95 Kayıt Bulundu.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Ebu Hâzim, ona Abdullah b. Ebu Katâde es-Sülemî, ona da babası (Ebu Katâde) şöyle demiştir: "Bir gün Rasulullah’ın (sav) ashabından bazı kimselerle Mekke yolundaki bir konaklama yerinde idim. Rasulullah (sav) ise bizden daha ileride konaklamıştı. Beraberindekiler ihramlı idi, bense ihramlı değildim. Derken yabani bir eşek gördüler. Ben de ayakkabımı dikmekle meşgul idim. Onlar ondan beni haberdar etmediler, bununla birlikte benim onu bir görmemi de arzuladılar. Ona doğru bakınca onu gördüm, derhal kalkıp atımın yanına gittim, onu eyerledim, sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unutmuştum, onlara “Bana kamçıyı ve mızrağı uzatın” dedim. Onlar “Hayır, vallahi, onun için bu hususta sana hiç yardım etmeyiz” dediler. Ben kızarak indim, kamçım ile mızrağımı aldım sonra tekrar bindim, o yaban eşeği üzerine atımı hızlıca koşturdum. Ona hamle yaparak onu vurdum. Arkasından o yaban eşeğini getirdim, ölmüştü. Üzerine hücum edercesine atılıp ondan yemeğe başladılar. Sonra ihramlı oldukları halde onu yemek hakkında şüpheye düştüler. Bunun üzerine yola koyulduk. Beraberimde onun kolunu saklamıştım. Rasulullah’a (sav) yetiştik ve ona bu hususu sorunca, “Yanınızda ondan kalmış bir şey var mı?” buyurdu. Ben hemen kolu ona uzattım, o da ihramlı olmakla birlikte kemiği üzerindeki etleri sıyıracak kadar onu yedi." [İbn Cafer der ki: Ayrıca Zeyd b. Eslem, Ata b. Yesâr, ona da Ebu Katâde bana bu hadisinin benzerini rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Abdüla‘lâ, ona Hâlid, ona Hişâm, ona da Yahyâ b. Ebû Kesîr, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasûlullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Birden bir yaban eşeği gördüm, hemen (atılıp) onu avladım. (Taşımak için) arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Sonra yolumuzun kesileceğinden korktuk, ben Rasulullah’ı (sav) aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi?” diye sordum, “Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. Ben ona yetişip “Ey Allah’ın Rasûlu, ashabın sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. Bunun üzerine o beklemeye koyuldu. Ben bir de ona “Ben yaban eşeği avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki topluluğa ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Bize Yezîd b. Hârûn, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona da Yahyâ, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam, Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Peygamber (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Derken o, bir yaban eşeğine rastlayıp onu avlayıp, sonra da etinden yemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, ben bir yaban eşeğine rastladım ve onu avladım” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), oradaki topluluğa, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."