17 Kayıt Bulundu.
Bize Abdüla'lâ b. Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "bunu yapacağız" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak geldi, içeri girince "nerede (namaz kılmamı) istersin" diye sordu. Ben de ona evin bir köşesini gösterdim. Hz. Peygamber emretti, arkasında safa dizildik, bize iki rekat namaz kıldırdı. Sonra yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, ev tamamen doldu. Topluluktan bir adam “Malik b. Duhşum nerede?” diye sordu. Başka bir adam “o münafık bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ama bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Topluluktan bir adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) bunu söylediğini zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben kendi kendime “eğer döndüğümde İtbân b. Malik hayatta ise mutlaka bunu ona soracağım” dedim. geldim, onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen bir zat olarak buldum. Bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. İtbân Bedir savaşına katılanlardandı.
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre isnadı sahihtir.
Bize Müemmel, ona Hammâd, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik'in gözleri görmez oldu. Bunun üzerine “ey Allah'ın Rasulü, gelip yurdunmda ya da evimde namaz kılsanız da ben de sizin namaz kıldığınız yeri namazgah edinsem” dedi. Hz. Peygamber (sav) gelip onun evinde namaz kıldı. Itbân'ın kavmi de Hz. Peygamber'in (sav) yanında toplandı. Râvi der ki: Onlar Malik b. Duhşum'dan bahsedip “ey Allah'ın Rasulü, o şöyle şöyle” diyerek onu münafıklıkla itham ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "O Allah'tan başka tanrı olmadığına ve benim de Allah'ın elçisi olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki bir kul canı gönülden kelime-i şahadeti söylerse ona ateş haram kılınır" buyurdu.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik “Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve ona dedim ki” diyerek hadisin benzerini aktarmış ve şöyle demiştir: Sonra kendisi için yaptığımız, bize ait Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu.
Açıklama: rivayetin tamamı için HM024177 numaralı hadise bakınız.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "hayır, öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "hayır, öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve ona “artık gözlerim görmüyor” dedim. Sonra Râvi hadisi aynı manada rivayet etti. Ancak farklı olarak "Malik b. Duhşun, ya da Duhayşin" şeklinde söyledi, bir de "ateşe haram kılındı" seklinde rivayet etti ve (İtbân için) "Bedir ashabındandı" demedi.
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre isnadı sahihtir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtban b. Malik şöyle demiştir: Kabilem olan Sâlim oğullarına namaz kıldırıyordum. Peygamber'e (sav) gelerek “Gözlerim zayıfladı, kabilemin mescidi ile evimin arasında seller akıyor. Gelip benim evimde namaz kılsanız da bende orayı namazgah edinsem” dedim. Peygamber (sav) "İnşallah o dediğini yaparım" dedi. Ertesi gün Ebu Bekir'le birlikte öğle sıcağında geldiler. İzin istediler, izin verdim içeri girdiler, oturmadan "Evinin neresinde namaz kılmamı istersin" buyurdu. İstediğim yeri kendisine işaret edip gösterdim. Rasulullah (sav) hemen namaza durdu biz de arkasına saf olduk, namaz bitince selam verdi biz de selâm verdik.