıntısına gelince, sizlerden biri sadakasıyla dolaşıp da bu sadakayı kabul edecek bir kimse bulamayacak hale (müreffeh duruma) gelmedikçe kıyamet kopmaz. Sonra (ahirette) her biriniz muhakkak Allah'ın huzurunda, Allah ile kendi arasında hiçbir perde olmayarak ve Allah'ın kelamını tercüme edecek bir tercüman da bulunmayarak duracaktır. Sonra Allah o kula “Ben sana mal vermedim mi?” diye muhakkak soracaktır. O kul da “Evet (verdin Allah'ım)” diye kesinlikle cevap verecektir. Sonra Allah “Ben sana bir Rasûl ( elçi) göndermedim mi?” diye elbette soracaktır. O kul da “Evet (gönderdin Rabb'im)” diye şübhesiz cevap verecektir. Bu halde o kimse sağına bakar; cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Sonra soluna bakar; cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Dolayısıyla şimdi sizin her biriniz, tek bir hurmanın yarısı ile bunu da bulamazsa güzel bir sözle olsun kendisini cehennem ateşinden korusun.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 9, 1/468
Senetler:
1. Ebû Tarîf Adî b. Hatim et-Taî (Adî b. Hatim b. Abdullah b. Sa'd b. Haşrec)
2. Muhil b. Halife et-Tai (Muhil b. Halife)
3. Ebu Mücahid Sa'd et-Taî (Sa'd)
4. Sa'dan Said b. Beşir el-Cühenî (Said b. Beşir)
5. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
KTB, SADAKA
Sadaka, fazileti
Terör, yol kesmek
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22722, D003569
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ ثَابِتٍ الْمَرْوَزِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حَرَامِ بْنِ مُحَيِّصَةَ عَنْ أَبِيهِ
"أَنَّ نَاقَةً لِلْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ دَخَلَتْ حَائِطَ رَجُلٍ فَأَفْسَدَتْهُ عَلَيْهِمْ فَقَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى أَهْلِ الأَمْوَالِ حِفْظَهَا بِالنَّهَارِ وَعَلَى أَهْلِ الْمَوَاشِى حِفْظَهَا بِاللَّيْلِ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezî, ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Mamer (b. Raşid), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Harâm b. Muhayyisa, ona babası (Muhayyisa b. Mesud) şöyle haber vermiştir:
"Bera b. Âzib'in devesi bir adamın bahçesine girdi ve oraya zarar verdi. Hz. Peygamber (sav) mal sahiplerinin bahçelerini gündüz koruması gerektiğine, hayvan sahiplerinin de hayvanlarını gece korumaları gerektiğine karar verdi. (Gündüz bir zarar gelirse koruması gereken mal sahipleri sorumlu, gece bir zarar meydana gelirse de hayvanlarını koruması gereken hayvan sahipleri sorumlu oldu.)"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 92, /825
Senetler:
1. Muhayyisa b. Mesud el-Ensari (Muhayyisa b. Mesud b. Ka'b b. Amir)
2. Ebu Said Harâm b. Muhayyisa el-Ensarî (Harâm b. Sa'd b. Muhayyisa b. Mesud b. Ka'b)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Hasan Ahmed b. Şebbuye el-Huzaî (Ahmed b. Muhammed b. Sabit)
Konular:
Güvenlik, Malı koruyup kollamak gerek
Hayvanlar, zararı
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22723, D003570
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِىُّ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حَرَامِ بْنِ مُحَيِّصَةَ الأَنْصَارِىِّ عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ قَالَ
"كَانَتْ لَهُ نَاقَةٌ ضَارِيَةٌ فَدَخَلَتْ حَائِطًا فَأَفْسَدَتْ فِيهِ فَكُلِّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِيهَا فَقَضَى أَنَّ حِفْظَ الْحَوَائِطِ بِالنَّهَارِ عَلَى أَهْلِهَا وَأَنَّ حِفْظَ الْمَاشِيَةِ بِاللَّيْلِ عَلَى أَهْلِهَا وَأَنَّ عَلَى أَهْلِ الْمَاشِيَةِ مَا أَصَابَتْ مَاشِيَتُهُمْ بِاللَّيْلِ."
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Halid, ona (Muhammed b. Yusuf) el-Firyabi, ona el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Harâm b. Muhayyisa el-Ensarî, ona da Bera b. Azib şöyle haber vermiştir:
"Bera'nın otlanan bir devesi vardı. Bir bahçeye girip oraya zarar verdi. Onun hakkında Hz. Peygamber'e (sav) haberler ulaştı. Hz. Peygamber (sav), bahçenin korunmasının gündüzleri bahçe sahiplerinin, hayvanların korunmasının da geceleri hayvan sahiplerinin sorumluluğunda olduğuna ve hayvanın sadece gece verdiği zararın hayvan sahipleri tarafından ödenmesi gerektiğine hükmetti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 92, /825
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu Said Harâm b. Muhayyisa el-Ensarî (Harâm b. Sa'd b. Muhayyisa b. Mesud b. Ka'b)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
6. Mahmud b. Halid es-Sülemî (Mahmud b. Halid b. Yezîd)
Konular:
Güvenlik, Malı koruyup kollamak gerek
Hayvanlar, zararı
Yargı, mallara ait zararlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278666, B001407-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَيَّاشٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى الْعَلاَءِ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ جَلَسْتُ . وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى حَدَّثَنَا الْجُرَيْرِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَلاَءِ بْنُ الشِّخِّيرِ أَنَّ الأَحْنَفَ بْنَ قَيْسٍ حَدَّثَهُمْ قَالَ جَلَسْتُ إِلَى مَلإٍ مِنْ قُرَيْشٍ ، فَجَاءَ رَجُلٌ خَشِنُ الشَّعَرِ وَالثِّيَابِ وَالْهَيْئَةِ حَتَّى قَامَ عَلَيْهِمْ فَسَلَّمَ ثُمَّ قَالَ بَشِّرِ الْكَانِزِينَ بِرَضْفٍ يُحْمَى عَلَيْهِ فِى نَارِ جَهَنَّمَ ، ثُمَّ يُوضَعُ عَلَى حَلَمَةِ ثَدْىِ أَحَدِهِمْ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ نُغْضِ كَتِفِهِ ، وَيُوضَعُ عَلَى نُغْضِ كَتِفِهِ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ حَلَمَةِ ثَدْيِهِ يَتَزَلْزَلُ ، ثُمَّ وَلَّى فَجَلَسَ إِلَى سَارِيَةٍ ، وَتَبِعْتُهُ وَجَلَسْتُ إِلَيْهِ ، وَأَنَا لاَ أَدْرِى مَنْ هُوَ فَقُلْتُ لَهُ لاَ أُرَى الْقَوْمَ إِلاَّ قَدْ كَرِهُوا الَّذِى قُلْتَ . قَالَ إِنَّهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئًا .
Tercemesi:
Bize Ayyâş, ona Abdüla’lâ, ona el-Cüreyrî, ona Ebu’l-Alâ, ona Ahnef b. Kays: Oturdum, dedi; (T) Bana İshak b. Mansur, ona Abdüssamed, ona babası, ona el-Cüreyrî, ona Ebu’l-Alâ b. eş-Şihhîr’in rivayet ettiğine göre Ahnef b. Kays kendilerine rivayetle dedi ki: Kureyşli bir topluluğun yanına oturdum, saçları, elbiseleri ve kılığı haşin bir adam geldi ve onların başına dikilerek selam verdikten sonra: Mallarını yığıp biriktirenlere, cehennem ateşinde kızdırılacak taşları haber ver, sonra bu taş onlardan birisinin memesinin ucu üzerine konulacak, ta ki (o aşırı sıcağı) iki kürek kemiğinin arasından çıkacak. Kürek kemiğinin arasına konulacak ve nihayette memesinin ucundan çıkacak ve (böylece) gidip gelecek ve sarsılıp duracak, dedi. Sonra (o adam) arkasını dönüp, bir direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim, yanına oturdum, kim olduğunu bilmiyordum, ona: Gördüğüm kadarıyla, onlar, senin söylediklerinden hoşlanmadılar, dedim. O da: Onların akılları hiçbir şeye ermez, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 4, 1/466
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Ala Yezid b. Abdullah el-Amirî (Yezid b. Abdullah b. Şihhîr b. Avf b. Ka'b)
4. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
5. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
6. Ebu Sehl Abdussamed b. Abdulvâris et-Temimî (Abdussamed b. Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
7. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
Yargı, mallara ait zararlar
Zekat, vermemenin cezası
حدثنا عبد الله بن يوسف قال أخبرنا مالك عن سهيل بن أبى صالح عن أبيه عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ان الله يرضى لكم ثلاثا ويسخط لكم ثلاثا يرضى لكم أن تعبدوه ولا تشركوا به شيئا وأن تعتصموا بحبل الله جميعا وأن تناصحوا من ولاه الله أمركم ويكره لكم قيل وقال وكثرة السؤال وإضاعة المال
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164508, EM000442
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يوسف قال أخبرنا مالك عن سهيل بن أبى صالح عن أبيه عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ان الله يرضى لكم ثلاثا ويسخط لكم ثلاثا يرضى لكم أن تعبدوه ولا تشركوا به شيئا وأن تعتصموا بحبل الله جميعا وأن تناصحوا من ولاه الله أمركم ويكره لكم قيل وقال وكثرة السؤال وإضاعة المال
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) şöyle buyurdu:
«— Allah sizin üç şeyinize razı olur ve üç şeyinize razı olmaz. Sizin O'na ibadet edip de kendisine ortak koşmamanıza, topluca Allah'ın dinine sarılmanıza ve Allah'ın işleriniz için idareci tayin ettiği kimselerle iyi idare etmenize razı olur. Sizin dedikodu etmenizi, çok soru sormanızı ve malı israf etmenizi kerih görür, (bu üç şeyden de hoşnud olmaz).»[864]
Allah Tealâ'nın razı olduğu işler yalnız öç şeyden ibaret olmayıp, sayısız denecek kadar fazladır. Ancak bu zikredilen üç şey dinin ve dindeki gayenin esasını teşkil ederler Bunların önemine ve esas oluşlarına binaen açıklanmışlardır.
1— Allah'a ibadet etmek ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamak imanın esası* ve tevhidin bİnasıdır. Böyle bir inanç olmaksızın yapılan ibadetler makbul olmaz ve iman da sahih olmaz.
2— Topluca Allah'ın dinine sarılmak, dinin yaşamasını sağlamak ve saadet nimetlerinden faydalanmak nimetini kazandırır. Allah'ın emirleri ve nizamı, ancak toplu olarak dînine bağlanmak ve ona sarılmak sureti ile uygulanır. Bu birlik ve beraberlik kurulmadıkça İslâm dini yaşamış olmaz ve müslömanlar da ondan faydalanamaz.
3— Müslümanların işlerini görmek ve onları idare etmek için Allah Tealâ'nın başa geçirdiği âmirlere ve idarecilere itaat etmek ve onlara yardımcı olup İyi geçinmek, devlet idaresinin ve millet asayişinin en önemli rüknüdür. İdareciler İslâm dininden çıkmadıkça ve Allah'ın emirleri dışına taşmadıkça, onlara itaat etmek şarttır. Bu yapılmadığı takdirde, o memlekette anarşi ve isyanlar daima mevcut olur. Huzur ve güven kalkarak onun yerini dehşet ve vahşet kaplar. İnsanca yaşama, hayvanı yaşama haline döner. Onun İcm müslümnlartn, müslüman idarecilerine bağlanıp onlara itaat etmeleri, Allah'ın emrettiği büyük bir vazifedir.
Allah'ın razı olmadığı ve kerih gördüğü şeyler de çoktur. Bununla beraber, önemlerine binoen hadîs-i şerifte üç şey olarak gösterilmişlerdir:
1— Dedi-kodu, Allah'ın razı olmadığı şeylerden biridir. Müslümanları birbirine düşürmeye ve kardeşlik bağlarını koparmaya sebep olan en korkunç bir hastalıktır. Cemiyeti kemirir ve ferdleri birbirine düşürerek yıkar. Manen yıkılan cemiyette de din kalmaz.
2— Lüzum olmaksızın fazla soru sorup irdelemek yine zararlı bir hastalıktır. İnsanı şüpheye ve şüphe de imansızlığa götürür. Boşuna zaman kaybettirir, münakaşa ve mücadelelere yol açar. Bunların sonucu da ayrılıklara, ihtilâflara varır.
3— Malı israf etmek, zayi etmek yine yıkıcı bir davranıştır. Bir milletin ayakta durması için iki unsura ihtiyacı vardır. Bunlardan bîri manevîdir, diğeri de maddîdir. Manevî olan, sahih imanın getireceği güzel ahlâktır. Maddî unsur ise, malî kuvvettir. Malî ve iktisadî güce ulaşabilmek için israf kapılarını kapamak şarttır. Malı zayi etmeksizin tasarruf edenler, iktisadî güce sahip olurlar. Bu güce sahip olanlar da esaretten ve kölelikten, sömürülmekten kurtulurlar. İsrafa ve rasgele harcamalara gidildiği zaman da boıç altına girilir. Borçlanan milletler de, alacaklı devletlere karşı ikti-saden ve kültür yönünden esir olurlar, benliklerini kaybederler.[865]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 442, /355
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Allah İnancı, Allah'ın sevdiği / buğz ettiği insan
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
İbadet, kulluk göstergesi
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
Koğuculuk, koğuculuk yapmak
KTB, ADAB
Şirk, şirk koşmak
Yargı, mallara ait zararlar
Yönetici, fiillerine karşı tavrın nasıl olacağı
Yönetim, İtaat, emir sahiplerine