69 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Amr b. Ebî Cafer, ona Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, ona Ebû’r-Rabî’ ez-Zehrânî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: “Ervâ bint Evs, Saîd b. Zeyd’in, arazisine tecâvüz ettiğini iddia ederek Mervân b. Hakem’e dava etmişti. Saîd; “- Rasûlullah’ın (sav) sözünü işittikten sonra da ben onun arazisine tecâvüz ettim, öyle mi?” dedi. Mervân kendisine; “- Hz. Peygamber’den ne duydun?” diye sorunca, Saîd; “- O’nun şöyle söylediğini duydum” dedi: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunun üzerine Mervân da; “- Bundan sonra artık senden başka bir delil istemiyorum” dedi. Sonra Saîd; “Ey Allah’ım! Eğer bu kadın yalan söylüyorsa, onun gözünü kör et ve onu kendi arazisinde öldür!” diye beddua etti. Urve dedi ki: “O kadın kör olmadan ölmedi; kör hâliyle kendi arazisinde duvarlara tutunarak dolaşırken bir kuyuya düştü ve orada öldü.”
Açıklama: Saîd b. Zeyd, sağlığında cennetle müjdelenmiş on sahâbeden biridir. Rivâyete göre Saîd, bu iddia üzerine derhal dava konusu olan yeri kadına bırakmış, sonra da yukarıda zikredilen şekilde beddua etmişti. Yaşlılığında gözlerini kaybeden kadının da; “Bana Saîd b. Zeyd’in bedduası dokundu” dediği rivayet edilir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd, ona Musa b. İsmail, ona Cerîr b. Hâzim, ona ez-Zübeyr b. el-Hirrîr, ona İkrime, ona da Ebû Hureyre (ra) şöyle dedi: “Rasûlullah (sav), bir komşunun, komşusunun duvarının kenarına komşusu karşı çıksa da dilerse kurumuş ağaç dallarını veya odununu koyabileceğine hükmetti.”
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona kırâat yoluyla Ebû’l-Yemân, ona Şuayb b. Ebî Hamza, ona ez-Zührî, ona Talha b. Abdullah b. Avf, ona Abdurrahman b. Amr b. Sehl, ona da Saîd b. Zeyd, Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittiğini haber vermiştir: “Kim bir miktar araziyi haksız yere ele geçirirse, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu el-Buhârî Ebû’l-Yemân’dan rivayet etmiştir.
Açıklama: “Boynuna dolanır” cümlesinin; haksız yere gasp ettiği o toprak parçası, yedi kat yerin dibine kadar boynuna sarılır, bunun günahı boynuna dolanır, yerin dibine batırılır şeklinde farklı izahları yapılmıştır. Gasp eden insana bu muâmelenin mahşerde yapılması da, onu bütün mahlûkatın gözleri önünde rezil etmek ve teşhir etmek içindir.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Ebû’n-Nadr el-Fakîh, ona Ali b. Tayfur, ona Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona Abbas b. Sehl b. Sa’d, ona da Saîd b. Zeyd(ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim haksız olarak bir karış araziyi ele geçirirse, kıyâmet günü Cenâb-ı Hak o araziyi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolar.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Ali b. Hucr ve diğerlerinden rivayet etmiştir.
Bize İmam Ebû’t-Tayyib Sehl b. Muhammed b. Süleyman, ona Ebû Amr İsmail b. Nüceyd es-Sülemî, ona Muhammed b. Eyyub, ona Sehl b. Bekkâr, ona Ebân b. Yezîd, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim’in rivayet ettiğine göre; Ebû Seleme b. Abdurrahman bir arazi davası münasebetiyle Hz. Âişe’nin (ra) huzuruna çıkmış, Hz. Âişe (ra) de ona şöyle demiş: “- Ya Ebâ Seleme! Araziden sakın! Çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, kıyâmet günü o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.”
Açıklama: Hadisin isnadı meçhullerin müselselinden, Veki'in Yessâr b. Manzûr'un ismini yanlış olarak rivâyet etmesinden oluşmaktadır. Burada Manzûr b. Yessâr olarak vermektedir. Buhârî ve diğerlerinin belirttiğine göre ondan sadece Kehmes İbnü'l-Hasen rivâyette bulunmaktadır. Manzûr b. Yessâr'ı el-Îclî sika olarak kabul etmekte, İbn Hibbân'da onu es-Sikât adlı eserinde zikretmektedir. Babası Menzûr(İbn Yessâr el-Fezârî)'den oğlu Yessâr'dan başka kimse hadis rivâyetinde bulunmamıştır. Onu sadece İbn Hibbân sika olarak kabul etmektedir.