163 Kayıt Bulundu.
Bize Muammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Muğire b. Şu'be'nin katibi Verrâd, ona da Muğire b. Şu'be Muaviye'ye yazdırdığı mektupta şöyle demiştir: Peygamber (sav) her farz namazdan sonra şöyle dua ederdi: "Lâ ilahe illâllahu vehdehu la şerike leh. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdu ve hüve ala külli şeyin kadîr. Allâhumme la mânia limâ a'tayte velâ mu'tiye limâ mena'te, ve lâ yenfeu ze'l-ceddi minke'l-cedd. - Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Onun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. Her şeye kudreti yeten de O'dur. Ey Rabbim! Sen'in verdiğine engel olabilecek yoktur. Vermediğini verebilecek de yoktur. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz." [Şu'be, Abdulmelik'ten de bu hadisi rivayet etmiştir. Ve yine Şu'be, Hakem'den, o da Kasım b. Muhaymira'dan, o da Verrâd'dan bu hadisi rivayet etmiştir. Hasen el-Basrî der ki: “el-Ceddu” zenginlik demektir.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şube b. Haccac arasında inkita vardır.
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir, ona Mansur, ona el-Müseyyeb b. Rafi', ona el-Muğîra b. Şube'nin azadlısı Verrâd, ona Muğîra b. Şube, ona da Muaviye'ye şunu yazdı: Rasulullah (sav) namazı bitirip selam verdiğinde şöyle derdi: "Lâ ilâhe illallah vahdehû lâ şerike leh, lehu’l-mulku ve lehu’l hamd ve huve alâ külli şeyin kadîr. Allahumme lâ mania‘ limâ a’tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena‘t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-cedd - Allahtan başka hiçbir ilah yoktur, O bir ve tektir, O’nun ortağı yoktur, her şeyin mülkü ve egemenliği yalnız O’nundur, hamd O'na mahsustur, O her şeye gücü yetendir. Allah'ım, senin verdiğini kimse engelleyemez, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz), ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona amcası Macişun b. Ebu Seleme, ona Abdurrahman el-A'rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi', ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), namaza kalktığında tekbir alır, sonra : "Hanîf ve müslüman olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndüm, müşriklerden değilim. Namazım, orucum, haccım, yaşamım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum ve müslümanların en önde geleniyim. Allah'ım! Melik sensin! Benim için senden başka ilah yoktur, sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum! Ben, kendime zulmettim, günahımı itiraf ediyorum! Günahlarımın hepsini bağışla. Gerçek şu ki, günahları senden başkası bağışlayamaz! Beni ahlakın en güzeline ilet! Senden başkası onun en güzeline iletemez! Ahlakın kötüsünü benden uzak tut! Senden başkası onun kötüsünü uzak tutamaz! Buyur! Emret! Hayrın tamamı senin kudretindedir. Şer ise sana nispet edilemez. Başarım seninledir, sığınağım sensin! Mübareksin! Yücesin! Bağışlanma diliyorum ve sana tövbe ediyorum!" derdi. Hz. Peygamber (sav) rükûa vardığında "Allah'ım! Sana rükûda bulundum. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Kulağım, gözüm, dimağım, kemiklerim ve sinirlerim sana boyun eğdi" derdi. Nebi (sav), (başını rükûdan) kaldırdığında : "Allah, kendisine hamd edeni işitti! Rabbimiz! Gökler ve yer, bu ikisinin arası ve senin dilediğin şey dolusu hamd, sanadır!" derdi. Rasulullah (sav) secdeye vardığında : "Allah'ım sana secde ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Yüzüm, onu yaratana, ona suretini verip bunu en güzel biçimde yapana, kulağını ve gözünü açana secde etti. Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir!" derdi. Hz. Peygamber (sav) namazda selam verdiğinde de, "Allah'ım! Geçmiş ve gelecek (günahlarımı), gizli ve açık (hatalarımı), haddi aşmışlığımı ve benden bildiklerini bağışla! (Kereminden) veren de vermeyen de sensin! Senden başka ilah yoktur!" derdi.
Bize Hüseyin b. İsa, ona Talk b. Ğannam, ona Abdüsselam b. Harb el-Mülai, ona Büdeyl b. Meysere, ona Ebu Cevzâ, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), namaza başladığında 'Allah'ım! Seni tenzih edip sana hamd ederim! İsmin mübarektir! Şanın yücedir! Senden başka ilah yoktur! derdi." [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu hadis, Abdüsselam b. Harb'dan nakledilmesi ile meşhur olmayıp onu, sadece Talk b. Ğannâm rivayet etmiştir. Bir grup ravi (cemaat), namazla (alakalı bu) meseleyi (kıssa) Büdeyl'den nakletmiş (ancak, bu gibi dualardan herhangi) bir şey zikretmemişlerdir.]
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Süleyman el-A'meş, ona Şakik b. Seleme, ona Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz Rasulullah (sav) ile birlikte namaza oturduğumuzda selam, kullarından önce Allah'a olsun, selam falan'a falan'a olsun diyorduk. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz namazda oturunca şöyle yapsın: Selam Allah'a olsun demeyiniz. Zaten Allah'ın kendisi Selâm'dır. Namazda oturduğu zaman Tahiyyat (her türlü selam), dua, güzellikler Allah'a olsun. Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketleri Sana olsun ey Nebi. Selam bizim ve Allah'ın salih kulları üzerine olsun desin. Eğer bunu söylerseniz gökte ve yerde -yani gök ile yer arasındaki- tüm salih kullar nasibini alır. Yine şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir desin ve sonra hoşuna giden bir dua bulup onunla Allah'a dua etsin."
Bize Muhammed b. İshak es-Sağânî, ona Ebu Seleme el-Huzâî Mansur b. Seleme, ona Hallâd b. Süleyman, ona Seleme ki o Allah'tan çok korkanlardan idi, ona Halid b. Ebu İmran, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir mecliste oturur yahut namaz kılarsa bazı sözler söylerdi. Aişe (r.anha) bu sözlerin ne olduğunu sorunca Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Eğer hayır konuştuysa bu sözler de söylediklerine kıyamete kadar tabi olur. Şayet bunun dışında (hayır/iyi olmayan şeyler) konuşmuşsa bu sözler (ağzından çıkanlara) kefaret olur. (O sözler şunlardır:) Ey tüm noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ım! Sana hamd ederim. Senden bağışlanma ister ve sana tövbe ederim."
Açıklama: mütabileriyle hasendir.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.