190 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ârim, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası, ona Ebu Temîme, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) beni alıp dizine oturtur, sonra Hasan'ı da alıp diğer dizine oturtur ve ardından bizi bağrına basarak şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu ikisine merhamet et, çünkü ben ikisine de merhamet ediyorum." (Buhari dedi ki:) bize Ali, ona Yahya, ona Süleyman, ona Ebu Osman rivayet etti. Bir önceki senedde yer alan et-Teymî (Süleyman b. Tarhan) dedi ki: İçime bu hadis ile ilgili bir şüphe düştü. Dedim ki: Ben bu hadisi şöyle şöyle (Ebu Temime vasıtasıyla Ebu Osma'dan) rivayet ettim, Ebu Osman'dan doğrudan işitmedim. Şüphemi gidermek için notlarıma baktım da bu hadisi (işittiğim gibi) yazılı olarak (Ebu Osman'dan doğrudan aldığım haliyle) buldum.
Açıklama: Süleyman b. Tarhan et-Teymî ilgili rivayeti kimden aldığı hususunda şüpheye düşmüş, ardından yanındaki notlarına bakarak bu şüphesini gidermiştir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ârim, ona Mutemir b. Süleyman, ona babası, ona Ebu Temîme, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) beni alıp dizine oturtur, sonra Hasan'ı da alıp diğer dizine oturtur ve ardından bizi bağrına basarak şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu ikisine merhamet et, çünkü ben ikisine de merhamet ediyorum." (Buhari dedi ki:) bize Ali, ona Yahya, ona Süleyman, ona Ebu Osman rivayet etti. Bir önceki senedde yer alan et-Teymî (Süleyman b. Tarhan) dedi ki: İçime bu hadis ile ilgili bir şüphe düştü. Dedim ki: Ben bu hadisi şöyle şöyle (Ebu Temime vasıtasıyla Ebu Osma'dan) rivayet ettim, Ebu Osman'dan doğrudan işitmedim. Şüphemi gidermek için notlarıma baktım da bu hadisi (işittiğim gibi) yazılı olarak (Ebu Osman'dan doğrudan aldığım haliyle) buldum.
Açıklama: Süleyman b. Tarhan et-Teymî ilgili rivayeti kimden aldığı hususunda şüpheye düşmüş, ardından yanındaki notlarına bakarak bu şüphesini gidermiştir. Buhari'nin bu rivayeti Ali b. el-Medinî'den doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı aldığı konusunda İbn Hacer kesin bir kanaatte bulunmamıştır (Fethü'l-Bârî, X, 434-5).
Bize Ebu Asım, ona Ömer b. Said b. Ebu Hüseyin, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Ukbe b. Haris şöyle haber vermiştir: Hz. Ebu Bekir (ra) ikindi namazını kıldı ve sonra yürümek için çıktı. O esnada Hz. Hasan'ı çocuklarla oynarken gördü ve Hasan'ı omzuna alıp “Babam sana feda olsun. Peygamber'e benzeyen, Ali'ye benzemeyen” dedi. Hz. Ali bu esnada gülüyordu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Yahya b. Adem, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Ebu Husayn, ona da Ebu Meryem Abdullah b. Ziyâd el-Esedî şöyle demiştir: Talha, Zübeyir ve Âişe Basra üzerine yürüdükleri zaman, Ali, (insanları seferber etmek üzere) Ammâr b. Yâsir ile Hasan b. Ali'yi (Kûfe'ye) yolladı. Onlar Kûfe'ye, bizim yanımıza gelip minbere çıktı. Hasan b. Ali minberin üst tarafında, Ammâr ise Hasan'dan daha aşağıda durdu, bizler de onlara doğru toplandık. Ben Ammâr'ın şöyle dediğini işittim: Âişe, Basra'ya doğru yürümüştür. Ve vallahi, Âişe elbette Hz. Peygamber'in dünya ahiret eşidir. Ancak Allah Tebâreke ve Taâlâ, kendisine mi yoksa Âişe'ye mi itaat ettiğiniz ortaya çıksın diye sizi denemektedir.
Bize Amr b. Ali, (Muhammed) b. Fudayl, ona İsmail b. Ebu Halid, ona da Ebu Cuhayfe (ra) şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) gördüm, Hasan b. Ali (as) Hz. Peygamber'e (sav) benziyordu. (İsmail b. Halid der ki:) Ben (Ebu Cuhayfe'ye) 'Hz. Peygamber'i (sav) bana tasvir etsen' dedim, Ebu Cuhayfe şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) beyaz tenliydi ve saçına aklar düşmüştü. Bizim içinde bulunduğumuz heyete on üç deve verilmesini emretmişti. Ancak biz o develeri alamadan vefat etti."
Bize Musa b. İsmail, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman, ona da Usame b. Zeyd (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav), Usame'yi, Hz. Hasan ile beraber kucağına alır ve "Allah'ım, ben bunları seviyorum, sen de sev" derdi.
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Ebu Musa, ona Hasan, ona da Ebu Bekre şöyle demiştir: Ben, Hz. Peygamber'i (sav) minberde, yanında Hasan olduğu hâlde, bir insanlara, bir de Hasan'a bakıp "Benim bu oğlum (torunum), şeref sahibi bir efendidir. Umulur ki Allah onun sayesinde iki Müslüman topluluğunun arasını düzeltir" buyururken dinledim.
Bize Müsedded, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Osman, ona da Usame b. Zeyd (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav), Usame'yi, Hz. Hasan ile beraber kucağına alır ve "Allah'ım, ben bunları seviyorum, sen de sev" der ya da buna benzer şeyler söylerdi.
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Şu'be, ona Adiyy, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber'i (sav) gördüm, Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ı omuzuna almış "Allah'ım, ben bunu seviyorum, sen de sev" diyordu.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Ömer b. Saîd b. Ebu Hüseyin, ona İbn Ebu Müleyke, ona Ukbe b. Haris şöyle demiştir: Ben Hz. Ebu Bekir'i (ra) gördüm, Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ı taşıyor, bir yandan da “Peygamber'e benzeyen ama Ali'ye benzemeyen, babam sana feda olsun” diyor, Ali de buna gülüyordu.