163 Kayıt Bulundu.
Bize Abdussamed, ona Hemmâm, ona Zeyd, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Benden hadis rivayet edin ama benim adıma yalan söylemeyin. Her kim benim adıma bile bile yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazır olsun. İsrail oğullarından rivayette bulunabilirsiniz, bunda bir sakınca yoktur."
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Hristiyan bir adam vardı, sonra Müslüman oldu ve Bakara ve Âlu İmrân surelerini okudu. Hz. Peygamber'e vahiy kâtipliği de yapan bu adam sonra tekrar Hristiyanlığa geri döndü ve “Muhammed, benim kendisine yazdığım şeyler dışında bir şey bilmez” demeğe başladı. Bir zaman sonra öldü ve Hıristiyanlar onu gömdüler. Fakat sabah olduğunda bir de baktılar ki yer onu dışarıya atmış. Bunun üzerine “bu işi Muhammed ve sahâbîleri yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin kefenini soyup onu dışarı attılar” dediler. Sonra daha derin çukur kazıp içine gömdüler. Fakat sabah olunca yer onu yin) dışına attı. Hristiyanlar yine “bu işi Muhammed ve sahâbîleri yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin kefenini soyup onu dışarı attılar” dediler. Bu sefer güçleri yettiği kadar daha derin bir çukur kazıp gömdüler. Ancak sabah olunca yine yerin de onu dışarı atattığını görünce bu işin insanlar tarafından yapılmadığını anladılar. ve onu oraya öylece atıp gittiler.
Bana Abbas b. Hüseyin, ona Yahya b. Adem, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Sıla b. Züfer, ona da Huzeyfe şöyle demiştir: Âkib ve Seyyid, Necrân'ın iki reisi, mulâane talebi ile Rasulullah'a (sav) geldiler. Huzeyfe der ki: Ancak Onlardan biri, diğer arkadaşına “sakın mulâne yapma. Vallahi eğer O peygamberse, onunla mulâane yaptığımızda, ne biz lanetten kurtuluruz, ne de bizden sonra gelecek nesillerimiz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) gelip “Senin taleplerini yerine getireceğiz, sen bizimle birlikte güvenilir birini gönder, gönderdiğin kişi mutlaka güvenilir olsun” dediler. Rasulullah (sav) da "Ant olsun ki, ben, sizin yanınıza, gerçekten çok güvenilir olan birini göndereceğim" buyurdu. Rasulullah'ın bu sözünden dolayı herkes beklenti içine girdi. Rasulullah (sav) "kalk ey Ebu Ubeyde b. Cerrâh" buyurdu. Ebu Ubeyde ayağa kalkınca Rasulullah (sav) "İşte bu zât, bu ümmetin eminidir" buyurdu
Bize Ebu Kamil, ona İbrahim, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Abdurrahman el-A'rec, o ikisine de Ebu Hureyre şöyle demiştir: Bir Müslüman ile bir Yahudi birbirlerine sövdüler. Müslüman “Hz. Muhammed'i alemlere üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Yahudi “Hz. Musa'yı alemlere üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Müslüman kızıp Yahudi'nin gözüne bir yumruk attı. Bunun üzerine Yahudi gidip Rasulullah'a (sav) durumu anlattı. Hz. Peygamber (sav) adamı çağırtıp meseleyi ona sordu, adam da itiraf etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Şüphesiz insanlar kıyamet günü baygın olurlar. İlk uyanan ben olurum ve bir de bakarım ki Musa, Arş'ın bir kenarına tutunmuş duruyor. Artık bilemiyorum, acaba baygın olanlar arasındaydı da benden önce mi uyandı, yoksa Aziz ve Celil Allah'ın istisna ettiklerinden miydi?"
Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
(Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında "İman ettik" derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler.