124 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nadr, ona Ebu Muaviye, ona Leys, ona Amr b. Mürre, ona Ebü'l-Buhterî, ona Ebu Said'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kalpler; kandil gibi ışık saçan kalp, örtüsüne sarılıp kılıflanmış kalp, alt üst olmuş kalp ve zırhla muhafaza edilmiş kalp olmak üzere dört çeşittir. Kandil gibi ışık saçan kalp müminin kalbidir, kandili iman nuru ile ışıldar. Örtülü kalp ise kafirin kalbidir. Alt üst olmuş kalp ise bilip inkar eden münafığın kalbidir. Zırhlı kalbe gelince içinde iman ve nifak birlikte bulunur. Bu iman temiz suyun büyüttüğü bakla gibidir. Ondaki nifak ise irin ve kanın büyüttüğü çıban gibidir. Bunlardan hangisi diğerine galip gelirse kalpte o bulunur."
Açıklama: Leys'in (İbn Ebî Süleym) zaafından dolayı bu isnad zayıftır. İnkita vardır. Ebu'l-Bahterî, Ebû Said el-Hudrî'ye ulaşmamıştır.
Bize el-Hakem b. Nâfi', ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebu Şeybe Yahya b. Yezid, ona Abdulvehhab el-Mekkî, ona Abdulvahid b. Abdullah en-Nasrî, ona Vâsile es-Eska'nın söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanın Müslümana canı, namusu ve malı haramdır. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu yardımsız bırakmaz." Rasulullah (sav) kalbine işaret ederek "Takva şuradadır" dedikten sonra şöyle buyurdu: "Kişiye kötülük olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter."
Açıklama: Hadis metin yönünden sahih li gayrihi olmakla beraber isnad yönünden zayıftır. İsmâil b. Ayyâş Şamlılardan yaptığı rivâyetlerde sika olup diğer kimselerden yaptığı rivâyetlerinde ise zayıftır. Yahyâ b. Yezîd için Buhârî hadisi sahih değildir ve bu rivâyette inkıta' vardır demektedir. Çünkü Yahyâ b. Yezîd, Abdulvehhâb'dan rivâyette bulunmamıştır. O ikisi arasında Zeyd b. Ebî Üneyse bulunmaktadır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ عِرْضُهُ وَمَالُهُ
Bize Yezid, ona Hammâd b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Yusuf b. Mihrân, ona İbn Abbas şöyle söyledi: Osman b. Maz'ûn vefat ettiğinde karısı 'cennet sana mübarek olsun ey İbn Maz'ûn', dedi. Rasulullah (sav) ona kızgın bakışlarla baktı ve dedi ki: "Onun cennete gittiğini sana kim bildirdi. Allah'a yemin olsun ki ben Allah'ın elçisiyim, bana nasıl muamele edileceğini bilmiyorum." Kadın 'Ey Allah'ın Rasulü! O, senin süvarin ve arkadaşın' dedi. Hz. Peygamber (sav) Osman için böyle söyleyince, bu durum Rasulullah'ın (sav) ashabına zor geldi. Sonra Hz. Peygamber'in (sav) kızı Zeynep vefat etti. Peygamber (sav) "Onu hayırlı selefimiz Osman b. Maz'ûn'un yanına defnedin", buyurdu. Kadınlar üzüntü içinde ağlamaya başladılar Ömer de elindeki kırbaç ile onlara vurdu. Hz. Peygamber (sav) Ömer'in elinden kırbacı aldı ve "Onları bırak ağlasınlar" dedi. Kadınlara da, "Sakın ha! Şeytanı sevindirecek söz ve davranıştan uzak durun" buyurdu. Hz. Peygamber (sav), "Ağlama kalp ve gözden olursa o, Allah'tan ve merhametten kaynaklanır. Ancak el ve dil ile olursa o da şeytandandır" buyurdu.
Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ademoğluna zinadan bir pay/hisse mutlaka yazılmıştır. Çaresiz bunu yaşayacaktır. Gözün zinası bakmaktır. Uzuvları onu doğrular. Dilin zinası konuşmaktır. Kalp arzular, tenasül uzvu ise doğrular ya da yalanlar."
Bize Behz, ona Ali b. Mes'ade, ona Katâde, ona Enes'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam aleni, iman ise kalptedir." Rasulullah (sav) sonra eliyle üç kez göğsüne/kalbine işaret ederek; "İşte takva buradadır, işte takva buradadır."
Bize Behz ve Affân, onlara Süleyman; (T) Bize Hişâm, ona Süleyman b. Mu'temir, ona Affân, ona Sabit, ona Enes'in anlattığına göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bu gece benim bir oğlum oldu. Ona babam İbrahim'in ismini verdim." Sonra onu Medine'de Ebu Seyf diye bilinen demircinin hanımı Ümmü Seyf'e (süt emzirmesi için) verdi. Bir gün Rasulullah (sav) çocuğu getirmeye gitti. Ben de kendisiyle beraber gittim. Ebu Seyf'in yanına vardığımızda o körüğünü üfürüyordu ve ev dumanla dolmuştu. Rasulullah'ın (sav) önünden hızlıca yürüdüm ve 'Ya Ebu Seyf! Rasulullah (sav) geldi' dedim. O da körüğe üfürmeyi durdurdu. Rasulullah (sav) geldi ve çocuğu istedi. Onu bağrına bastı. Çocuğun Rasulullah'ın (sav) kucağında can çekiştiğini gördüm. Hz. Peygamber'in (sav) gözleri yaşardı ve o şöyle buyurdu: "Göz yaşarır, kalp üzülür, fakat biz sadece Rabbimizin razı olacağı sözleri söyleriz. Vallahi Ya İbrahim! Senin için çok hüzünlüyüz."
Bize Yezid b. Harun, ona Hammâd b. Seleme, ona Zübeyr Ebu Abdüsselam, ona Eyyub b. Abdullah b. Mikrez, ona Vâbisa b. Ma'bed şöyle söylemiştir: İyilik ve kötülüğe dair sorulmadık hiç bir şey bırakmamak (her şeyi sormak) maksadıyla Hz. Peygamber'e (sav) geldim. Onun yanında bir kalabalık/topluluk vardı. İnsanları yararak ilerledim. Oradakiler bir kaç kez bana Hz. Peygamber'den (sav) uzak dur dediler. Ben de ben Vâbisa, beni bırakın ona yaklaşayım, o bana insanların en sevimlisi ona yaklaşayım dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) iki kez "Yaklaş Ya Vâbisa!" diyerek seslendi. Ona dizlerim dizine değecek kadar yaklaştım. Bana, "Niçin geldiğini ben mi sana söyleyeyim yoksa sen mi bana sorunu sorarsın" dedi. Ben de 'sen bana söyle/haber ver Ya Rasulallah!' dedim. Şöyle buyurdu: "Sen bana iyilik ve kötülüğü sormaya geldin." Ben de 'evet' dedim. Bunun üzerine üç parmağını birleştirdi ve göğsüme vurarak şöyle dedi: "Ya Vâbisa! Kendine/kalbine danış. İyilik, gönle huzur veren ve içe sinen şeydir. Kötülük ise, insanlar sana fetva verip onaylasalar bile, vicdanını rahatsız eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir." Süfyân أَفْتَاكَ النَّاسُ ibaresini أَفْتَوْكَ şeklinde nakletmiştir.
Bize İsâm b. Halid, ona Harîz, ona Şebîb Ebu Ravh'ın söylediğine göre bir bedevi Ebu Hüreyre'ye gelerek şöyle dedi: Ey Ebu Hüreyre! Bize Rasulullah'tan (sav) hadis naklet. O da Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Dikkat edin iman ve hikmet Yemen'lidir. Rabbinizin yardımını da Yemen tarafında buluyorum." Ebu Muğîra ise Batı tarafından demiştir. "Dikkat edin, küfür, fısk ve kalp katılığı (sürülerini güderken) yüksek sesle bağıranlardadır. Onlar, şeytanların kendilerini sahip oldukları develerin kuyrukları dibinde gafil avladığı bedevi kimselerdir."
Açıklama: وَأَجِدُ نَفَسَ رَبِّكُمْ مِنْ قِبَلِ الْيَمَنِ وَقَالَ أَبُو الْمُغِيرَةَ مِنْ قِبَلِ الْمَغْرِبِ kısmı hariç hadis sahihtir. Şerîk bu rivâyetinde teferrüd etmiş/tek kalmıştır. Onu sadece İbn Hibbân sika olarak kabul etmiştir.
Bize Yakub, ona babası, ona İbn İshak, ona Yahya b. Haris el-Câbir ona Enes b. Malik'in mevlası Abdülvâris (T) Bize Amr b. Amir, ona Enes b. Malik'in söylediğine göre Rasulullah (sav) kabirleri ziyaret etmeyi, kurban etlerini üç günden fazla saklamayı müzeffet, hantem, nekir ve dübba denilen kaplardaki şırayı içmeyi yasakladı. Daha sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Size üç şeyi yasaklamıştım. Onlar hakkında yeni bir görüşüm hasıl oldu. Size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Ancak gördüm ki, kabir ziyareti kalbi hassaslaştır, gözü yaşartır ve ahireti hatırlatır. Bundan dolayı artık kabirleri ziyaret ediniz ancak kabirdekilerle ilgili kötü söz söylemeyiniz. Kurban etlerini üç günden fazla yemenizi size yasaklamıştım. Sonra gördüm ki insanlar misafirlerine ikram ediyor, orada olmayanlar için saklıyor bundan dolayı artık kurban etlerini istediğiniz sürece evlerinizde tutabilirsiniz. Size bu kaplardan şıra içmenizi de yasaklamıştım. Artık dilediğinizi içebilirsiniz. Fakat sarhoşluk veren hiçbir şeyi içmeyin."
Açıklama: şevahidle sahihtir.
Bize Affân, ona Hammâd b. Seleme, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her insanın zinadan bir nasibi vardır. Gözler zina eder, zinaları bakmaktır. Eller zina eder, zinaları dokunmaktır. Ayaklar zina eder, zinaları yürümektir. Ağız zina eder, zinası öpmektir. Kalp şehvetle arzular ve ister. Tenasül uzvu bunu doğrular ya da yalanlar."