Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Said b. Ebu Eyyub, ona Ebu Merhum Abdurrahim, ona Sehl b. Muaz b. Enes el-Cühenî, ona babası (Muaz b. Enes) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kim bir yemek yeyip de (yemekten) sonra 'Hamd, bu yemeği bana yediren ve hiçbir güç ve kuvvetim olmadan bu rızkı bana lütfeden Allah’a mahsustur' derse onun geçmiş günahı bağışlanır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30677, İM003285
Hadis:
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى أَيُّوبَ عَنْ أَبِى مَرْحُومٍ عَبْدِ الرَّحِيمِ عَنْ سَهْلِ بْنِ مُعَاذِ بْنِ أَنَسٍ الْجُهَنِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَكَلَ طَعَامًا فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَطْعَمَنِى هَذَا وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّى وَلاَ قُوَّةٍ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Said b. Ebu Eyyub, ona Ebu Merhum Abdurrahim, ona Sehl b. Muaz b. Enes el-Cühenî, ona babası (Muaz b. Enes) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kim bir yemek yeyip de (yemekten) sonra 'Hamd, bu yemeği bana yediren ve hiçbir güç ve kuvvetim olmadan bu rızkı bana lütfeden Allah’a mahsustur' derse onun geçmiş günahı bağışlanır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Et'ime 16, /535
Senetler:
1. Muaz b. Enes el-Ensârî (Ebu Sehl b. Muaz)
2. Sehl b. Muaz el-Cühenî (Sehl b. Muaz b. Enes)
3. Ebu Merhum Abdurrahim b. Meymun el-Meafirî (Abdurrahim b. Meymun)
4. Ebu Yahya Said b. Miklas el-Huzaî (Said b. Miklas)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Hermele b. Yahya et-Tücîbî (Hermele b. Yahya b. Abdullah b. Hermele b. İmran b. Karrâd)
Konular:
Adab, yeme - içme adabı
Amel, günahlara kefaret olan ameller
HAMD VE ŞÜKÜR
Hamd, Allah'a hamdetmek
KTB, GÜNAH
Bize Vekî, ona Yunus b. Ebu İshâk, ona Cürey b. Küleyb en-Nehdî, ona Süleym oğullarından bir adam şöyle demiştir:
"Allah'ın Rasulü (sav) benim elimdeki [ya da kendi elindeki] tespihi çekerek 'Sübhanallah terazinin yarısını doldurur. Elhamdülillah terazinin geri kalanını doldurur. Allahu Ekber ise yerle gök arasını doldurur. Oruç sabrın yarısıdır. Temizlik imanın yarısıdır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
73588, HM023461
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ يُونُسَ بْنِ أَبِي إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ جُرَيَّ بْنَ كُلَيْبٍ النَّهْدِيَّ عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِي سُلَيْمٍ قَالَ عَدَّهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي يَدِي أَوْ فِي يَدِهِ التَّسْبِيحُ نِصْفُ الْمِيزَانِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلَؤُهُ وَالتَّكْبِيرُ يَمْلَأُ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَالصَّوْمُ نِصْفُ الصَّبْرِ وَالطُّهُورُ نِصْفُ الْإِيمَانِ
Tercemesi:
Bize Vekî, ona Yunus b. Ebu İshâk, ona Cürey b. Küleyb en-Nehdî, ona Süleym oğullarından bir adam şöyle demiştir:
"Allah'ın Rasulü (sav) benim elimdeki [ya da kendi elindeki] tespihi çekerek 'Sübhanallah terazinin yarısını doldurur. Elhamdülillah terazinin geri kalanını doldurur. Allahu Ekber ise yerle gök arasını doldurur. Oruç sabrın yarısıdır. Temizlik imanın yarısıdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Rical min ashabi'n-nebî 23461, 7/650
Senetler:
1. Racül (Racül)
2. Cürey b. Küleyb es-Sedusi (Cürey b. Küleyb)
3. Ebu İsrail Yunus b. Ebu İshak es-Sebî'î (Yunus b. Amr b. Abdullah)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Hamd, Allah'a hamdetmek
Oruç Olgusu
Tekbir
Temizlik
Tesbih, parmakla saymak
Bize İbrahim b. Münzir el-Hizâmî, ona Ömerîlerin azatlısı Sadaka b. Beşir şöyle rivayet etmiştir:
Kudame b. İbrahim el-Cumahî, gençken ve üzerinde safranla boyanmış bir elbiseyle Abdullah b. Ömer b. Hattab'ın yanına gidip gelirdi. Kudâme der ki: Abdullah b. Ömer, bir gün bize hadis rivayet ederek Hz. Peygamber'in onlara şöyle dediğini nakletti:
"Allah'ın kullarından biri 'Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve li azîmi sultânike (Ey benim Rabbim, Senin zâtının celâlına ve senin hâkimiyetinin azametine layık biçimde sana hamd olsun)' dedi. Bu hamd, kulun amelini yazmakla görevli iki meleği âciz bırakarak, nasıl yazacaklarını bilemediler. Bunun üzerine melekler göğe çıktılar ve 'Ey Rabbıimiz! Senin kulun öyle bir söz söyledi ki nasıl yazacağımızı bilemedik.' dediler. Allah, kulunun söylediği sözü en iyi bilen olduğu halde 'Benim kulum ne söyledi?' diye sordu. Melekler 'Ey Rabbimiz! O kul, 'Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celali vechike ve azîmi sultânike' dedi.' dediler. Bunun üzerine Allah, o iki meleğe 'Kulum bana kavuşup ben, onu söylediği söze karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz o sözü kulumun söylediği gibi yazın' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31543, İM003801
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُنْذِرِ الْحِزَامِىُّ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ بَشِيرٍ مَوْلَى الْعُمَرِيِّينَ قَالَ سَمِعْتُ قُدَامَةَ بْنَ إِبْرَاهِيمَ الْجُمَحِىَّ يُحَدِّثُ أَنَّهُ كَانَ يَخْتَلِفُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ وَهُوَ غُلاَمٌ وَعَلَيْهِ ثَوْبَانِ مُعَصْفَرَانِ قَالَ فَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَدَّثَهُمْ « أَنَّ عَبْدًا مِنْ عِبَادِ اللَّهِ قَالَ يَا رَبِّ لَكَ الْحَمْدُ كَمَا يَنْبَغِى لِجَلاَلِ وَجْهِكَ وَلِعَظِيمِ سُلْطَانِكَ فَعَضَّلَتْ بِالْمَلَكَيْنِ فَلَمْ يَدْرِيَا كَيْفَ يَكْتُبَانِهَا فَصَعِدَا إِلَى السَّمَاءِ وَقَالاَ يَا رَبَّنَا إِنَّ عَبْدَكَ قَدْ قَالَ مَقَالَةً لاَ نَدْرِى كَيْفَ نَكْتُبُهَا . قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَا قَالَ عَبْدُهُ مَاذَا قَالَ عَبْدِى قَالاَ يَا رَبِّ إِنَّهُ قَالَ يَا رَبِّ لَكَ الْحَمْدُ كَمَا يَنْبَغِى لِجَلاَلِ وَجْهِكَ وَعَظِيمِ سُلْطَانِكَ . فَقَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُمَا اكْتُبَاهَا كَمَا قَالَ عَبْدِى حَتَّى يَلْقَانِى فَأَجْزِيَهُ بِهَا » .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Münzir el-Hizâmî, ona Ömerîlerin azatlısı Sadaka b. Beşir şöyle rivayet etmiştir:
Kudame b. İbrahim el-Cumahî, gençken ve üzerinde safranla boyanmış bir elbiseyle Abdullah b. Ömer b. Hattab'ın yanına gidip gelirdi. Kudâme der ki: Abdullah b. Ömer, bir gün bize hadis rivayet ederek Hz. Peygamber'in onlara şöyle dediğini nakletti:
"Allah'ın kullarından biri 'Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve li azîmi sultânike (Ey benim Rabbim, Senin zâtının celâlına ve senin hâkimiyetinin azametine layık biçimde sana hamd olsun)' dedi. Bu hamd, kulun amelini yazmakla görevli iki meleği âciz bırakarak, nasıl yazacaklarını bilemediler. Bunun üzerine melekler göğe çıktılar ve 'Ey Rabbıimiz! Senin kulun öyle bir söz söyledi ki nasıl yazacağımızı bilemedik.' dediler. Allah, kulunun söylediği sözü en iyi bilen olduğu halde 'Benim kulum ne söyledi?' diye sordu. Melekler 'Ey Rabbimiz! O kul, 'Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celali vechike ve azîmi sultânike' dedi.' dediler. Bunun üzerine Allah, o iki meleğe 'Kulum bana kavuşup ben, onu söylediği söze karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz o sözü kulumun söylediği gibi yazın' buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Edeb 55, /609
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Kudame b. İbrahim el-Kuraşî (Kudame b. İbrahim b. Muhammed b. Hâtib)
3. Ebu Muhammed Sadaka b. Beşîr el-Medenî (Sadaka b. Beşîr)
4. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Hamd, Allah'a hamdetmek
KTB, ADAB
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Zikir, lafızları, şekli
Zikir, zamanı
Bize Abdullah, ona Muhammed b. Ya’kub ez-Zübâlî, ona Mu’temir b. Süleymân, ona babası (Süleyman b. Abdurrahman), ona Rabî b. Enes, ona Rufey Ebu Âliye şöyle rivayet etmiştir:
"Ubey b. Ka’b, Aziz ve Celil olan Allah’ın 'Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' buyurdu. Onlar da 'Evet biz buna şâhit olduk' dediler' [A’raf: 7/172] ayeti hakkında şöyle dedi: Allah önce onları bir araya topladı, sonra ayrı ayrı ruhlar kıldı, ardından kendilerini şekillendirdi ve en sonunda konuşmalarını istedi, onlar da konuştular. Sonra Allah onlardan ahit (söz) ve misak (bağlılık) alıp 'Ben sizin rabbiniz değil miyim?' diyerek onları kendi sözlerine şahit tuttu ve 'kıyamet günü biz bunu bilmiyorduk, dememeniz için yedi kat göğü ve yeri size şahit tutuyorum. Ayrıca atanız Âdem’i de bu olaya şahit tutuyorum. Bilin ki benden başka ilah ve rab yoktur. O halde bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Size peygamberlerimi göndereceğim ve onlar da aldığım söz ve misakımı size hatırlatacaklar. Bir de size kitaplarımı indireceğim' buyurdu. Bunun üzerine ruhlar 'Biz şehadet ederiz ki Sen bizim Rabbimiz ve İlâhımızsın, Senden başka Rabbimiz yoktur' diye ikrar ve itirafta bulundular. Sonra Allah Teâlâ, Âdem’i (as) onları görebileceği şekilde yükseltti ve Adem gördü ki onlardan kimi zengin, kimi fakir, kimi güzel, kimi de çirkin... Bunun üzerine 'Rabbim! Keşke kullarını eşit yaratsaydın' dedi. Allah Teâlâ 'Ben şükredilmekten hoşlanırım' buyurdu. Bundan sonra Hz. Âdem, onların içinde, kendilerinden risâlet ve nübüvvet konusunda özel bir söz ve misak alınmış peygamberleri halka ışık saçan kandiller gibi gördü. Yüce Allah'ın 'Hani Biz, peygamberlerden; Senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem Oğlu İsa'dan söz almıştık. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık.' [Ahzâb, 33/7] ayeti buna işaret etmektedir. İsa (as), o ruhların içindeydi, Allah onu Meryem'e gönderdi."
[Ubey'den nakledildiğine göre, ruh Meryem'in ağzından (bedenine) girmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70433, HM021552
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْد اللَّهِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ الزُّبَالِيُّ حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ سَمِعْتُ أَبِي يُحَدِّثُ عَنْ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ رُفَيْعٍ أَبِي الْعَالِيَةِ عَنْ أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ
فِي قَوْلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ { وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي آدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّاتِهِمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنْفُسِهِمْ } الْآيَةَ قَالَ جَمَعَهُمْ فَجَعَلَهُمْ أَرْوَاحًا ثُمَّ صَوَّرَهُمْ فَاسْتَنْطَقَهُمْ فَتَكَلَّمُوا ثُمَّ أَخَذَ عَلَيْهِمْ الْعَهْدَ وَالْمِيثَاقَ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنْفُسِهِمْ أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالَ فَإِنِّي أُشْهِدُ عَلَيْكُمْ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالْأَرَضِينَ السَّبْعَ وَأُشْهِدُ عَلَيْكُمْ أَبَاكُمْ آدَمَ عَلَيْهِ السَّلَام أَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَمْ نَعْلَمْ بِهَذَا اعْلَمُوا أَنَّهُ لَا إِلَهَ غَيْرِي وَلَا رَبَّ غَيْرِي فَلَا تُشْرِكُوا بِي شَيْئًا وَإِنِّي سَأُرْسِلُ إِلَيْكُمْ رُسُلِي يُذَكِّرُونَكُمْ عَهْدِي وَمِيثَاقِي وَأُنْزِلُ عَلَيْكُمْ كُتُبِي قَالُوا شَهِدْنَا بِأَنَّكَ رَبُّنَا وَإِلَهُنَا لَا رَبَّ لَنَا غَيْرُكَ فَأَقَرُّوا بِذَلِكَ وَرَفَعَ عَلَيْهِمْ آدَمَ يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ فَرَأَى الْغَنِيَّ وَالْفَقِيرَ وَحَسَنَ الصُّورَةِ وَدُونَ ذَلِكَ فَقَالَ رَبِّ لَوْلَا سَوَّيْتَ بَيْنَ عِبَادِكَ قَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ أَنْ أُشْكَرَ وَرَأَى الْأَنْبِيَاءَ فِيهِمْ مِثْلُ السُّرُجِ عَلَيْهِمْ النُّورُ خُصُّوا بِمِيثَاقٍ آخَرَ فِي الرِّسَالَةِ وَالنُّبُوَّةِ وَهُوَ قَوْلُهُ تَعَالَى { وَإِذْ أَخَذْنَا مِنْ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ إِلَى قَوْلِهِ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ } كَانَ فِي تِلْكَ الْأَرْوَاحِ فَأَرْسَلَهُ إِلَى مَرْيَمَ فَحَدَّثَ عَنْ أُبَيٍّ أَنَّهُ دَخَلَ مِنْ فِيهَا
Tercemesi:
Bize Abdullah, ona Muhammed b. Ya’kub ez-Zübâlî, ona Mu’temir b. Süleymân, ona babası (Süleyman b. Abdurrahman), ona Rabî b. Enes, ona Rufey Ebu Âliye şöyle rivayet etmiştir:
"Ubey b. Ka’b, Aziz ve Celil olan Allah’ın 'Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' buyurdu. Onlar da 'Evet biz buna şâhit olduk' dediler' [A’raf: 7/172] ayeti hakkında şöyle dedi: Allah önce onları bir araya topladı, sonra ayrı ayrı ruhlar kıldı, ardından kendilerini şekillendirdi ve en sonunda konuşmalarını istedi, onlar da konuştular. Sonra Allah onlardan ahit (söz) ve misak (bağlılık) alıp 'Ben sizin rabbiniz değil miyim?' diyerek onları kendi sözlerine şahit tuttu ve 'kıyamet günü biz bunu bilmiyorduk, dememeniz için yedi kat göğü ve yeri size şahit tutuyorum. Ayrıca atanız Âdem’i de bu olaya şahit tutuyorum. Bilin ki benden başka ilah ve rab yoktur. O halde bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Size peygamberlerimi göndereceğim ve onlar da aldığım söz ve misakımı size hatırlatacaklar. Bir de size kitaplarımı indireceğim' buyurdu. Bunun üzerine ruhlar 'Biz şehadet ederiz ki Sen bizim Rabbimiz ve İlâhımızsın, Senden başka Rabbimiz yoktur' diye ikrar ve itirafta bulundular. Sonra Allah Teâlâ, Âdem’i (as) onları görebileceği şekilde yükseltti ve Adem gördü ki onlardan kimi zengin, kimi fakir, kimi güzel, kimi de çirkin... Bunun üzerine 'Rabbim! Keşke kullarını eşit yaratsaydın' dedi. Allah Teâlâ 'Ben şükredilmekten hoşlanırım' buyurdu. Bundan sonra Hz. Âdem, onların içinde, kendilerinden risâlet ve nübüvvet konusunda özel bir söz ve misak alınmış peygamberleri halka ışık saçan kandiller gibi gördü. Yüce Allah'ın 'Hani Biz, peygamberlerden; Senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem Oğlu İsa'dan söz almıştık. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık.' [Ahzâb, 33/7] ayeti buna işaret etmektedir. İsa (as), o ruhların içindeydi, Allah onu Meryem'e gönderdi."
[Ubey'den nakledildiğine göre, ruh Meryem'in ağzından (bedenine) girmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Übey b. Ka'b 21552, 7/125
Senetler:
1. Ebu Münzir Übey b. Ka'b el-Ensarî (Übey b. Ka'b b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd)
2. Ebu Âliye er-Riyâhî (Rüfey' b. Mihrân)
3. Süleyman b. Abdurrahman et-Temîmî (Süleyman b. Abdurrahman b. İsa b. Meymûn)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. er-Rebi' b. Enes el-Bekrî (Rebi' b. Enes)
6. Muhammed b. Yakub ez-Zübâli (Muhammed b. Yakub)
7. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Ahmed eş-Şeybanî (Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal)
Konular:
Allah İnancı, Ahit, kullarından söz alması
Hamd, Allah'a hamdetmek
İman, Esasları, Kaza ve Kader
İmtihan, Allah'ın imtihan etmesi
İnanç, Kalu bela, Eles bezmi
İnsan, yaratılış özellikleri
İslam, İslam fıtrat dinidir
KTB, İMAN
KTB, YARATILIŞ
Peygamberler, Allah'ın misak, söz alışı
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Peygamberlerin ayırıcı vasfı
Şükür, şükretmek, nimetler için minnet duymak
Tarihsel Şahsiyetler, Hz. Meryem