524 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Eyyüb, ona da Nafi, İbn Ömer'den rivayet etmiştir: "İbn Ömer üşümüşdüğü bir sırada : 'Ey Nafi', üzerime bir elbise atıver' dedi. (Nafi' diyor ki): Ben de üzerine bir bornoz attım. Bunun üzerine 'sen bunu benim üzerime atıyorsun ama, Rasulullah (sav) ihramlı bir kimsenin onu giymesini yasak etti' dedi. "
Açıklama: Bornoz olarak tercüme edilen kapşonlu ve dikişli giysilerin giyilmesi, ihramlıya yasaktır. Ancak bunların ihram dışında, örtünmek gayesiyle kullanılması yasak değildir.
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: "Sa'b b. Cessâme el-Leysi, Rasulullah'a (sav) Ebva'da yahut Veddan'da bulunduğu sırada bir yaban eşeği eti ikram etmiş, Rasulullah (sav) de onu geri çevirmişti. Sa'b der ki: Rasulullah (sav) yüzümden gücendiğimi anlayınca “biz, ihramlı olduğumuz için bu ikramı geri çevirdik” buyurdu."
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik; (T) Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu'n-Nadr, ona Ebu Katade'nin azatlısı Nafi, şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katade, Rasulullah (sav) ile birlikte Mekke'ye giderken yolun bir yerinde ihramlı birkaç arkadaşı ile geri kaldı. Kendisi ihrama girmemişti. Yabani bir eşek görünce atına bindi, arkadaşlarından kendisine kamçısını uzatmalarını istediyse de onlar bunu yapmadı. Kendisine mızrağını uzatmalarını istedi fakat bunu da kabul etmediler. Bundan dolayı onu kendisi aldıktan sonra eşeğin üzerine hızlıca gidip hamle yaptı ve onu öldürdü. Rasulullah'ın (sav) ashabından bazıları ondan yedikleri halde, bazıları yemekten çekindi. Daha sonra Rasulullah'a (sav) ulaştıklarında ona bunun hükmünü sordular. Hz. Peygamber (sav) de “O ancak yüce Allah’ın size ikram ettiği bir rızıktır” buyurdu."
Bize Salih b. Mismar es-Sülemî, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona da Yahya b. Ebu Kesir, ona Abdullah b. Ebu Katade'nin şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Rasulullah'la (sav) birlikte Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene (hac) yolculuğuna çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Peygamber'e (sav) düşmanın Gayka'da olduğu bilgisi ulaştı. Bunun üzerine Peygamber (sav) yola çıktı. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bir de baktım ki yaban eşeği! Ben ona doğru atılıp yaraladım ve sıkıştırıp hareket edemez hale getirdim. Hemen arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Ve (düşmanın) yolumuzu keseceğinden korktuk. Bu sebeple Rasulullah'ı (sav) aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona “Peygamber'le (sav) nerede karşılaştın?” diye sordum, “Tahin'de kendisinden ayrıldım. O Sükya'da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. Ben Rasulullah'a yetişip “ey Allah'ın Rasulu! Ashabın sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da bekledi. Ben bir de kendisine “ya Rasulullah' Ben (yaban eşeği) avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki kafile ihramlı oldukları halde onlara “yiyin” buyurdu."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Sa'b b. Cessâme el-Leysî Peygamber'e (sav) Ebvâ veya Veddân'da bir yaban eşeği eti ikram etmişti. Fakat Peygamber bunu kabul etmeyip geri çevirmişti. Peygamber, Sa'b'ın yüzündeki hoşnutsuzluk ifadesini görünce “Biz senin ikramını ihramlı olduğumuz için kabul etmedik” buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu'n-Nadr, ona Ebu Katade'nin azatlısı Nafi, şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katade, Rasulullah (sav) ile birlikte Mekke'ye giderken yolun bir yerinde ihramlı birkaç arkadaşı ile geri kaldı. Kendisi ihrama girmemişti. Yabani bir eşek görünce atına bindi, arkadaşlarından kendisine kamçısını uzatmalarını istediyse de onlar bunu yapmadı. Kendisine mızrağını uzatmalarını istedi fakat bunu da kabul etmediler. Bundan dolayı onu kendisi aldıktan sonra eşeğin üzerine hızlıca gidip hamle yaptı ve onu öldürdü. Rasulullah'ın (sav) ashabından bazıları ondan yedikleri halde, bazıları yemekten çekindi. Daha sonra Rasulullah'a (sav) ulaştıklarında ona bunun hükmünü sordular. Hz. Peygamber (sav) de “O ancak yüce Allah’ın size ikram ettiği bir rızıktır” buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Mâlik, ona Ebu’n-Nadr, ona da Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katâde Rasulullah (sav) ile beraber idi. Mekke yolunun bir bölümünde iken ihramlı bir grup arkadaşı ile birlikte geri kaldı. Kendisi ise ihramlı değildi. Bir yaban eşeği görünce atına bindi, sonra da arkadaşlarına kamçısını kendisine uzatmalarını istedi. Onlar bunu yapmadılar. Bu sefer onlardan mızrağını vermelerini istedi, yine kabul etmediler. Kendisi mızrağını aldıktan sonra eşeğe bir hamle yapıp, onu öldürdü. Nebi’nin (sav) ashabından kimisi ondan yediği halde, bazıları yemek istemedi. Daha sonra Rasulullah’a (sav) yetiştiler ve ona bunun hükmünü sorduklarında, O: “Şüphesiz ki bu aziz ve celil Allah’ın önünüze getirdiği bir yemektir” buyurdu."
Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifada tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfada tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez.
Bize Saîd b. Rabî‘, ona Ali b. Mübârek, ona Yahyâ, ona da Abdullah b. Ebu Katâde, babasının (Haris b. Rib'i) şöyle dediğini rivayet etti: "Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştık. Rasulullah’ın ashabı ihrama girmiş ama ben girmemiştim. O sırada bize Ğayka’da düşman bulunduğuna dair haber geldi. Biz hemen oraya doğru yola çıktık. (Yolda) arkadaşlarım bir yaban eşeği görünce birbirlerine (bakıp) gülmeye başladılar. Etrafa bakınca ben de onu gördüm. Atımı onun üzerine sürdüm ve onu yaraladım. Onu sıkıştırıp (hareket edemez hale getirince) arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden (birlikte) yedik. Sonra ben Rasulullah’a (sav) yetiştim. (Ama yetişmeden önce) düşmanın önümüzü kesileceğinden korkmuş, (bu sebeple de) atımı kâh şahlandırarak, kâh kendi halinde bırakarak sürüyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaşmış ve ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi? ”cdiye sordum, “Ta‘hin’de ayrıldım. Kendileri Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap vermişti. Ben ona yetiştim ve kendisine “Ey Allah’ın Rasulu, ashabın sana selam gönderdiler ve Allah’ın rahmetinin ve bereketlerinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da öyle yaptı. Ben bir de “Ey Allah’ın Rasulu, biz bir yaban eşeği avladık. Yanımızda ondan artan et var” dedim. O da yanındaki ashabına, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Açıklama: _Hadiste geçen “Ta‘hin” Mekke ile Medine arasında Sükya’ya üç mil mesafede su kaynağının bulunduğu bir yer adı olup “Ti‘hin” ve “Tu‘hin” şeklinde de söylenir. (Bkz. Hamevî, Mu'cemü'l-büldan, Beyrut _ Dâru Sadır, 1995, II, 35)(Muhammet Beyler)
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbas, ona da şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav) Ebvâ’da ya da Veddân’da iken Sa‘b b. Cessâme'ye uğradı. Sa'b, Hz. Peygamber'e (sav) yabani bir eşek eti ikram etti, ancak Rasulullah (sav) ikramı geri çevirdi. Sonra onun yüzünden hoşnutsuzluk ifadesi görünce “Biz ikramını reddetmiş değiliz, ama biz ihramlıyız” buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Sahabeden ve sahabe olmayanlar arasından ilim ehli bir topluluk, bu hadisten yola çıkarak, ihramlı kimsenin avlanmış bir hayvanın etini yemenin mekruh olduğu görüşündedir. Şâfiî der ki: Bize göre bu hadisin açıklaması şudur: Hz. Peygamber (sav) yaban eşeğinin kendisi için avlandığını zannetmesinden dolayı tenezzühen (kaçınmak amacıyla) bu ikramı reddetmiştir. Zührî’nin ravilerinden bazısı, bu hadisi Zührî'den rivayet etmiş ve “Ona bir yaban eşeği eti hediye edilmişti” demiştir. Ama bu mahfuz bir rivayet değildir. (Tirmizi) der ki: Bu hususta Ali ve Zeyd b. Erkam tarafından da hadis rivayet edilmiştir.]