52 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa’d, ona İbn Şihâb, ona Ubeyd b. Sebbâk, ona Zeyd b. Sâbit (ra) şöyle rivayet etmiştir: Yemâme’dekiler şehid edildiği zaman, Ebubekir beni yanına çağırttı. Ben yanına vardığımda Ömer de oradaydı. Ebu Bekir bana “Ömer geldi ve 'Yemâme savaşında ölüm Kur’an hafızlarını yakıp tüketti, diğer bölgelerde de yakıp tüketmesinden ve Kur’an’ın büyük bir bölümünün elden gitmesinden endişe ediyorum. Bana göre Kur’an’ın cem edilmesini emretmelisin' dedi. Ben de Ömer’e 'Rasulullah’ın (sav) yapmadığı bir şeyi nasıl yapacaksın?' karşılığını verdim. Ömer ise 'Allah’a yemin olsun ki, bu hayırlı bir iştir' dedi. Ömer sürekli gidip gelip bana ısrar etti ve nihayet Allah benim de göğsüme bu konuda bir ferahlık verdi, Ömer gibi düşünmeye başladım” dedi. Zeyd der ki: Ebu Bekir bana “sen genç ve akıllı birisin, biz senin hiçbir kusurunu da görmedik. Sen Rasulullah (sav) için vahyi yazıyordun. Binâenaleyh Kur'an'ı incele ve onu bir araya topla” dedi. Vallahi eğer bana bir dağın taşınmasını teklif etmiş olsalardı, o iş benim üzerime, bana emrettiği bu Kur'an'ı toplama işinden daha ağır gelmezdi. Bunun ben “sizler, Rasulullah'ın (sav) yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz?” dedim. Ebu Bekir “Allah'a yemin ederim ki, bu hayırlı bir iştir” dedi. Ebu Bekir bana ısrar etmeye devam etti. Nihâyet Allah, Ebu Bekir ve Ömer'in gönüllerini yatıştırdığı gibi benim de gönlüme ferahlık verdi. Bunun üzerine ben de Kur'an'ı gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu hurma dallarından, ince taş levhalardan ve hafızların ezberlerinden topladım. Tevbe Suresi'nin sonunu sadece Ebu Huzeyme el-Ensari'nin yanında buldum. O ayeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım. Bu ayet, "Le kad câekum rasûlun min enfusikum azîzun aleyhi mâ anittum..." sözlerinden Berâe Suresi'nin sonuna kadar devam eden ayetti. Toplanan bu sahifeler, vefat edinceye kadar Ebu Bekir'in yanında kaldı. Sonra vefat edene kadar Ömer'in, daha sonra da kızı Hafsa'nın yanında kaldı”.
Açıklama: Değerlendirme için B002807, B004049, NM2217 nolu hadislerin açıklama bölümüne bakılabilir.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî, ona İbn Sabbâk, ona da vahiy katiplerinden Zeyd b. Sabit el-Ensârî (ra) şöyle demiştir: Yemâme savaşında çok şehit olunca, Ebu Bekir, yanında Ömer de varken beni çağırdı ve şunları söyledi: Ömer bana geldi ve “Yemâme gününde çok insan insan öldürüldü. Savaş meydanlarında, şiddetli muharebelerde, Kur'an hafızlarının şehit olması sebebiyle, eğer kayıt altına alıp bir araya getirmezsek, ben Kur'an'ın büyük bir kısmının kaybolup gitmesinden endişe ediyorum. Ben senin Kur'ân'ı kayıt altına alıp toplaman gerektiği kanaatindeyim” dedi. Ben de Ömer'e “Rasulullah'ın (sav) yapmadığı şeyi ben nasıl yaparım?” dedim. Ömer “vallahi bu hayırlı bir iştir” dedi. Ömer, Allah benim yüreğime bir ferahlık verip de onun görüşünü benimseyinceye kadar, sürekli bana gelerek bu konuyu gündemde tuttu. Zeyd b. Sabit der ki: Ömer, onun yanında konuşmadan otururken, Ebu Bekir bana hitaben “şüphesiz genç ve akıllı bir adamsın. Biz seni itham edecek bir kusur da görmüyoruz. Rasulullah (sav) için vahyi yazıyordun, bu yüzden Kur'an'ı dikkatli araştırıp, sen bir araya topla” dedi. Vallahi eğer Ebu Bekir bana, dağlardan bir dağın taşınmasını teklif etmiş olsaydı, bu iş bana Kur'an'ı toplama işinden daha hafif gelirdi. Bu yüzden ben “Peygamber'in (sav) yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz?” dedim. Ebu Bekir “vallahi bu hayırlı bir iştir” dedi. Allah, Ömer ve Ebu Bekir'in gönlünü ferahlattığı gibi benim gönlümü de ferahlatıncaya kadar karşı koymaya devam ettim. Sonra (bu iş gönlüme yatınca) kalktım, Kur'an'ın gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu deri parçalarından, kürek kemiklerinden, hurma dallarından ve hafızların ezberlerinden alarak bir araya topladım. Tevbe Suresi'nden iki ayeti, sadece Ebu Huzeyme el-Ensârî'nin yanında buldum. O iki ayeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım "Andolsun ki size kendi içinizden öyle bir Peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sizin sıkıntıya düşmeniz ona pek ağır gelir. O size çok düşkün, Müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir. Rasulüm, bütün bunlara rağmen, onlar yine de sana inanmaktan yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Yalnız O’na dayandım, O’na güvendim. O, büyük arşın Rabbidir.”" (Tevbe, 128-129). Kur'an'ın toplandığı sahifeler, vefat edinceye kadar Ebu Bekir'in, ardından vefat edinceye kadar Ömer'in, sonra da Hafsa bt. Ömer'in yanında kaldı. Bu hadisi, Yunus'un İbn Şihâb'dan rivayetinde Osman b. Ömer ve Leys b. Sa'd, Şuayb'e mutâbaat etmiştir. Leys der ki: Bana Abdurrahman b. Hâlid, bu hadisi İbn Şihâb'dan rivayet ederken “Ebu Huzeyme el-Ensârî'nin beraberinde buldum” ifadesini kullanmıştır. Mûsâ der ki: İbrahim, bu hadisi bize İbn Şihâb'dan rivayet ederken “Ebu Huzeyme'nin beraberinde” ifadesi ile aktarmıştır. Yakup b. İbrahim, bu hadisi babasından rivayetinde (Mûsâ b. İsmail'e) mutâbaat etmiştir. Ebu Sâbit der ki: Bize İbrahim b. Sa'd bu hadisi bize “Huzeyme'nin beraberinde” yahut “Ebu Huzeyme'nin beraberinde” ifadesi ile rivayet etmiştir.
Bize Musa, ona İbrahim, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Ermenistan fethinde Şam, Azerbaycan fethinde de Irak ahalisi ile birlikte savaşan Huzeyfe b. Yemân, Şam ve Iraklıların Kur'an'ı farklı şekillerde okumalarından duyduğu endişe üzerine Osman'ın yanına geldi ve ona “Ey Müminlerin Emiri, Yahudi ve Hristiyanların kitaplarını okuma konusunda düştükleri ihtilafa benzer ihtilafa düşmeden önce bu ümmete yetiş” dedi. Bunun üzerine Osman, Hafsa'ya haber gönderip “Kur'an'ın yazılı olduğu sahifeleri bize gönder de, biz sureleri Mushaflara aktarıp, sonra da o sahifeleri tekrar sana iade edelim” dedi. Bunun üzerine Hafsa muhafaza ettiği Kur'an'ı Osmân'a gönderdi. Osmân talimat verdi, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Zübeyir, Saîd b. Âs ve Abdurrahman b. Hâris b. Hişâm'dan oluşan istinsah heyeti de bu asıl nüshadaki sureleri Mushaflara aktardılar. Osman, heyette bulunan Kureyşli üç sahabeye “Zeyd b. Sabit ile Kur'an'dan herhangi bir şeyde ihtilâfa düştüğünüzde, Kur'an'ı Kureyş lehçesi ile yazınız. Çünkü Kur'an, Kureyş lehçesi ile nazil olmuştur” dedi. Onlar da bu şekilde yaptılar ve sahifeleri Mushaflara aktarma işi bitince Osman, asıl sahifeleri tekrar Hafsa'ya iade etti ve heyetin istinsah ettiği Mushaflardan her birini farklı bölgelere gönderdi, ardından da bu nüshaların dışında kalan Kur'an yazılı sahife ve Mushafların yakılmasını emretti.
Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona da Katâde şöyle demiştir: Enes b. Mâlik'e (ra) “Peygamber'in (sav) zamanında Kur'an'ı cem edenler kimlerdir?” diye sordum. Enes “Hepsi Ensar'dan olan dört kişi; Ubey b. Ka'b, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd'dir” dedi. Fadl, bu hadisi Hüseyin b. Vâkıd'dan, o da Sumâme'den, o da Enes'ten rivayet ederken Hafs b. Umer'e mutâbaat etmiştir.
Bize Mualla b. Esed, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sabit el-Bünânî ve Sümâme, onlara da Enes şöyle demiştir: Peygamber (sav) vefat ettiğinde Kur'an'ı sadece şu dört kişi; Ebu Derdâ, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd ezberlemişti. Enes der ki: Biz, Ebu Zeyd'e mirasçı olduk.
Bize Mualla b. Esed, ona Abdullah b. Müsennâ, ona Sabit el-Bünânî ve Sümâme, onlara da Enes şöyle demiştir: Peygamber (sav) vefat ettiğinde Kur'an'ı sadece şu dört kişi; Ebu Derdâ, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sabit ve Ebu Zeyd ezberlemişti. Enes der ki: Biz, Ebu Zeyd'e mirasçı olduk.
Açıklama: Değerlendirme için B002807, B004049, NM2217 nolu hadislerin açıklama bölümüne bakılabilir.