Giriş

Bize Ali (b. Seleme el-Kuraşî), ona Mâlik b. Suayr, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr) ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "(Namazında sesini çok yükseltme, ama çok da alçak tutma) (İsra 17/110) ayeti, dua hakkında indirilmiştir."


Açıklama: Yani buradaki salat kelimesi ile kastedilen namaz değil, duadır.

    Öneri Formu
23041 B006327 Buhari, Daavât, 17

Bize Ahmed b. Menî, ona Ebu Sa‘d es-San’ânî, ona Ebu Cafer er-Razî, ona Rabî b. Enes, ona Ebu Âliye, ona da Ubey b. Ka‘b şöyle rivayet etmiştir: "Müşrikler Rasulullah’a (sav) 'Bize Rabbini tanıt', dediler. Bunun üzerine Allah 'De ki: O Allah’tır, bir tektir, Allah’tır, Samed’dir' (İhlâs, 112/1-2) ayetlerini indirdi. Samed doğurmamış ve doğmamış demektir. Çünkü doğan her bir şey muhakkak ölecektir. Her bir ölene mutlaka mirasçı olunur. Aziz ve celil Allah ise ne ölür ne de ona mirasçı olunur. 'Kimse de onun dengi değildir' (İhlas, 112/4) Hz. peygamber (sav) 'Onun bir benzeri, bir dengi yoktur, onun gibi hiçbir şey yoktur' buyurdu."


    Öneri Formu
20112 T003364 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 112

Bana Yakub b. İbrahim b. Kesîr, ona Ebu Üsâme, ona Fudayl b. Gazvân, ona Ebu Hâzim el-Eşca'î, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip "Ey Allah'ın Rasulü! Ben aç ve bitap kaldım" dedi. Hz. Peygamber (sav) eşlerine haber gönderdi; ama hiç birisinde yiyecek bir şey yoktu. Bunun üzerine "Bu adamı bu gece misafir edecek kişiye Allah merhamet etsin" dedi. Ensâr'dan bir zât kalktı ve "Ben misafir ederim, Ey Allah'ın Rasulü!" dedi. Ailesine gidip eşine "Rasulullah'ın (sav) misafirinden hiç bir şeyi saklama [ne varsa ikram et]" dedi. Kadın da "Vallahi evde çocukların yiyecekleri azıktan başka bir şey yok" dedi. Ensâr'dan olan sahâbî, "Çocuklar gece yemek istediklerinde onları uyut. Kandili söndür, biz karnımız aç bir şekilde geceleyelim" dedi. Kadın da kocasının dediği gibi yaptı. Sonra [Ensâr'dan olan o sahâbî] sabahleyin Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav) "Allah (ac) falanca adam ve kadının yaptığından hoşlandı -veyahut güldü-" buyurdu. Bu hadise üzerine Allah (ac) "Onlar ihtiyaç halinde olsalar bile kendilerine başkalarını tercih ederler" (Haşr, 59/9) âyetini indirdi.


    Öneri Formu
33322 B004889 Buhari, Tefsir, (Haşr) 6

Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım b. Abdurrahman - Abdurrahman mevla Abdurrahman-, ona da Ebu Ümâme (ra) Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayette bulunmuştur: "Şarkıcı cariyeleri satmayın, satın almayın, onlara şarkı söylemeyi öğretmeyin. Onlarla yapılan ticarette hayır yoktur; onların kazancı da haramdır." (Râvi der ki): Bu gibi konular hakkında "İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlence vesilesi kılmak için eğlendirici sözleri alıp kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor." (Lokman, 31/6) ayeti indirilmiştir. [Ebu İsa (et-Tirmizî): Bu hadis garibtir. Bu hadis sadece Kasım'ın, Ebu Umâme'den rivâyeti olarak bize ulaşmıştır. Kasım ise güvenilir (sika) bir kimsedir. Ali b. Yezid ise hadiste zayıf sayılmıştır. (Tirmizî) dedi ki: Ben Muhammed b. İsmail'den “Kâsım'ın güvenilir (sika), Ali b. Yezid'in ise zayıf sayılan bir kimse dir” dediğini işittim.]


    Öneri Formu
19134 T003195 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 31

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Abdülmelik b. İbrahim el-Cüddî, ona Şu'be, ona A'meş ve Mansur, onlara Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ûd’a bir adam gelerek “bir kıssacı, bir dumanın çıkacağını, kafirlerin kulaklarını tıkayacağını, müminleri ise nezle edeceğini söylüyor” dedi. Bunun üzerine Abdullah öfkelendi. Yaslanmış iken doğrulup şöyle dedi: Sizden herhangi birinize bir şey sorulduğu zaman biliyorsa söylesin, -Mansur: “haber versin” demiştir.- Bilmediği bir şey sorulduğunda ise “Allah en iyisini bilir” desin. Çünkü kişinin, kendisine bilmediği bir şey sorulduğunda, “Allah bilir” demesi de ilimdendir. Yüce Allah, Peygamberine "Tebliğime karşılık sizden hiç bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik iddiasında da bulunmuyorum." (Sâd, 86) demesini emir buyur­muştur. Rasulullah (sav), Kureyş’in isyanda devam ettiğini görünce "Allah'ım, onlara karşı bana Yusuf'un yedi yılı gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile yardım et" diye dua etti. Ardından onları her şeyi kasıp kavuran öyle bir kıtlık yakaladı ki insanlar leş ve deri -bir rivayete göre ise kemik- yemek mecburiyetinde kaldılar. Hatta insanlar yerden duman şeklinde bir şey çıktığını (görür gibi olmaya) başladı. Bunun üzerine Ebu Süfyân, Rasulullah'a (sav) gelerek, “kavmim topluca kırılıp yok olacaktır. Onlar için Allah’a dua et” dedi. Yüce Allah'ın "Öyleyse sen, göğün âşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır." (Duhân, 10-11) sözü işte bunu anlatır. Mansur rivayetinde der ki: İşte "Rabbimiz, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz" (Duhan, 12) ayeti bu hadiseye işaret eder. (Eğer azap) ahiret azabı (olsaydı) hiç kaldırılır mıydı?. Batşe (şiddetli darbe), Lizâm (duman) hadiseleri bu dünyada gerçekleşmiştir. (bunların dışında meydana gelen gaybî haberlerden) biri “Rumların İranlıları yenmesi”, diğeri de “ayın yarılması” olayıdır. Tirmizî der ki: “Lizam” Bedir günü meydana gelen mağlubiyettir. Tirmizi der ki: bu hadis hasen-sahihtir.


    Öneri Formu
19237 T003254 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 44

Bize Ubeyd b. İsmaili ona Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Namazında sesini ne çok yükselt ne de çok kıs" (İsrâ, 17/110) ayeti dua etme hakkında inmiştir.


    Öneri Formu
30546 B007526 Buhari, Tevhid, 44

Bize Muhammed b. İsa ve Hennâd b. Serî -aynı manayla- o ikisine Ebu Muaviye, ona el-Ameş, ona Şakik, ona da Abdullah (b. Mesud) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir Müslümanın malını elde etmek için yalan yere yemin ederse, Allah'ın kendisine öfkeli olduğu halde ona ulaşır." "Eşas der ki: Allah'a yemin olsun ki bu benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi (meselesi) vardı. Arazinin benim olduğunu kabul etmiyordu. O adamı Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm ve Hz. Peygamber (sav) bana 'senin elinde bir delil var mı?' buyurdu. Ben de 'hayır' dedim. Yahudi'ye de 'yemin et' buyurdu. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü! Yemin ederse benim malımı da götürür' dedim. Bu üzerine Allah Teâlâ 'Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir karşılığa satanlar' [Ali İmran, 3/77] ayetini sonuna kadar indirdi."


    Öneri Formu
20944 D003243 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 1, +

Bana Muhammed, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona İbn Mübarek, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, o da Ebu Hureyre’nin (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "(Allah tarafından) İsrâîloğullarına: (Kudüs'ün) kapısından eğilerek (tevazu ile) giriniz ve Hıtta ( Yâ Rabb! Dileğimiz günahımızı indirmendir) deyiniz, denildi. Onlar (tersine) kıçları üzere emekleyerek girdiler ve (o kelimeyi) değiştirdiler de 'Hıttatun habbetun fî şaaratın' (Kıl çuval içinde tane) şeklinde söylediler."


    Öneri Formu
31174 B004479 Buhari, Tefsir, (Bakara), 5

Bize Muhammed b. İsa ve Hennâd b. Serî -aynı manayla- o ikisine Ebu Muaviye, ona el-Ameş, ona Şakik, ona da Abdullah (b. Mesud) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir Müslümanın malını elde etmek için yalan yere yemin ederse, Allah'ın kendisine öfkeli olduğu halde ona ulaşır." "Eşas der ki: Allah'a yemin olsun ki bu benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi (meselesi) vardı. Arazinin benim olduğunu kabul etmiyordu. O adamı Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm ve Hz. Peygamber (sav) bana 'senin elinde bir delil var mı?' buyurdu. Ben de 'hayır' dedim. Yahudi'ye de 'yemin et' buyurdu. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü! Yemin ederse benim malımı da götürür' dedim. Bu üzerine Allah Teâlâ 'Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir karşılığa satanlar' [Ali İmran, 3/77] ayetini sonuna kadar indirdi."


    Öneri Formu
274750 D003243-2 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 1, +


Açıklama: Rivaet muallaktır; Buhari ile Ali b. el-Medînî arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
26481 B002780 Buhari, Vesâyâ, 35