Giriş

Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan el-Kadî rivayet ett; Ebû Abdullah rivayetinde “kale”, el-Kadî’nin “haddesenâ” lafzını kullandı. Onlara Ebû Cafer Muhammed b. Ali b. Duhaym eş-Şeybânî, ona Ahmed b. Hâzim, ona Cafer b. Avn, ona Ebû Umeys, ona Avn b. Ebî Cuhayfe, ona da babasının rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (sav) Selman ile Ebû’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştı. Bir gün Selman Ebû’d-Derdâ’yı ziyarete gitmiş, evde karısı Ümmü’d-Derdâ’yı perişan bir vaziyette görmüştü. Kendisine; “- Bu ne hâl, ya Ümmü’d-Derdâ?” diye sorunca da, “- Kardeşin Ebû’d-Derdâ geceleri ibadet ediyor, gündüzleri de oruç tutuyor. Onun dünyevî ihtiyaçlarla hiç lgisi yoktur” dedi. Derken Ebû’d-Derdâ da geldi, selam verdi, sonra Selman’a yemek getirdi. Selman kendisine; “- Hadi sen de ye” deyince, Ebû’d-Derdâ; “- Ben oruçluyum” dedi. Selman da, “- Sana ueminle söylüyorum, mutlaka orucunu bozmalısın. Sen yemedikçe ben de yemeyeceğim” dedi. Bunun üzerine birlikte yemeği yediler. Sonra Selman geceyi de orada geçirdi. Geceleyin Ebû’d-Derdâ namaza kalkmak istedi, Selman ona mani oldu ve dedi ki: “- Ya Ebû’d-Derdâ! Vücudunun sende hakkı vardır. Rabbinin sende hakkı vardır. Âilenin de sende hakkın vardır. Dolayısıyla bazen oruç tut, bazen tutma. Geceleri biraz namaz kıl, ama karının yanına da git. Böylece her hak sahibine hakkını ver.” Sabahın aydınlığı yüzünü gösterince Selman, “- Haydi şimdi istersen kalk!” dedi. Birlikte kalktılar, abdest aldılar, bir miktar namaz kıldılar, sonra da sabah namazı için evden çıktılar. Ebû’d-Derdâ, Selman’ın söylediklerini kendisine haber vermek için Rasûlullah’a (sav) yaklaştı. Olanları anlatınce, Rasûlullah (sav) şunları söyledi: “- Ya Ebû’d-Derdâ! Selman’ın da sana söylediği gibi vücudunun sende hakkı vardır.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Bundâr vasıtasıyla Cafer b. Avn’dan rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
145170 BS008418 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 451


    Öneri Formu
185473 DK002235 Darekutni, Sünen, II, 175

Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme, ona da Beni Âmir b. Lüey’in müttefiki ve Bedir savaşına Rasulullah (sav) ile katılan sahabi Amr b. Avf şöyle demiştir: Rasûlullah (sav.), Bahreyn’in cizyesini getirmek üzere Ebû Ubeyde b. el-Cerrah’ı oraya göndermişti. Hz. Peygamber (sav.), daha önce Bahreynlilerle bir cizye antlaşması yapmış ve Alâ’ b. el-Hadramî’yi onlara vali tayin etmişti. Ebû Ubeyde, Bahreyn’den mallarla döndüğünde, Ensâr onun döndüğünü duymuş ve Hz. Peygamber’le (sav.) birlikte sabah namazına iştirak etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav.) namazı tamamlayıp ayrılınca, onun önüne çıktılar. Rasûlullah (as.) onların bu halini görünce gülümsedi. Sonra "Zannediyorum, Ebû Ubeyde’nin (Bahreyn’den) geldiğini ve bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Onlar da “Evet, ey Allah’ın Rasûlü” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.) şöyle söyledi: "Öyle ise sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi de ümit edin! Allah’a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum; ama ben dünya nimetlerinin sizden önceliklerin önüne serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden ve onların bu dünyalıklar için birbirleriyle yarışa giriştikleri gibi, sizin de yarışa girmenizden ve (dünyanın) onları helak ettiği gibi, sizi de helak etmesinden korkuyorum." Ebu İsa (Tirmizi) bu hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.


    Öneri Formu
14314 T002462 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 28

Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme, ona da Beni Âmir b. Lüey’in müttefiki ve Bedir savaşına Rasulullah (sav) ile katılan sahabi Amr b. Avf şöyle demiştir: Rasûlullah (sav.), Bahreyn’in cizyesini getirmek üzere Ebû Ubeyde b. el-Cerrah’ı oraya göndermişti. Hz. Peygamber (sav.), daha önce Bahreynlilerle bir cizye antlaşması yapmış ve Alâ’ b. el-Hadramî’yi onlara vali tayin etmişti. Ebû Ubeyde, Bahreyn’den mallarla döndüğünde, Ensâr onun döndüğünü duymuş ve Hz. Peygamber’le (sav.) birlikte sabah namazına iştirak etmişlerdi. Hz. Peygamber (sav.) namazı tamamlayıp ayrılınca, onun önüne çıktılar. Rasûlullah (as.) onların bu halini görünce gülümsedi. Sonra "Zannediyorum, Ebû Ubeyde’nin (Bahreyn’den) geldiğini ve bir şeyler getirdiğini duydunuz" dedi. Onlar da “Evet, ey Allah’ın Rasûlü” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.) şöyle söyledi: "Öyle ise sevinin! Sizi sevindirecek olan şeyi de ümit edin! Allah’a yemin olsun ki, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum; ama ben dünya nimetlerinin sizden önceliklerin önüne serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden ve onların bu dünyalıklar için birbirleriyle yarışa giriştikleri gibi, sizin de yarışa girmenizden ve (dünyanın) onları helak ettiği gibi, sizi de helak etmesinden korkuyorum." Ebu İsa (Tirmizi) bu hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.


    Öneri Formu
277067 T002462-2 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 28


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ لَا عَيْشَ إِلَّا عَيْشُ الْآخِرَهْ

    Öneri Formu
61252 HM012787 İbn Hanbel, III, 172


    Öneri Formu
7523 M007422 Müslim, Zühd ve Rekâik, 4


    Öneri Formu
22439 N002582 Nesai, Zekât, 81


    Öneri Formu
13977 T002375 Tirmizi, Zühd, 42


    Öneri Formu
46366 DM002779 Darimi, Rikak, 27


    Öneri Formu
23437 B006417 Buhari, Rikâk, 4