Giriş

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Cafer, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), şöyle buyurdu: "Üç kimsenin duasının kabul edilmesinde şüphe yoktur: Mazlumun duası, yolcunun duası, anne-babanın çocuklarına duası. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Haccâc es-Savvâf, bu hadisi Yahya b. Ebu Kesîr'den Hişâm'ın hadisinin benzeri şekilde rivayet etmiştir. Ebu Hureyre'den rivayette bulunan Ebu Cafer'e "Ebu Cafer el-Müezzin" de denilir. Adını bilmiyoruz. Yahya b. Ebu Kesîr ondan başka hadisler de nakletmiştir.


    Öneri Formu
23211 T001905 Tirmizi, Birr ve Sıla, 7

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona da Abdülmelik b. Ebu Süleyman şöyle rivayet etmiştir: Ebu Derdâ’nın damadı Safvan b. Abdullah b. Safvan (ziyaret için) Şam’a gelmiş ama Ebu Derdâ'yı evde bulamamıştı. Evde bulunan, Ümmü Derdâ ona “Bu yıl hacca mı niyetlisin?” diye sormuş ve o “Evet” demişti. Bunun üzerine Ümmü Derdâ “Bizim için de Allah’a (cc) hayır duada bulun zira Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu” dedi: "Kişinin, gıyabında kardeşi için yapmış olduğu dua makbuldür. Onun yanı başında duasına 'Amin' diyen bir melek bulunur ve o her ne zaman kardeşine hayır duada bulunsa melek, ona 'Amin, Allah (cc) aynısını sana da versin' diye dua eder."


    Öneri Formu
30195 İM002895 İbn Mâce, Menâsik, 5

Bize Ebu Bekir [b.Ebu Şeybe], ona Abdullah b. Bekr es-Sehmî, ona Hişam ed-Destevâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer (el-Ensârî), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç duaya mutlaka icabet edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın çocuğuna yaptığı dua."


    Öneri Formu
31894 İM003862 İbn Mâce, Duâ, 11

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Affân (b. Müslim), ona Ğassân b. Bürzîn; (T) Bize Abdullah b. Muâviye el-Cumahî, ona Ğassân b. Bürzîn, ona Seyyâr b. Selâme, ona Berâ es-Selîtî, ona da Nukâde el-Esedî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) beni, bir dişi deve bağışlaması talebiyle bir kişiye gönderdi. Adam, bağışlamayı reddetti. Sonra beni başka bir adama gönderdi. Bu ise Rasulullah’a (sav) bir deve gönderdi. Rasulullah (sav) deveyi görünce 'Allah’ım! Bu deveyi ve onu göndereni bereketli kıl' diye dua etti. Nukâde, Rasulullah’a (sav) 'Onu getireni de (duaya ilave etsek)' deyince, Nebî (sav) 'O deveyi getireni de bereketli kıl' buyurdu. Sonra devenin sağılmasını emretti. Deve sağıldı ve bol süt verdi. Rasulullah (sav), deveyi vermeyen ilk kimse için 'Allah’ım! Falancanın malını arttır'; deveyi gönderen için ise 'Falancanın rızkını da gün gün ver' diye dua etti."


    Öneri Formu
31839 İM004134 İbn Mâce, Zühd, 8

Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebu Seleme (Musa b. İsmail), ona Habâbe bt. Aclân, ona annesi Ümmü Hafs, ona Safiyye bt. Cerîr, ona da Ümmü Hakim bint Veddâ' el-Huzâiyye, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Babanın duası, (doğrudan) kabul makamına ulaşır."


    Öneri Formu
31897 İM003863 İbn Mâce, Duâ, 11

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona da Abdülmelik b. Ebu Süleyman şöyle rivayet etmiştir: Ebu Derdâ’nın damadı Safvan b. Abdullah b. Safvan (ziyaret için) Şam’a gelmiş ama Ebu Derdâ'yı evde bulamamıştı. Evde bulunan, Ümmü Derdâ ona “Bu yıl hacca mı niyetlisin?” diye sormuş ve o “Evet” demişti. Bunun üzerine Ümmü Derdâ “Bizim için de Allah’a (cc) hayır duada bulun zira Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu” dedi: "Kişinin, gıyabında kardeşi için yapmış olduğu dua makbuldür. Onun yanı başında duasına 'Amin' diyen bir melek bulunur ve o her ne zaman kardeşine hayır duada bulunsa melek, ona 'Amin, Allah (cc) aynısını sana da versin' diye dua eder."


    Öneri Formu
273264 İM002895-2 İbn Mâce, Menâsik, 5

Bana Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysera, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Saçı başı darmadağın, kapılardan kovulan nice kimseler vardır ki Allah adına yemin edecek olsalar Allah onların yeminini boşa çıkarmaz."


    Öneri Formu
14214 M007190 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 48