231 Kayıt Bulundu.
Bize Affân, ona büdelâdan sayılan Ebu Halef Musa b. Halef, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona da dedesi Memtûr, ona da Harîs el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:" "Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur." "Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Hasan, İbn Lehîa, ona Zebbân, ona Sehl b. Muâz, ona da babası (Muâz b. Muâz) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) binekleri üzerinde oturmuş (sohbet eden) bir topluluğundan yanından geçti, onlara şöyle buyurdu: Hayvanlarınıza selametle binin ve onları selametle bırakın. Yolda ve çarşıda yaptığınız muhabbetlerde onları koltuk olarak kullanmayın. Üzerine binilen nice hayvan vardır ki binicisinden daha hayırlıdır. Allah’ı ondan daha çok zikreder."
Açıklama: mütabileriyle hasendir.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Abdusselam b. Mutahher Ebu Zafer, ona Musa b. Halef el-Ammi, ona Katade, ona da Enes b. Malik Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini nakletmiştir: "Sabah namazından sonra güneş doğup da bir mızrak boyu çıkıncaya kadar Allah'ı zikreden bir toplulukla beraber oturmam bana İsmail'in (as) çocuklarından dördünü kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir. İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar Allah'ı zikreden bir cemaatle beraber oturmam ise bana dört insanı kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir."
Bize Abdülhamid b. Beyan el-Vasitî, ona Halid b. Abdullah, ona Süheyl, ona Süleyman b. Abdülmelik'in azatlısı Ebu Ubeyd el-Mezhici, ona Ata b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim her namazın sonunda otuz üç defa “Subhanallah”, otuz üç defa “Elhamdülillah”, otuz üç defa “Allahu Ekber” derse bunlar doksan dokuz eder, yüze tamamlamak da “Lâ ilahe illallah vahdehû lâ şerike leh, lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve alâ külli şeyin kadir” derse günahları denizin köpüğü gibi dahi olsa bağışlanır."
Bize Muhammed b. Sabbah, ona Cerir, ona Asım el-Ahvel, ona Ebu Osman, ona da Ebu Musa şöyle demiştir: "Ben, 'La havle ve lâ kuvvete illâ billah' derken Hz. Peygamber (sav) beni duydu ve 'ey Abdullah b. Kays, sana cennet hazinelerinden bir kelimeyi göstereyim mi?' buyurdu. Ben de 'Bildir ey Allah'ın Rasulü' dedim. Hz.Peygamber (sav) 'Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah' buyurdu."
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Mu'temir, ona Ubeydullah, ona Sümeyy, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre yoksul sahabiler Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve 'Malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler. Halbuki onlar da bizim kıldığımız gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar. Ancak onların fazla malları var ve onlar bununla hacca gidiyorlar, umre yapıyorlar, cihad ediyorlar ve sadaka veriyorlar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, (zenginler içinde size tavsiye ettiğim amelin) benzerini yapanlar müstesna; sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimsenin sizin elde ettiğiniz hayrı kazanamayacağı bir şeyi size haber vereyim mi? Her bir namazdan sonra otuz üçer defa Sübhanallah, Allahu ekber ve Elhamdülilllah deyiniz." .buyurdu. Ravi dedi ki; Bazılarımızın 'otuz üç kere sübhanallah, otuz üç kere elhamdülillah, otuz dört Allahu ekber kelimelerini söyleriz' demeleri üzerine ihtilafa düştük. Bunun üzerine (bunu sormak için tekrar ona müracaat ettim. O, "Sübhanallah, elhamdulillah ve Allahu ekber kelimelerinin her birini otuz üçer defa söylersin" dedi.
Bize Hasan b. Arefe, ona İsmail b. Ayyâş, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin, ona Şehr b. Havşeb, ona da Ebu Ümâme el-Bâhilî, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim yatağına abdestli olarak girer, uyuyana kadar zikirle meşgul olur ve gecenin herhangi bir vaktinde Allah’tan dünya ve ahiret hayrına dair bir istekte bulunursa, Allah o kimseye bunu mutlaka verir." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Bu hadisi aynı zamanda Şehr b. Havşeb, Ebu Zabye’den, o Amr b. Abese’den o da Hz. Peygamber’den (sav) rivayet etmiştir.]
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Ameş, ona Mücahid, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ebu Zer şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) bana, 'Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi göstereyim mi?' dedi. Ben de 'Evet ya Rasulullah' dedim. Bunun üzerine 'Lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billah' buyurdu"