117 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şayet insanlar ezan okumak ile ilk saftaki fazileti bilselerdi bunlara ulaşmak için kura çekmekten başka yol olmasaydı, mutlaka kura çekerlerdi. Namazı ilk vaktinde kılmanın faziletini bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı ve sabah namazlarındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek dahi olsa namaza giderlerdi."
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona Ebu Bekir'in mevlası Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şayet insanlar ezan okumak ile ilk saftaki fazileti bilselerdi bunlara ulaşmak için kura çekmekten başka yol olmasaydı, mutlaka kura çekerlerdi. Namazı ilk vaktinde kılmanın faziletini bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı ve sabah namazlarındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek dahi olsa namaza giderlerdi."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ala' b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın günahları neyle sildiğini ve dereceleri neyle yükselttiğini size bildireyim mi? Tüm zorluklarına rağmen abdest almak, mescidlere [giderken] adımları çoğaltmak, bir namazı kılınca sonraki namazın gelmesini [arzu ederek] beklemek. İşte sizin ribatınız [ibadet nöbetiniz] budur.
Bize Affân, Hammâd b. Seleme, ona Kays b. Sa'd, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Şam’a geldim, Ka'b ile karşılaştım. O bana Tevrat'tan anlatıyor, ben de ona Allah Rasulü'nden (sav) anlatıyordum. Cuma gününe dair söze gelince, ben, Allah Rasulü’nün (sav) 'Cuma’da öyle bir saat vardır ki, o saate rastlayıp Allah’tan bir hayır dileyen hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah ona istediğini vermiş olmasın' buyurduğunu ona haber verdim. Ka'b 'Allah ve Rasulü (sav) doğru söylemiştir, o saat, yılda bir keredir' dedi. 'Hayır' dedim. Ka'b bir süre düşündü, sonra 'Allah ve Rasulü (sav) doğru söylemiştir, o ayda bir keredir' dedi. 'Hayır' dedim. Yine biraz düşündü ve 'Allah ve Rasulü (sav) doğru söylemiştir, o her Cuma günüdür' dedi, ben de 'Evet' dedim. Ka'b, ‘(Cuma günü) hangi gündür biliyor musun?' dedi. Ben, 'Hangi gün?' dedim, bana şöyle cevap verdi: O günde Allah Âdem’i yarattı. O günde kıyamet kopacaktır. O günde, cinler ve insanlar hariç, bütün canlılar acaba kıyamet kopacak mı diye korkularından kulaklarını verip dinlerler. Medine’ye dönünce, Abdullah b. Selâm’a, Ka'b’ın sözünü haber verdim. 'Ka'b yanlış söyledi' dedi. Ben 'Ama sonra benim dediğime döndü' dedim. (İbn Selâm bana) 'Hangi saat olduğunu biliyor musun?' dedi. 'Hayır' dedim ve ısrarla 'Bana söyle, bana söyle!' diye yalvardım 'O, ikindi ile akşam arasıdır' dedi. 'Nasıl olur? O vakitte namaz yok?' dedim şöyle dedi: Peygamber’in (sav) 'Kişi, namazını beklediği sürece, namazgâhında bulunduğu müddetçe namazdadır' buyruğunu işitmedin mi?"
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Mukriî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub, ona Ebû’r-Rabî’ ez-Zehrânî, ona İsmail b. Cafer, ona Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’n-Nadr, ona Muhammed b. Nuaym, ona Kuteybe b. Saîd, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Cenâb-ı Hakk’ın hataları sildiği ve dereceleri yükselttiği amelleri size haber vereyim mi?” “- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü” dediler. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Zor zamanlarda da abdesti tam olarak almak, camilere giderken çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra diğer namazı beklemek. İşte sizin ribatınız (nöbet beklemeniz) budur!” Bunu Müslim Sahîh’inde Kuteybe ve diğerlerinden rivayet eder.