Giriş

Bize Ömer b. İsmail b. Mücâlid b. Said el-Hemdânî, ona Hafs b. Ğıyâs; (T) Bize Seleme b. Şebîb, ona Ümeyye b. Kasım el-Hazzâ el-Basrî, ona Hafs b. Ğıyâs, ona Bürd b. Sinân, ona Mekhul, ona da Vâsile b. Eska'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Hoşlanmadığın bir din) kardeşinin başına gelen musibete sevinme! (Sonra bir bakmışsın ki) Allah ona rahmet edip (kurtuluş vermiş de) seni (o musibetle) imtihan etmiş!". Bu, hasen-garîb bir hadistir. (Senetteki) Mekhûl, Vâsile b. Eska', Enes b. Mâlik ve Ebu Hind ed-Dârî'den hadis işitmiştir. Onun, bu üç kişi dışında Hz. Peygamber'in (sav) ashabından hiç kimseden hadis işitmediği de söylenmiştir. Mekhûl, Şâmlı olup künyesi Ebu Abdullah'tır. Köle idi, ardından azât edildi. Mekhûl el-Ezdî ise, Basra'lı olup Abdullah b. Ömer'den hadis işitmiştir. Kendisinden Umâre b. Zâzân rivayette bulunmuştur. Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Ayyâş, ona da Temîm b. Atiyye şöyle rivayet etmiştir: Mekhûl'e soru sorulduğunda çoğu zaman onun 'bilmiyorum' (nedânem) dediğini işitirdim.


Açıklama: ''نَدَانَمْ'' Farsçadır (Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 176).

    Öneri Formu
14397 T002506 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 54

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Abdullah b. Zam'a'nın rivayet ettiğine göre o Hz. Peygamber'i hutbe verirken dinlemişti. Hz. Salih'in dişi devesini ve bu deveyi öldüren kişiyi anlatıyordu. "O kavmin en bedbaht olanları ileri atıldı" (Şems, 12) ayetini okudu ve şöyle buyurdu: "O dişi deveye doğru, kuvvetli, zorba ve kavminin içinde arkası olan bir kimse atıldı. Bu kişi kavmi içinde, (Mekke'de hatırı sayılı birisi olan) Ebû Zem'a gibiydi." Sonra kadınlardan bahsetti ve şöyle buyurdu: "Biriniz karısını köle döver gibi dövmek ister, ama belki o gece o kadınla birlikte olacaktır" dedi. Sonra hata eseri yellenen kişiye gülmeleri (böylece onu utandırmaları) hakkında konuştu ve "Her insanın yaptığı bir işten dolayı neden gülersiniz ki?" buyurdu. Ebu Muâviye şöyle demiştir: Bize Hişam, ona babası, ona Abdullah b. Zam'a rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber bu hadiste şöyle buyurmuştur: "Zübeyr b. Avvâm'ın amcası Ebû Zem'a gibi..."


Açıklama: Rivayet muallaktır. Buhari ile Ebu Muaviye arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
279803 B004942-2 Buhari, Tefsir, (Şems) 1

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!


    Öneri Formu
59637 KK104/1 Hümeze, 104, 1

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Abdullah b. Zam'a'nın rivayet ettiğine göre o Hz. Peygamber'i hutbe verirken dinlemişti. Hz. Salih'in dişi devesini ve bu deveyi öldüren kişiyi anlatıyordu. "O kavmin en bedbaht olanları ileri atıldı" (Şems, 12) ayetini okudu ve şöyle buyurdu: "O dişi deveye doğru, kuvvetli, zorba ve kavminin içinde arkası olan bir kimse atıldı. Bu kişi kavmi içinde, (Mekke'de hatırı sayılı birisi olan) Ebû Zem'a gibiydi." Sonra kadınlardan bahsetti ve şöyle buyurdu: "Biriniz karısını köle döver gibi dövmek ister, ama belki o gece o kadınla birlikte olacaktır" dedi. Sonra hata eseri yellenen kişiye gülmeleri (böylece onu utandırmaları) hakkında konuştu ve "Her insanın yaptığı bir işten dolayı neden gülersiniz ki?" buyurdu. Ebu Muâviye şöyle demiştir: Bize Hişam, ona babası, ona Abdullah b. Zam'a rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber bu hadiste şöyle buyurmuştur: "Zübeyr b. Avvâm'ın amcası Ebû Zem'a gibi..."


    Öneri Formu
33444 B004942 Buhari, Tefsir, (Şems) 1

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Davud, ona da Amir'in naklettiğine göre Ebu Cebira b. Dahhak şöyle demiştir: "(Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü addır!)" Hucurat, 49/11 ayeti biz Seleme oğulları hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) bize (yani Medine'ye) geldiği zaman her birimizin iki ya da üç ismi vardı. Hz. Peygamber (sav) (içimizden birini bu isimlerden birini kullanarak): "Ey falanca!" diye çağırınca (bunu işiten kimseler): Ey Allah'ın Rasülü (onu bu isimle çağırmaktan) vazgeçin, zira o bu isimden hiç hoşlanmaz' demeye başladılar. Bunun üzerine demin bahsettiğim "(Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın!)" ayeti indirildi.


    Öneri Formu
34024 D004962 Ebu Davud, Edeb, 63

Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Hammad b. Zeyd, ona da Leys, Mücahit'ten rivayet etmiştir: "Bir kişinin, yakınında ise kardeşine gözünü dikip bakması, ya da onu göz hapsine alması, ya da nereden geldin, nereye gidiyorsun şeklinde (onu rahatsız edecek) soru sorması mekruhtur."


    Öneri Formu
165050 EM000771 Buhari, Edebü'l-Müfred, 332

Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.


    Öneri Formu
53131 KK2/67 Bakara, 2, 67

"Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve ayıplamayı âdet haline getiren her kişinin vay haline!" Bu ayetle ilgili birkaç mesele vardır. Birinci mesele; "el-veyl" zemmetme,kınama ve öfkelenmeyi ifade eden bir lafız olup, her sıkıntı anında söylenen ve kendisiyle bedduada bulunulan bir kelimedir. Aslında bu kelime, "vay falancaya" şeklinde kullanılır. Ama Arapların sözleri arasında sıkça kullanıldığı için, kendisinden sonraki "lâm" ile birleşmiş "veyi" olmuştur. "Vey"in cehennemde bir dağın adı olduğu da rivayet edilmiştir. Eğer, "Yüce Allah burada "veyl" buyurmuş, bir başka yerde ise " veyl size" (Enbiya, 18) buyurmuştur, niçin? denilirse biz deriz ki; Onlar cehennemde "Yazıklar olsun bize, biz zalimler idik"( Enbiya, 14) demişler de, bunun üzerine Hak Teâla da, "O veyl size layıktır" buyurmuştur. Yüce Allah burada kelimeyi nekra olarak getirmiştir. Çünkü bu, "vely"in künhnü ancak Allahu Teâla bilebilir. Çirkinliğini fazlasıyla göstermek için "veyl"; küçük görmek için "veys" ve merhamet çekmek için de "veyh" kelimelerinin kullanıldığı söylenmiştir. Meseleye bu açıdan bakarsak, "Cenâb-ı Hak bu kelimeyi kullanmak suretiyle bu hareket tarzlarının ne denli çirkin olduğuna dikkat çekmek istemiştir" deriz. Alimler bu sûredeki tehdidin, o âdî hareketler hususunda aynı yolu benimseyen herkese mi, yoksa bazı kimseleri mi içerisine alan bir tehdid olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Bu cümleden olarak, muhakkik alimler, "Bu ifade, kim olursa olsun, böyle yapan herkesi içine alan genel bir ifadedir. Çünkü sebe-i nüzulün hususi olması, ayetin lafzının umumiliğine zarar vermez" derken; diğerleri, bu tehdidin, belli bir takım kimselerle ilgili olduğunu söylemişlerdir. Bu cümleden olarak meselâ, Atâ ve Kelbî, bu ayetin insanları ayıplayan, bunlarla eğlenen, onların gıybetini yapan, özellikle de Hz. Peygamber hakkında böyle davranan, Ahmes b. Şureyh hakkında nazil olduğunu söylerler. Mukâtil ise bunun Velid b. Muğire hakkında nazil olduğunu, çünkü Velid'in, Hz. Peygamber'i gıyabından çekiştirip, yüzüne karşı ileri-geri konuşan kimse olduğunu söylemiştir. Muhammed b. ishak da "Biz kalktık ve hep bu ayetin Ümeyye b. Halef hakkında nazil olduğunu dinledik, durduk" demiştir. Ferrâ ise, "Lafzın umûmî olması, onunla belli bir şahsın kastedilmiş olmasına aykırı değildir. Bu tıpkı, bir insanın sana, "Arık seni hiç ziyaret etmeyeceğim" demesine karşı, "Beni ziyaret etmeyeni, ben de ziyaret etmem" demek suretiyle, bu genel cümleyle onu kastetmen gibidir. Özetle bu, usûl-u fıkıhta "umûmî ifade, örf, karine ile tahsis edilebilir" şeklinde ifade edilen kaidedir.


    Öneri Formu
202075 TF1 Fahreddin er-Râzî, XXIII, 402

Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu Bekir b. İshak imla yoluyla, ona Ebu Müsennâ ve Muahmmed b. İsa es-Seken ve Hişâm b. Ali, onlara Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî, ona Davut b. Kays, ona Amir b. Küreyz'in azadlısı Ebu Said, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizin aleyhinde fiyatları kızıştırmayınız. Birbirinize sırt çevirip, dargın durmayınız. Birbirinizin pazarlığı bitmiş alışverişini bozmayınız. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Onu küçük görmez. Üç defa kalbini göstererek takva işte buradadır. Bir kişiye kötülük olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter. Tüm Müslümanların canı, malı ve namusu Müslüman'a haramdır." [Bu hadisi Müslim Sahîh adlı eserinde el-Ka'nebî'den rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
271428 BS17212-3 Buhârî, Edeb, 57; Müslim, Birr, 32; Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,409