163 Kayıt Bulundu.
Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın." (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) "Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın)." De ki: Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.
Bize İshak, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları'na: (Beytulmakdis) kapısından secde ediciler olarak (tevazu ile) giriniz ve Hıtta (Yâ Rabb, dileğimiz günahımızı affetmendir) deyiniz de günahlarınızı sizin lehinize mağfiret edelim, denildi. Onlar ise bu emri ters çevirdiler de, kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve (Hıtta yerine) Habbetun fî şearatin (Kıl çuval içinde tane) sözünü söylediler."
Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar
Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?
Bize Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezî, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî, ona İbn Ebu Nemle el-Ensari, ona da babası (Ömer b. Muaz) şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi, Rasulullah'ın (sav) yanında otururken Yahudi bir adam da yanındaydı. O sırada yanlarından bir cenaze geçti. Yahudi 'Ey Muhammed! Bu cenaze konuşabilir mi?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah daha iyi bilir' dedi. Yahudi de 'konuşabilir' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Ehli kitabın dediklerini ne onaylayın ne de yalanlayın. Sadece 'Biz Allah'a ve peygamberlerine inandık' deyin. Eğer (dedikleri) batıl ise onaylamamış, hak ise de yalanlamamış olursunuz' buyurdu."
Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
De ki: Ey ehl-i kitap! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?
Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur" demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar.
De ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.