163 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Habîb b. Arabî, ona Hammâd, ona Atâ b. Sâib, ona babası (Sâib b. Malik), ona Abdullah b. Amr şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) 'İki şey vardır ki Müslüman bir kimse onları yerine getirirse cennete girer. Bunlar çok kolay olmasına rağmen yapanı azdır' buyurdu ve 'Beş vakit namazdan sonra on defa sübhanallah, on defa elhamdülillah, on defa allahuekber derse toplamda yüz elli defa diliyle söylemiş olur, bunun mizanda karşılığı bin beş yüzdür' diye ekledi. Hz. Peygamber'i bunları söylerken parmaklarını saydığını gördüm. Devamında Hz. Peygamber (sav) 'Biriniz yatağına yattığında otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz dört defa elhamdülillah desin. Bunun toplamı dilde yüz olsa da mizandaki karşılığı bindir' buyurdu ve 'Hanginiz bir gün ve gecede iki bin beş yüz günah işleyebilir?' diye sordu. Ashab-ı kiram 'Nasıl olur da biz bunları söylemeyiz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Şeytan namazdayken sizden birine gelir ve şunları, şunları hatırla der. Geceleyin de yatarken gelir onu uyutur' buyurdu."
Bize Asım b. Nadr et-Teymî, ona el-Mu'temir, ona Ubeydullah(T) Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona İbn Aclân, onlara Sumey, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre (Bu rivayet Kuteybe'ye aittir) fakir muhacirler Rasulullah'a (sav) gelerek 'Malları çok olan kimseler yüksek dereceleri ve kalıcı nimetleri kazınıp gittiler' dediler. Allah Rasulü "Bu Nasıl oldu?" buyurdu. Fakir muhacirler 'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar. Diğer taraftan bizler sadaka veremediğimiz halde onlar sadaka verebiliyorlar, köle azat edemediğimiz halde köle azat edebiliyorlar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizden öncekilerin (derecelerine) erişebileceğiniz hatta sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç hiç kimsenin sizin kazandığınız gibi sevap kazanamayacağı bir şeyi size öğreteyim mi?" buyurdu. Onlar 'Elbette, ey Allah'ın Rasulü dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Her bir namazdan sonra otuz üçer defa Subhanallah, Allahu Ekber ve Elhamdülilllah deyiniz" buyurdu. Ebu Salih rivayetinde dedi ki: Sonra fakir muhacirlerin Rasulullah'a (sav) gelerek 'Varlıklı kardeşlerimiz bizim yaptığımızı işittiler, onlar da yaptıklarımızın aynısını yaptılar' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İşte bu Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimseye verir." Bu hadisi Kuteybe'den başkaları Leys'ten, o İbn Aclân'dan, o da Sümeyy'den şu ziyadeyle nakletmektedir: Ben yakınlarımdan birine bu hadisi zikrettim. O da bana 'Sen yanıldın' dedi. 'O ancak otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahu ekber. dersin' dedi. Bunun üzerine ben Ebu Salih'e döndüm, ona bunu söyleyince o elimden tutarak: 'Allahu ekber, sübhanallah ve'l-hamdülillah, Allahu ekber subhanallah ve'l-hamdulillah, diye hepsini otuz üçer defa tamamlayıncaya kadar söylersin' dedi. İbn Aclân dedi ki; Ben bu hadisi Recâ b. Hayve'ye rivayet ettim. O da bana aynısını, kendisine Ebu Salih'in, ona Ebu Hüreyre'nin, Rasulullah'dan (sav) naklettiğini söyledi.
Bize Ebu Saîd, ona Abdülaziz b. Abdullah el-Mâcişûn, ona Abdullah b. Fadl el-Mâcişûn, ona A'rec, ona Übeydullah b. Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza başlamak için tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fetara's-semâvâti vel-arda hanîfen, müslimen, vemâ ene mine'l-müşrikîn. İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi'l-âlemîn, Lâ şerike leh ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn [Ebu Fadl rivayetinde] 'Ve ene evvelü'l-müslimîn' [demiştir] Allahümme Lâ ilahe illâ Ente, Ente Rabbî ve ene abdüke, zalemtü nefsî va'teraftü bi zenbî fağfir lî zünûbî cemîan Lâ yağfiru'z-zünûbe illâ Ente, vehdinî li ahseni'l-ahlâkı, Lâ yehdî liahseniha illâ Ente, vesrif annî seyyieha, Lâ yesrifü annî seyyieha illâ Ente tebârekte, veteâleyte esteğfıruke ve etûbu ileyke." Rükûa gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa'a leke semî ve besarî ve muhhî ve ızâmî ve asabî." Rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: "Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü." Secdeye gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü, secede vechî lillezî halekahü fe savverahü fe ahsene suvarahü fe şekka sem'âhü ve besarahü fe tebârakallâhü ahsenül halikîn." Namazdan (çıkış) selâmını verdiğinde de şöyle derdi: "Allahümmeğfirlî ma kaddemtü vema ehhartü vema esrartü vema a'lentü vema esraftü vema Ente a'lemü minnî Ente'l-mukaddimu ve Ente'l- muahhiru Lâ ilahe illâ Ente."