92 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabirşöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile Mekke'den Medine'ye doğru yola çıktık. Derken benim devem hastalandı. [Cabir hikayesine şöyle devam etti:] Rasulullah (sav) sonra 'şu deveni bana sat' dedi. Ben de 'Hayır! O senindir' dedim. O 'Olmaz. Sen ona bana sat' dedi. Ben de 'Hayır o senindir ey Allah'ın Rasulü' dedim. 'Yok! Sen onu bana sat' dedi. Bunun üzerine 'Bir adamın bende bir ukıyye (kırk dirhem) altın alacağı var. Bu para mukabilinde deve senin olsun' dedim. Rasulullah (sav) 'Onu aldım. Ama Medine'ye gelene kadar sen bin' dedi. Medine'ye geldiğimde Rasululullah (sav) Bilal'e 'Ona bir ukıyye altın ver, üzerine biraz da ekle' buyurdu. [Cabir şöyle devam etti:] Bilal bana bir ukıyye altın verdi, bir kırat da ekledi. Bunun üzerine ben 'Rasulullah'ın (sav) eklediği benden ayrılmaz (kimseye vermem)' dedim. Bu para Harra vakasında, Şamlılar onu yağmalayıncaya kadar kesemin içinde duruyordu."
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası (Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şube, ona da Muharib, Cabir (b. Abdullah)'nin şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) benden iki ukıyye bir dirheme veya iki ukıyye iki dirheme bir deve satın aldı. (Medine'ye üç mil mesafede bulunan) Sırar'a gelince bir inek kesilmesini emretti. İnek kesildi ve orada bulunanlar ondan yediler. Medine'ye gelince Rasulullah (sav) mescide gelerek iki rek'at namaz kılmamı emretti. (Sonra) Devenin bedelini tartıp bana verdi ve üzerine de ekledi."
Bize Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ el-Hemdânî), ona Veki' (b. Cerrah er-Ruâsî), ona Ali b. Salih (el-Hemedanî), ona Seleme b. Küheyl (el-Hadramî), ona da Ebu Seleme (b. Abdurrahman ez-Zuhrî) Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) ödünç bir baş deve aldı da (yerine) ondan daha üstün bir baş deve verdi ve şöyle buyurdu: "Sizin en hayırlınız, borcunu en iyi ödeyeninizdir."
Biz Ali, o Süfyan, o Muhammed b. Münkedir o da Cabir (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Bahreyn'in (cizye) malları bana geldiğinde sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim' buyurdu, ancak mallar gelmeden Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn'in (cizye) malları gelince Ebu Bekir emir buyurdu, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye bağırdı. Hemen geldim ve 'Hz. Peygamber (sav) bana şu kadar ve şu kadar (vadetmişti), dedim. Ebu Bekir bana üç avuç verdi. [-Süfyan iki avucuyla veriyor gibi yaptı- ve bize 'İbn Münkedir bize bu şekilde söyledi' dedi.]" Süfyan diğer bir defasında ise Cabir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bunun üzerine ben Ebu Bekir'in yanına geldim,(ve o maldan istedim) ancak vermedi. Daha sonra tekrar gittim ama vermedi. Üçüncü defa da gittim ve 'Senden (mal) istedim, vermedin, tekrar istedim yine vermedin, tekrar istedim yine vermedin. Şimdi ya bana verirsin, yahut bana cimrilik etmiş olursun' dedim. Bunun üzerine (Ebu Bekir) 'Bana 'cimrilik etmiş olursun' diyorsun, ancak ben sana vermediğimde gönlümden sana hep vermek istedim' dedi. [Süfyan der ki: Bize Amr (b. Dinar), ona Muhammed b. Ali ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir:] Sonra Ebu Bekir bana bir avuç dolusu verdi ve onları saymamı söyledi. Saydım, 500 civarındaydı. Bunun üzerine 'aynı miktarda iki katı daha al' dedi." İbn Münkedir der ki: Hangi hastalık cimrilikten daha kötü olabilir ki.
Açıklama: İbn Hacer'e göre rivayet muallak olmayıp muttasıldır (Fethü'l-Bârî, Dârü'l-Ma'rife, VI, 242).
Bize Muhammed b. Beşşâr b. Osman el-Abdî, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be (b. Haccâc), ona Seleme b. Küheyl, ona da Ebu Seleme (b. Abdurrahman), Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını nakletmiştir: "Bir adamın Rasulullah'ta (sav) alacağı vardı. Bu sebeple Nebî'ye (sav) kaba ve sert konuştu. Ashâb onu cezalandırmak için yeltendiklerinde, Nebi (sav) 'Şüphesiz alacaklının söz söyleme hakkı vardır. Bu adam için bir baş deve satın alın ve ona verin' buyurdu. Sahabîler 'Ancak onun devesinden daha değerlisini bulabildik' dediklerinde, Rasulullah (sav) 'Öyleyse onu satın alın da kendisine verin. Çünkü sizin en hayırlılarınız, borcunu en güzel şekilde ödeyenlerinizdir' buyurdu."
Bize Ebu Velid, ona Şu'be, ona Seleme b. Küheyl ona da Ebu Seleme evimizde Ebu Hüreyre’den (ra) şöyle rivayet etti: Bir adam Hz. Peygamber'den (sav) alacağını ödemesini istedi ve isteme esnasında (Hz. Peygamber'e) kaba ve sert davrandı. (Bu hareketinden dolayı) Hz. Peygamber'in ashâbı da ona tepki gösterdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Bırakın onu! Hak sahibinin söz söyleme hakkı vardır. Bu kişi için bir deve satın alın da ona verin!" buyurdu. Sahâbe, "Biz (onun devesi ile aynı yaşta bir deve değil de) onun devesinden daha değerlisini bulabiliyoruz." dediler. Hz. Peygamber (sav) "O (daha kıymetli olan) deveyi satın alın da, bu kişiye verin. Çünkü sizin hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir." buyurdu.
Biz Ali, o Süfyan, o Muhammed b. Münkedir o da Cabir (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Bahreyn'in (cizye) malları bana geldiğinde sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar vereceğim' buyurdu, ancak mallar gelmeden Hz. Peygamber (sav) vefat etti. Bahreyn'in (cizye) malları gelince Ebu Bekir emir buyurdu, bir tellal 'kimin Hz. Peygamber'den (sav) söz ya da borç mahiyetinde bir alacağı varsa gelsin' diye bağırdı. Hemen geldim ve 'Hz. Peygamber (sav) bana şu kadar ve şu kadar (vadetmişti), dedim. Ebu Bekir bana üç avuç verdi. [-Süfyan iki avucuyla veriyor gibi yaptı- ve bize 'İbn Münkedir bize bu şekilde söyledi' dedi.]" Süfyan diğer bir defasında ise Cabir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bunun üzerine ben Ebu Bekir'in yanına geldim,(ve o maldan istedim) ancak vermedi. Daha sonra tekrar gittim ama vermedi. Üçüncü defa da gittim ve 'Senden (mal) istedim, vermedin, tekrar istedim yine vermedin, tekrar istedim yine vermedin. Şimdi ya bana verirsin, yahut bana cimrilik etmiş olursun' dedim. Bunun üzerine (Ebu Bekir) 'Bana 'cimrilik etmiş olursun' diyorsun, ancak ben sana vermediğimde gönlümden sana hep vermek istedim' dedi. [Süfyan der ki: Bize Amr (b. Dinar), ona Muhammed b. Ali ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir:] Sonra Ebu Bekir bana bir avuç dolusu verdi ve onları saymamı söyledi. Saydım, 500 civarındaydı. Bunun üzerine 'aynı miktarda iki katı daha al' dedi." İbn Münkedir der ki: Hangi hastalık cimrilikten daha kötü olabilir ki.