Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنْ مُوسَى قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو الزِّنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِصَدَقَةٍ مِثْلَهُ سَوَاءً .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22014, N002467
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنْ مُوسَى قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو الزِّنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِصَدَقَةٍ مِثْلَهُ سَوَاءً .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hafs, ona babası (Hafs b. Abdullah), ona İbrahim b. Tahmân, ona Musa (b. Ukbe), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvan), ona Abdurrahman (b. Hürmüz), ona da Ebu Hureyre (Abdurrahman b. Sahr) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zekat vermeyi emrederek önceki hadisin aynısını söyledi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 15, /2247
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
5. Ebu Said İbrahim b. Tahman el-Herevî (İbrahim b. Tahman b. Şube)
6. Ebu Amr Hafs b. Abdullah es-Sülemî (Hafs b. Abdullah b. Raşid)
7. Ebu Ali Ahmed b. Hafs es-Sülemî (Ahmed b. Hafs b. Abdullah b. Raşid)
Konular:
Zekat, farziyeti
Zekat, zekat memuruna iyi davranmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34474, B004347
Hadis:
حَدَّثَنِى حِبَّانُ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ زَكَرِيَّاءَ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ صَيْفِىٍّ عَنْ أَبِى مَعْبَدٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ حِينَ بَعَثَهُ إِلَى الْيَمَنِ « إِنَّكَ سَتَأْتِى قَوْمًا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ ، فَإِذَا جِئْتَهُمْ فَادْعُهُمْ إِلَى أَنْ يَشْهَدُوا أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ، فَإِنْ هُمْ طَاعُوا لَكَ بِذَلِكَ فَأَخْبِرْهُمْ أَنَّ اللَّهَ قَدْ فَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَةٍ ، فَإِنْ هُمْ طَاعُوا لَكَ بِذَلِكَ ، فَأَخْبِرْهُمْ أَنَّ اللَّهَ قَدْ فَرَضَ عَلَيْكُمْ صَدَقَةً ، تُؤْخَذُ مِنْ أَغْنِيَائِهِمْ ، فَتُرَدُّ عَلَى فُقَرَائِهِمْ ، فَإِنْ هُمْ طَاعُوا لَكَ بِذَلِكَ ، فَإِيَّاكَ وَكَرَائِمَ أَمْوَالِهِمْ ، وَاتَّقِ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ فَإِنَّهُ لَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ اللَّهِ حِجَابٌ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ ( طَوَّعَتْ ) طَاعَتْ وَأَطَاعَتْ لُغَةٌ ، طِعْتُ وَطُعْتُ وَأَطَعْتُ .
Tercemesi:
Bana Hibbân, ona Abdullah, ona Zekeriyya b. İshak, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfî, ona İbn Abbas’ın azatlısı Mabed, ona da İbn Abbas’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Rasulullah (sav), Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderdiği zaman ona şöyle dedi: “Sen kitap ehli bir kavmin yanına gideceksin. Onların yanına vardığın vakit, onları Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik etmeye çağır. Eğer onlar bu hususta sana itaat ederlerse, kendilerine Allah’ın üzerlerine her bir gün ve gecede beş vakit namaz farz kılmış olduğunu bildir. Bu hususta sana itaat ederlerse o zaman onlara: Allah üzerinize sadakayı farz kılmıştır, diye haber ver. Bu, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere (alınır). Eğer bu hususta da sana itaat ederlerse sakın onların mallarının değerli olanlarını almayasın. Bir de mazlumun bed(duasından) da sakın. Çünkü onun ile Allah arasında bir perde yoktur.”
Ebu Abdullah (el-Buharî) dedi ki: “Tavva’at: lügat anlamı itibariyle taat ve etaat (itaat etti) anlamındadır. Tı‘tu, Tu‘tu ve Ata‘tu şekilleri de kullanılabilir (hepsi de aynı anlamdadır).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 60, 2/119
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Mabed Nafiz Mevla ibn Abbas (Nafiz)
3. Yahya b. Abdullah el-Kuraşi (Yahya b. Abdullah b. Muhammed b. Yahya)
4. Zekeriyya b. İshak el-Mekki (Zekeriyya b. İshak)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Muhammed b. Mukatil el-Mervezî (Muhammed b. Mukatil)
Konular:
Dua, makbul-müstecap dualar
KTB, DUA
Namaz, Farziyeti
Tebliğ, İslam'a Davet
Zekat, farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150134, BS13248
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ بِشْرَانَ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو الرَّزَّازُ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ قَالاَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُكْرَمٍ حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّزَّازُ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَيُقِيمُوا الصَّلاَةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَصَمُوا مِنِّى دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ إِلاَّ بِحَقِّهَا وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ ». لَفْظُ حَدِيثِهِمَا سَوَاءٌ.
Tercemesi:
Bize Ebu'l-Hüseyin b. Bişrân, ona Ebu Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzâz (T) Bize Ebu Abdullah Hafız (Hâkim en-Nîsâbûrî), ona Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub, o ikisine Hasan b. Mükrim, ona Ebu'n-Nadr, ona Ebu Cafer er-Rezzâz, ona Yunus (b. Ubeyd), ona Hasan (el-Basrî), ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: İnsanlarla onlar Allah'tan başka ilah yoktur deyinceye, namazı kılıncaya ve zekatı verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunları yerine getirirlerse kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak (kısas) gibi Allah'ın hakları müstesna. Hesapları da Allah'a aittir. İkisinin hadisinin lafızları da aynıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Sadakât 13248, 13/369
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
4. Ebu Cafer İsa b. Mahan er-Razî (İsa b. Mâhân b. İsmail)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
6. Ebu Ali Hasan b. Mükrem el-Bezzar (Hasan b. Mükrem b. Hassan)
7. Ebu Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzaz (Muhammed b. Amr b. Bahteri b. Müdrik)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
8. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Namaz, Farziyeti
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Zekat, farziyeti
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150151, BS013265
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ الصَّغَانِىُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ حَدَّثَنِى سَعِيدٌ الْمَقْبُرِىُّ عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ سَمِعَ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُولُ : بَيْنَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- جُلُوسٌ فِى الْمَسْجِدِ إِذْ جَاءَ رَجُلٌ عَلَى جَمَلٍ فَأَنَاخَهُ فِى الْمَسْجِدِ ثُمَّ عَقَلَهُ ثُمَّ قَالَ لَهُمْ : أَيُّكُمْ مُحَمَّدٌ؟ وَرَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مُتَّكِئٌّ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ قَالَ فَقُلْنَا لَهُ : هَذَا الرَّجُلُ الأَبْيَضُ الْمُتَّكِئُ فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ : يَا ابْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« قَدْ أَجَبْتُكَ ». فَقَالَ الرَّجُلُ : يَا مُحَمَّدُ إِنِّى سَائِلُكَ فَمُشْتَدٌّ عَلَيْكَ فِى الْمَسْأَلَةِ فَلاَ تَجِدَنَّ فِى نَفْسِكَ فَقَالَ :« سَلْ مَا بَدَا لَكَ ». فَقَالَ الرَّجُلُ نَشَدْتُكَ بِرَبِّكَ وَرَبِّ مَنْ قَبْلَكَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ إِلَى النَّاسِ كُلِّهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« اللَّهُمَّ نَعَمْ ». قَالَ : فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تُصَلِّىَ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ فَقَالَ :« اللَّهُمَّ نَعَمْ ». قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ نَصُومَ هَذَا الشَّهْرِ مِنَ السَّنَةِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« اللَّهُمَّ نَعَمْ ». قَالَ أَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَأْخُذَ هَذِهِ الصَّدَقَةَ مِنْ أَغْنِيَائِنَا فَتَقْسِمُهَا عَلَى فُقَرَائِنَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« اللَّهُمَّ نَعَمْ ». قَالَ الرَّجُلُ آمَنْتُ بِمَا جِئْتَ بِهِ وَأَنَا رَسُولُ مَنْ وَرَائِى مِنْ قَوْمِى وَأَنَا ضِمَامُ بْنُ ثَعْلَبَةَ أَخُو بَنِى سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ. رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُوسُفَ عَنِ اللَّيْثِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Abdullah el-Hâfiz, onlara Ebu’l-Abbâs Muhammed b. Ya’kûb, onlara Muhammed b. İshâk es-Sağânî, onlara Yûnus b. Muhammed, onlara da el-Leys rivayet etmiş; Leys de, Saîd el-Makburî’ye, ona da Şerîk b. Abdullah’ın naklettiğine göre o, Enes b. Mâlik’i (r.) şöyle derken duymuştur:
Biz Rasûlüllah (s.) ile Mescit (i-Nebevî) de otururken devesine binmiş olarak bir adam çıkageldi. Devesini Mescid’e ıhtırdı ve onu bağladı. Arkasından oradakilere “Hanginiz Muhammed?” diye sordu. Rasûlüllah (s.) o sırada ashabıyla beraber yaslanmış vaziyette idi. Enes devamla şöyle dedi:
O adama “Şu beyaz yaslanmış adamdır.” dedik. Adam,
- “Ey Abdulmuttalib’in oğlu!” diye seslendi. Rasûlüllah (s.) “Cevap vermeye hazırım” buyurdu. Adam,
- “Ey Muhammed! Sana soru soracağım, bu soru da seni haylice zorlayacak, ancak sen kesinlikle öfkelenmeyecek veya kızmayacaksın.” Dedi. Rasûlüllah (s.) ona,
- “Sor aklına geleni!” buyurdu. Adam,
- “Senin Rabbin ve senden öncekilerin Rabbi adına yeminle senden cevap istiyorum; seni bütün insanlara peygamber olarak gönderen Allah mı?” Rasûlüllah (s.),
- “Allah (şahit), evet!”. Buyurdu. Adam,
- “Allah adına yeminle senden cevap istiyorum; bir gün ve gecede beş vakit namaz kılmanı sana emreden Allah mı?”, diye sordu. Rasûlüllah (s.) cevaben yine,
- “Allah (şahit), evet!”. Buyurdu. Adam,
-“Allah adına yeminle senden cevap istiyorum; sana şu (Ramazan) ayında oruç tutmamızı emreden Allah mı?” dedi.
Rasûlüllah (s.) cevaben yine,
- “Allah (şahit), evet!”. Buyurdu. Adam,
-“Allah adına yeminle senden cevap istiyorum; Sana şu zekâtı zenginlerden almanı ve fakirlerimize dağıtmanı emreden de Allah mı?” dedi.
Rasûlüllah (s.) cevaben yine,
- “Allah (şahit), evet!”. Buyurdu. Adam bunun üzerine,
-“Senin getirdiğin (dine/Kur’ân’a) iman ettim. Ben geride bırakıp geldiğim kavmimin de elçisiyim. Ben Dımâm b. Sa’lebe’yim. Sa’d b. Bekr oğullarının kardeşiyim.” Dedi.
Buharî bu hadisi es-Sahih’inde Abdullah b. Yûsuf’un, Leys’ten rivayet ettiği tarikle rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Sadakât 13265, 13/380
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Leysi (Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr)
3. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Yunus b. Muhammed el-Müeddib (Yunus b. Muhammed b. Müslim)
6. Muhammed b. İshak es-Sâgânî (Muhammed b. İshak b. Cafer)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Adab, Mescit, mescitte uyulması gereken edeb
Hz. Peygamber, bütün insanlara gönderildiği
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, şemaili
KTB, ADAB
Namaz, beş vakit
Namaz, Farziyeti
Oruç, farziyeti
Sahabe, İslama girişleri
Zekat, farziyeti
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
Bize Bağdat’ta Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişrân el-Adl, ona Ebû Ca’fer Muhammed b. Amr b. el-Bahterî er-Razzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah b. Yezîd, ona Yûnus b. Muhammed, ona Mu’temir b. Süleyman, ona babası, ona da Yahyâ b. Ya’mer şöyle haber vermiştir: Ben ibn Ömer’e,
“- Ya Ebâ Abdurrahman, bazıları ‘kader yoktur’ diye iddia ediyorlar” dedim. O,
“- Şu anda aramızda onlardan biri var mı?” diye sordu. Ben,
“– Yok” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi:
“- Onlarla karşılaştığında benim şu sözlerimi kendilerine ilet: İbn Ömer sizden uzaktır, bu fikirden Allah’a sığınmaktadır. Bu düşüncenizle siz de ondan uzaksınız. Zira ben Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediğini duydum:
“Biz Allah Rasûlü’nün (sav) yanında otururken ansızın üzerinde yolculuk görünümü bulunmayan bir adam çıkageldi. Üstelik o kişi Medine halkından da değildi. Safları geçip öne doğru ilerledi ve her birimizin namazda diz çöküp oturduğu gibi Rasûlullah’ın (sav) önüne diz çöktü. Sonra da elini Rasûlullah’ın (sav) dizleri üzerine koydu. Hemen söze başladı:
“- Ey Muhammed, İslam nedir?” diye sordu. Allah Rasûlu (sav), “- İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Beyt’i (Kâbe’yi) haccetmen, umre yapman, cünüp olduğunda gusletmen, abdesti tam olarak alman ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam tekrar;
“– Ben bunu söylersem Müslüman olur muyum?” deyince, Rasûlullah (sav),
“– Evet” buyurdu. Bunun üzerine adam,
“– Doğru söyledin” dedi.
Sonra İbn Ömer (Cibril hadisi diye bilinen) hadisin devamını da zikretti. Müslim Sahih’inde bu rivayetin tamamını Hacâc b. eş-Şâir, Yûnus b. Muhammed tarîkıyla rivayet etmiştir. Ancak hadisi bu metniyle rivayet etmemiştir.
Açıklama: Cibril hadisi olarak bilinen hadisin devamında hadiste sözü edilen kişi, “İslam nedir?” sorusundan sonra “iman nedir? ihsan nedir?” sorularını sorar. Hz. Peygamber ilgili rivayetlerde geçen cevapları verir. Arkasından da o şahıs “kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar ve Hz. Peygamber “Sorulan sorandan (ben senden) daha bilgili değilim” cevabını verir ve bazı kıyamet alametlerini ona haber verir. Adam kalkıp gidince Rasûlüllah (s.) o gelenin Cibrîl olduğunu ve dini öğretmek için geldiğini haber verir. Tercümesini verdiğimiz ihtisar edilmiş rivayet o uzunca rivayete işaret etmektedir. Özellikle Müslim’in belirtilen tarikle gelen rivayetinde “İman nedir?” sorusunun cevaplarını zikrederken Hz. Peygamber “kadare imanı” da söylemiştir. İşte İbn Ömer kaderi inkâr edenlere babasından naklettiği bu meşhur hadisi delil getirerek cevap vermiştir. Dolayısıyla selef alimlerinin ve sonraki dönemde Ehl-i Sünnet imamlarının da iman esasları arasında saydığı kadere iman konusunu kabul etmeyenleri sert bir dille eleştirmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
145577, BS008826
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بِشْرَانَ الْعَدْلُ بِبَغْدَادَ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ الْبَخْتَرِىِّ الرَّزَّازُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ هُوَ ابْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ قَالَ قُلْتُ لاِبْنِ عُمَرَ : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّ قَوْمًا يَزْعُمُونَ أَنْ لَيْسَ قَدَرٌ.
قَالَ : فَهَلْ عِنْدَنَا مِنْهُمْ أَحَدٌ قَالَ قُلْتُ : لاَ. قَالَ : فَأَبْلِغْهُمْ عَنِّى إِذَا لَقِيتَهُمْ أَنَّ ابْنَ عُمَرَ بَرِىءٌ إِلَى اللَّهِ مِنْكُمْ ، وَأَنْتُمْ بُرَءَاءُ مِنْهُ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُولُ : بَيْنَمَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- إِذْ جَاءَ رَجُلٌ عَلَيْهِ سِحْنَاءُ سَفَرٍ وَلَيْسَ مِنْ أَهْلِ الْبَلَدِ يَتَخَطَّى حَتَّى وَرَكَ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَمَا يَجْلِسُ أَحَدُنَا فِى الصَّلاَةِ ، ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ مَا الإِسْلاَمُ؟ قَالَ :« أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ، وَأَنْ تُقِيمَ الصَّلاَةَ ، وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ ، وَتَحُجَّ الْبَيْتَ ، وَتَعْتَمِرَ ، وَتَغْتَسِلَ مِنَ الْجَنَابَةِ ، وَتُتِمَّ الْوُضُوءَ ، وَتَصُومَ رَمَضَانَ ». قَالَ : فَإِنْ قُلْتُ هَذَا فَأَنَا مُسْلِمٌ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : صَدَقْتَ وَذَكَرَ الْحَدِيثَ. رَوَاهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ عَنْ حَجَّاجِ بْنِ الشَّاعِرِ عَنْ يُونُسَ بْنِ مُحَمَّدٍ إِلاَّ أَنَّهُ لَمْ يَسُقْ مَتْنَهُ.
Tercemesi:
Bize Bağdat’ta Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişrân el-Adl, ona Ebû Ca’fer Muhammed b. Amr b. el-Bahterî er-Razzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah b. Yezîd, ona Yûnus b. Muhammed, ona Mu’temir b. Süleyman, ona babası, ona da Yahyâ b. Ya’mer şöyle haber vermiştir: Ben ibn Ömer’e,
“- Ya Ebâ Abdurrahman, bazıları ‘kader yoktur’ diye iddia ediyorlar” dedim. O,
“- Şu anda aramızda onlardan biri var mı?” diye sordu. Ben,
“– Yok” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi:
“- Onlarla karşılaştığında benim şu sözlerimi kendilerine ilet: İbn Ömer sizden uzaktır, bu fikirden Allah’a sığınmaktadır. Bu düşüncenizle siz de ondan uzaksınız. Zira ben Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediğini duydum:
“Biz Allah Rasûlü’nün (sav) yanında otururken ansızın üzerinde yolculuk görünümü bulunmayan bir adam çıkageldi. Üstelik o kişi Medine halkından da değildi. Safları geçip öne doğru ilerledi ve her birimizin namazda diz çöküp oturduğu gibi Rasûlullah’ın (sav) önüne diz çöktü. Sonra da elini Rasûlullah’ın (sav) dizleri üzerine koydu. Hemen söze başladı:
“- Ey Muhammed, İslam nedir?” diye sordu. Allah Rasûlu (sav), “- İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Beyt’i (Kâbe’yi) haccetmen, umre yapman, cünüp olduğunda gusletmen, abdesti tam olarak alman ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam tekrar;
“– Ben bunu söylersem Müslüman olur muyum?” deyince, Rasûlullah (sav),
“– Evet” buyurdu. Bunun üzerine adam,
“– Doğru söyledin” dedi.
Sonra İbn Ömer (Cibril hadisi diye bilinen) hadisin devamını da zikretti. Müslim Sahih’inde bu rivayetin tamamını Hacâc b. eş-Şâir, Yûnus b. Muhammed tarîkıyla rivayet etmiştir. Ancak hadisi bu metniyle rivayet etmemiştir.
Açıklama:
Cibril hadisi olarak bilinen hadisin devamında hadiste sözü edilen kişi, “İslam nedir?” sorusundan sonra “iman nedir? ihsan nedir?” sorularını sorar. Hz. Peygamber ilgili rivayetlerde geçen cevapları verir. Arkasından da o şahıs “kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar ve Hz. Peygamber “Sorulan sorandan (ben senden) daha bilgili değilim” cevabını verir ve bazı kıyamet alametlerini ona haber verir. Adam kalkıp gidince Rasûlüllah (s.) o gelenin Cibrîl olduğunu ve dini öğretmek için geldiğini haber verir. Tercümesini verdiğimiz ihtisar edilmiş rivayet o uzunca rivayete işaret etmektedir. Özellikle Müslim’in belirtilen tarikle gelen rivayetinde “İman nedir?” sorusunun cevaplarını zikrederken Hz. Peygamber “kadare imanı” da söylemiştir. İşte İbn Ömer kaderi inkâr edenlere babasından naklettiği bu meşhur hadisi delil getirerek cevap vermiştir. Dolayısıyla selef alimlerinin ve sonraki dönemde Ehl-i Sünnet imamlarının da iman esasları arasında saydığı kadere iman konusunu kabul etmeyenleri sert bir dille eleştirmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Hac 8826, 9/276
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Ebu Muhammed Yunus b. Muhammed el-Müeddib (Yunus b. Muhammed b. Müslim)
6. Muhammed b. Ebu Davud el-Münadi (Muhammed b. Ubeydullah b. Yezid)
7. İsmail b. Muhammed es-Saffar (İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Salih b. Abdurrahman)
8. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Gusül, cünüplük
Gusül, gerektiren haller
Hac, farziyyeti
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, islam nedir?
İslam, İslamın Şartları
Namaz, Farziyeti
Oruç, farziyeti
Tevhid, İslam inancı
Umre
Zekat, farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13969, T000660
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الطُّفَيْلِ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ أَبِى حَمْزَةَ عَنْ عَامِرٍ الشَّعْبِىِّ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ فِى الْمَالِ حَقًّا سِوَى الزَّكَاةِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ إِسْنَادُهُ لَيْسَ بِذَاكَ . وَأَبُو حَمْزَةَ مَيْمُونٌ الأَعْوَرُ يُضَعَّفُ . وَرَوَى بَيَانٌ وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ هَذَا الْحَدِيثَ قَوْلَهُ وَهَذَا أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Muhammed b. Tufeyl, ona Şerîk, on Ebu Hamza, ona Âmir eş-Şa'bî, ona da Fatıma bt. Kays şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Mallarda zekattan dışında ödenmesi gereken haklar vardır."
Tirmizî dedi ki: Bu hadisin senedi sağlam değildir. Ebu Hamza, Meymun el-A'ver'in hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. Beyan ve İsmail b. Sâlim, Şa'bi'den bu hadisi aynı sözlerle rivayet etmiştir ki bu daha sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zekât 27, 3/48
Senetler:
1. Fatıma bt. Kays el-Fihriyye (Fatıma bt. Kays b. Halid b. Vehb b. Sa'lebe)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Meymun el-A'ver (Meymun)
4. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
5. Muhammed b. Tufeyl en-Nehai (Muhammed b. Tufeyl b. Malik)
6. Ebu Muhammed Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî (Abdullah b. Abdurrahman b. Fadl b. Behrâm b. Abdussamed)
Konular:
Zekat, farziyeti
Zekat, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19909, T003316
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا أَبُو جَنَابٍ الْكَلْبِىُّ عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ مُزَاحِمٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رضى الله عنهما قَالَ: مَنْ كَانَ لَهُ مَالٌ يُبَلِّغُهُ حَجَّ بَيْتِ رَبِّهِ أَوْ تَجِبُ عَلَيْهِ فِيهِ الزَّكَاةُ فَلَمْ يَفْعَلْ سَأَلَ الرَّجْعَةَ عِنْدَ الْمَوْتِ . فَقَالَ رَجُلٌ: يَا ابْنَ عَبَّاسٍ اتَّقِ اللَّهَ إِنَّمَا سَأَلَ الرَّجْعَةَ الْكُفَّارُ ؟ قَالَ سَأَتْلُو عَلَيْكَ بِذَلِكَ قُرْآنًا ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلاَ أَوْلاَدُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ ) ( وَأَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِىَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ) إِلَى قَوْلِهِ ( وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ) قَالَ فَمَا يُوجِبُ الزَّكَاةَ ؟ قَالَ إِذَا بَلَغَ الْمَالُ مِائَتَىْ دِرْهَمٍ فَصَاعِدًا . قَالَ فَمَا يُوجِبُ الْحَجَّ ؟ قَالَ الزَّادُ وَالْبَعِيرُ . حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنِ الثَّوْرِىِّ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى حَيَّةَ عَنِ الضَّحَّاكِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِنَحْوِهِ . وَقَالَ هَكَذَا رَوَى سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ أَبِى جَنَابٍ عَنِ الضَّحَّاكِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَوْلُهُ وَلَمْ يَرْفَعوهُ . وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ رِوَايَةِ عَبْدِ الرَّزَّاقِ . وَأَبُو جَنَابٍ
- الْقَصَّابُ- اسْمُهُ يَحْيَى بْنُ أَبِى حَيَّةَ وَلَيْسَ هُوَ بِالْقَوِىِّ فِى الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Cafer b. Avn, ona Ebu Cenâb el-Kelbî, ona Dahhâk b. Müzahim, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle demiştir: "Kabe'yi haccetmeye gücü yeten veya zekat verebilecek kadar malı olup ta bu vazifelerini yerine getirmeyen kimse ölüm zamanında tekrar dünya hayatına dönmeyi dilesin. Bunun üzerine bir adam: 'Ey İbn Abbas! Allah'a karşı gelmekten sakın. Yanlızca kafirler dünya hayatına dönmeyi isteyeceklerdir.' Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: 'Bu konuda sana Kuran ayetleri okuyacağım: 'Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın. Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır (Münafikun, 63/9,10,11).' Sonra İbn Abbas: 'Zekatı farz kılan nedir?' diye sordu. O adam da: 'Mal iki yüz dirhemden fazla olduğunda' dedi. İbn Abbas: 'Hac kime farzdır' dedi. O adam da: 'Azık ve binek (sahibine)' dedi.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona es-Sevrî, ona Yahya b. Ebu Hayye, ona Dahhâk, ona da İbn Abbas Rasulullah'dan (sav) bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir. Aynı şekilde Süfyan b. Uyeyne ve pek çok ravi bu hadisi Ebu Cenab'tan, o Dahhâk'tan, o da İbn Abbas'tan merfu olmaksızın (Rasulullah'a isnad etmeden) İbn Abbas'ın kendi sözü olarak rivayet etmişlerdir. Bu rivayet Abdurrezzak'ın rivayetinden daha sağlamdır. Ebu Cenab el-Kassâb'ın ismi Yahya b. Ebu Hayye olup hadis konusunda pek kuvvetli biri değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 63, 5/418
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Kasım Dahhak b. Müzahim el-Hilalî (Dahhak b. Müzahim)
3. Ebu Cenâb Yahya b. Ebu Hayye el-Kelbi (Yahya b. Ebu Hayye)
4. Ebu Avn Cafer b. Avn el-Kuraşî (Cafer b. Avn b. Cafer b. Amr b. Hurets b. Osman b. Amr b. Abdullah b. Ömer b. Mahzûm)
5. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
İlim, Abdullah b. Abbas'ın sahip olduğu ilim
Zekat, farziyeti
Zekat, fazileti
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَاسْتُخْلِفَ أَبُو بَكْرٍ بَعْدَهُ وَكَفَرَ مَنْ كَفَرَ مِنَ الْعَرَبِ قَالَ عُمَرُ لأَبِى بَكْرٍ كَيْفَ تُقَاتِلُ النَّاسَ وَقَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فَمَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ عَصَمَ مِنِّى مَالَهُ وَنَفْسَهُ إِلاَّ بِحَقِّهِ وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ رضى الله عنه لأُقَاتِلَنَّ مَنْ فَرَّقَ بَيْنَ الصَّلاَةِ وَالزَّكَاةِ فَإِنَّ الزَّكَاةَ حَقُّ الْمَالِ وَاللَّهِ لَوْ مَنَعُونِى عِقَالاً كَانُوا يُؤَدُّونَهُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَقَاتَلْتُهُمْ عَلَى مَنْعِهِ . قَالَ عُمَرُ رضى الله عنه فَوَاللَّهِ مَا هُوَ إِلاَّ أَنْ رَأَيْتُ اللَّهَ شَرَحَ صَدْرَ أَبِى بَكْرٍ لِلْقِتَالِ فَعَرَفْتُ أَنَّهُ الْحَقُّ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21793, N002445
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَاسْتُخْلِفَ أَبُو بَكْرٍ بَعْدَهُ وَكَفَرَ مَنْ كَفَرَ مِنَ الْعَرَبِ قَالَ عُمَرُ لأَبِى بَكْرٍ كَيْفَ تُقَاتِلُ النَّاسَ وَقَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فَمَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ عَصَمَ مِنِّى مَالَهُ وَنَفْسَهُ إِلاَّ بِحَقِّهِ وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ رضى الله عنه لأُقَاتِلَنَّ مَنْ فَرَّقَ بَيْنَ الصَّلاَةِ وَالزَّكَاةِ فَإِنَّ الزَّكَاةَ حَقُّ الْمَالِ وَاللَّهِ لَوْ مَنَعُونِى عِقَالاً كَانُوا يُؤَدُّونَهُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَقَاتَلْتُهُمْ عَلَى مَنْعِهِ . قَالَ عُمَرُ رضى الله عنه فَوَاللَّهِ مَا هُوَ إِلاَّ أَنْ رَأَيْتُ اللَّهَ شَرَحَ صَدْرَ أَبِى بَكْرٍ لِلْقِتَالِ فَعَرَفْتُ أَنَّهُ الْحَقُّ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) vefat ettiğinde ve ondan sonra Ebu Bekir halife seçildiğinde Araplar'dan dinden dönenler dönüverdiler! Ömer, Ebu Bekir'e, "Rasulullah’ın (sav), 'Allah'tan başka ilah yoktur demelerine dek insanlarla savaşmakla emrolundum. Allah'tan başka ilah yoktur diyen malını ve canını benden korumuş olur. Allah'ın hakkı ise hariç. Onun hesabı Allah’a kalmıştır' buyurmuşken insanlarla nasıl savaşırsın?" dedi. Ebu Bekir de "Namaz ile zekâtı birbirinden ayıranlara karşı muhakkak savaşacağım. Zira zekât malın hakkıdır. Vallahi! Rasulullah'a (sav) verdikleri bir deve yularını bana vermeseler bunun verilmemesinden dolayı onlara karşı savaşırım" dedi. (Bunun üzerine) Ömer, "Vallahi! Allah'ın, Ebu Bekir'in gönlüne savaş için ilham verdiğini görünce onun hak üzere olduğunu anladım" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 3, /2245
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
İrtidat, Hz. Ebu Bekir'in uygulaması
KTB, TEVHİD
Tevhid, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
Zekat, farziyeti