98 Kayıt Bulundu.
Şeyh dedi ki: O hadisi Amr b. er-Rabî’ b. Tarık, isnadında Ubâde b. Nüseyy olmaksızın Yahya b. Eyyub’dan rivayet etmiştir. Bu rivayette Hz. Peygamber (üç gün meshetmek konusundaki soruya) “Evet, istersen” dediği de zikredilir. Bunu bize Ebû Ali er-Rûzbârî, ona Ebû Bekir b. Dâse, ona Ebû Davud, ona Yahya b. Maîn, ona da Amr b. er-Rabî’ haber vermiş ve ilave olarak Yahya b. Eyyub’un şöyle dediğini de zikretmiştir: O, Hz. Peygamber’le birlikte iki kıbleye de namaz kılmıştır. İsnadında Eyyub’dan hiç söz edilmeden Amr’dan rivayet edildiği de söylenmiştir. Aynı hadisi Saîd b. Ebî Meryem de Yahya b. Eyyub’dan rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Kûfe’de Ebû Saîd Ahmed b. Muhammed b. Amr el-Ahmesî, ona el-Hüseyin b. Humeyd b. er-Rabî’, ona Huzâa’nın âzadlısı Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellâm, ona Saîd b. Ebî Meryem, ona Yahya b. Eyyub, ona Abdurrahman b. Rezîn, ona Muhammed b. Yezîd b. Ebî Ziyâd, ona Ubâde b. Nüseyy, ona Ubeyy b. Imâre şöyle rivayet etmiştir –Ebû Ubeyd, buradaki Imâre isminde geçen ayın harfini esreli olarak okudu-: Rasûlullah (sav) Imâre’nin evinde iki kıblete karşı namaz kılmıştır. Imâre; “- Ey Allah’ın Rasûlü (sav), mestler üzerine meshedebilir miyim?” diye sormuş, Hz. Peygamber, “- Evet” buyurmuş. Imâre, “- Bir gün mü?” diye sormuş. Rasûlullah (sav) “- Olur” buyurmu. Tekrar, “- İki gün meshedebilir miyim?” diye sormuş. “- İki gün de olur” buyurmuş. “- Üç gün de olur mu, ey Allah’ın Rasûlü?” diye sormuş, “- Olur” buyurmuş. Sonra Imâre bu günleri yediye kadar çıkarmış. Sonunda Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuş: “- Evet, istersen olur.” Bize rivayet edilen bu şekildedir. Bu isnadda İbn Ebî Meryem’in Abdurrahman b. Yezîd’den rivayet ettiği de söylenmiştir. Bu rivâyetin bundan başka bir senedi olduğu da söylenmiştir. Onu bize Ebû Ali er-Rûzbârî, Ebû Bekir b. Dâse’den rivayet etmiştir. Ebû Davud es-Sicistânî şöyle dedi: Bu rivayetin isnadında ihtilaf edilmiştir, isnad kavi değildir. Bize Ebû Bekir b. el-Hâris el-Fakîh’in haber verdiğine göre Ali b. Ömer el-Hafız şöyle dedi: Bu isnad sabit değildir. Buradaki Yahya b. Eyyub hakkında çok fazla ihtilaf edilmiştir. Abdurrahman, Muhammed b. Yezîd ve Eyyub b. Katan da meçhuldürler. En doğrusunu Allah bilir.
Bize EbEu Zekeriya b. Ebî İshak ile Ebû Bekir b. el-Hasan, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdulhakem, ona İbn Vehb rivayet etti. Bize Bahr b. Nasr dedi ki: İbn Vehb’e şöyle okunuyordu: Sana İbn Lehîa, Amr b. el-Hâris ve el-Leys b. Sa’d’ın haber verdiğine göre, onlar bu rivayeti Yezîd b. Ebî Habîb’den, o da Abdullah b. Abdulhakem el-Belevî’den nakletmiş, o da Ali b. Rebâh el-Lahmî’yi dinlemiş ve o da Ukbe b. Âmir el-Cühenî’nin şöyle söylediğini haber vermiştir: Ömer b. el-Hattâb’a Şam’dan fetih haberini götürmüştüm. Ayaklarımda cürmukanî mamulü kalın mestler vardı. Hz. Ömer onlara baktı ve dedi ki: “- Onları çıkarmadığın kaç gün oldu?” diye sordu. “- Ben onları Cuma günü giymiştim, bu gün de Cuma günüdür, dolayısıyla sekiz gün oldu” dedim. “- İsabet ettin” diye karşılık verdi. Bunu Mufaddal b. Fedâle de, Yezîd b. Ebî Habîb’de rivayet etmiş, bu rivayette Hz. Ömer “Sünnete isabet ettin” demiş.
Bize Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd, ona Ubeyd b. Şerîk, ona Yahya b. Bükeyr, ona Mufaddal b. Fedâle, ona Yezîd b. Ebî Habîb, ona Abdullah b. el-Hakem el-Belevî, ona Ali b. Rebâh, ona Ukbe b. Âmir, ona da Hz. Ömer aynı hadisi rivayet eder, bu rivayette de “Sünnete isabet ettin” der. Bize Hz. Ömer’den meshetmek için vakit tayini ile ilgili bir hadis de rivayet edilmiştir. Bu da, ya vakit tayini konusunda Rasûlullah’dan (sav) sabit bir hadisin gelmesi üzerine onun bu fikre döndüğünü, ya da onun sözünün meşhur olan sünnete uygun olduğunu gösterir, ki bu daha evladır. İbn Ömer’den, onun bir vakit tayin etmediği de rivayet edilmiştir.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Abdullah b. el-Hasan el-Kadî, ona el-Hâris b. Ebî Üsâme, ona Ravh b. Ubâde, ona Hişâm b. Hassân, ona Ubeydullah b. Ömer, ona da Nâfi’in rivayet ettiğine göre; İbn Ömer, mestler üzerine meshetmek konusunda herhangi bir vakit koymazdı. Aynı manada bir rivayeti Abdullah b. Recâ, Ubeydullah’dan, o da İbn Ömer’den nakleder. Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdullah b. Mes’ûd ve Abdullah b. Abbas’ın meshetmek konusunda zaman sınırlaması yaptıkları bize rivayet edilmiştir. Onların görüşleri meşhur olan sünnete ve daha çok olan rivayete uygun düşmektedir. Bu konuda asıl olan, ayakların yıkanması gerektiğidir. Bu görüşe uymak daha evladır. Başarıya ulaştıran sadece Allah’tır. Ebû Ali ez-Za’ferânî şöyle dedi: Ebû Abdullah eş-Şâfiî Bağdat’ta iken, henüz oradan çıkmadan, meshetmek konusunda vakit sınırlaması gerektiği görüşüne dönmüştü.
Bize Ebû’l-Hasan b. Abdân, ona Ebû Bekir b. Mahmeveyh el-Askerî, ona İsa b. Ğaylân, ona Yahya b. Salih, ona Musa b. A’yan, ona İsmail b. Ebî Halid, ona Âmir, ona Urve b. el-Muğîre, ona da babası; “Mestlerini çıkarmayayım mı ey Allah’ın Rasûlü?” sorusuna Hz. Peygamber’in, “Ben onları abdestli iken giymiştim, ondan sonra da cünüp olmadım” cevabına kadar olan kısmı, (Muğîre b. Şu’be’nin, babasından rivayet etmiş olduğu daha önce geçen bir rivayetle) aynı manada bir hadis rivayet etti.
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Saîd Ahmed b. Muhammed b. Ziyâd, ona Sa’dân b. Nasr el-Muharremî rivayet etti. (T) Yine bize Bağdat’ta Ebû’l-Hüseyin b. Bişrân, ona İsmail b. Muhammed es-Saffâr, ona Sa’dân b. Nasr, ona Süfyan b. Uyeyne, ona İsmail b. Muhammed, ona Hamza b. el-Muğîre, ona da babası şöyle rivayet etti: “Rasûlullah (sav) ile birlikte bir seferde idik. Bir ara Hz. Peygamber, “- Sen geri kal ya Muğîre! Siz devam edin ey insanlar!” dedi. Ben de geri kaldım, benim yanımda da su vardı. Hz. Peygamber (sav) ihtiyacını giderdi, sonra yanıma geldi. Ben kendisine su döktüm, O da yüzünü yıkadı. Sonra kollarını yıkamaya başladı, üzerinde kol kısmı dar rûmî bir cübbe vardı, elini aşağıdan sokarak kollarını yıkadı, sonra başını ve ayaklarını meşhetti.
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ali el-Mukriî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak el-İsferâinî, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir, ona Abdülvehhâb b. Abdülmecîd es-Sekafî, ona el-Muhâcir b. Abdurrahman b. Ebî Bekre, ona da babası şöyle rivayet eder: “Rasûlullah (sav), abdest alıp mestlerini giyen insana, seferî ise üç gün üç gece, mukim ise bir gün br gece meshetmesine ruhsat verdi.”
Bize Ebû Bekir b. el-Hâris el-Fakîh, ona Ali b. Ömer el-Hafız, ona Ebû Muhammed b. Sâid, ona er-Rabî’ b. Süleyman, ona Esed b. Musa, ona Hammâd b. Seleme, ona Muhammed b. Ziyâd, ona Zübeyd b. es-Salt, ona da Hz. Ömer şöyle demiş: “Biriniz abdest alıp mestlerini giydiği zaman, dilerse mestleri çıkarmadan onların üzerine meshederek namazlarını kılsın! Yalnız cünüplük hâli müstesnadır.”
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr b. Sâbek el-Havlânî, ona Bişr b. Bekir, ona Musa b. Ali b. Rebâh, ona babası, ona da Ukbe b. Âmir şöyle rivayet etmiş: “Bir Cuma günü Şam’dan Medîne’ye gitmiştim. Ömer b. el-Hattâb’ın huzuruna çıktım. Bana, “- Ayaklarına mestleri ne zaman giydin?” diye sordu. “- Cuma günü” dedim. “- Onları hiç çıkardın mı?” diye sorunca da, “- Hayır” dedim. Bunun üzerine, “- Sünnete uygun davranmışsın” dedi.