حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164062, EM000250
Hadis:
حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Tercemesi:
Kays'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
Cerîr'in şöyle dediğini işittim:
Ben müslüman olalıberi, Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem), beni her gördükçe, yüzüme karşı tebessüm buyurmuşlardır; ve ResûlüIIah (Salîaîlahü Aleyhi ve Selle/n) şöyle demiştir:
«Bu kapıdan, Yemenlilerden hayırlı bir adam içeri girecektir, yüzünde de melek siması vardır.»
(Bu sözün) arkasından Cerîr içeriye girdi.[498]
Sevinçten yüzün hoş bir duruma geçmesiyle dişlerin görünebilecek kadar gözükmesine «Tebessüm» denir. Bu makbul olan bir harekettir. Müslüman, mümin kardeşi İle karşılaşınca ona selâm verip tebessüm etmesi lâzımdır. Burada iki şey öğrenmiş oluyoruz. Biri, tebessüm etmenin mubah ve iyi bir hareket oluşudur. Diğeri de Cerîr (Radiyaîîahuanh)'m Hazreti Yusuf gibi melek sima oluşudur. Aşağıda kendisinden yeteri kadar bilgi verilecektir.
Tebessümden başka, sesle veya kahkaha ile gülmek vardır ki, bu makbul değildir, insanın vakar ve şerefini giderir ve insanı normal durumundan çıkarır.
Cerîr kimdir? :
Babasının adı Abdullah olup, künyesi E b u A m r 'dır ve Becîle kabilesinin ileri gelenlerindendir. Hz. Peygamberin hicretlerinden 40 gün önce, huzura gelerek İslâm'ı kabul etmiştir. Kavminin reislerinden olduğu için Hz. Peygamber onun hakkında :
«Size bir kavmin büyüğü geldiği zaman, ona ikram ediniz.»
Buyurmuştur. Çok güzel bir simaya sahip olduğundan Hz. Ömer de bunun hakkında :
«— Cerîr, bu ümmetin Yûsuf'udur.» buyurdular.
Hz. Ömer, hilâfeti zamanında dağınık bir halde bulunan Bectle kabilesini bir araya getirerek başlarına Cerîr'i geçirmişti. İrak fethinde ve Kadisiye savaşlarında büyük yararlıklar göstermiştir. Sonra KOfe'de ikâmet etti. Sonra Hz. A I i onu elçi olarak Hz. M u a v İ y e 'ye gönderdi. Daha sonra her iki fırkadan ayrılarak Karkısiyada İkâmet etmiş ve hicretin 51 veya 54. yılında burada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[499]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 250, /230
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
Şehirler, Yemen
حدثنا إسماعيل حدثني بن أبى الزناد عن أبيه عن عبد الرحمن الأعرج عن أبى هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يتطاول الناس في البنيان
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164529, EM000449
Hadis:
حدثنا إسماعيل حدثني بن أبى الزناد عن أبيه عن عبد الرحمن الأعرج عن أبى هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يتطاول الناس في البنيان
Tercemesi:
Ebû Hüreyre, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— İnsanlar bina inşaatında birbirleriyle yükseklik yarışında bulunmadıkça kıyamet kopmaz.»[878]
Kıyametin kopacağı anı Cenab-ı Hak hiç kimse/e bildirmemiştir. Habersiz olarak ansızın gelecektir. Ancak yaklaştığına delâlet edecek alâmetler Hz. Peygamber tarafından varid olmuştur. Bu alâmetler de büyük ve küçük olraafc özere İki kısma ayrılır. Büyük alametlerle küçük alâmetler arasında ne kadar bir zaman geçeceği de bilinen şey değildir. Küçük alâmetlerden zuhur edenleri vardır. Bu hadîs-i şerifte buyurulan bina yarışmaları 20. asrın özelliklerinden biri olmuştur. Bu halin ortaya çıkacağını, 14 asır önce haber vermek bir peygamberlik mucizesidir ve kıyametin yakın bir gelecekte kopmayacağtnı da bir açıklamadır. Bina yarışmalarında buIimtH-duktan sonra hemen kıyametin kopacağı manası anlaşılmamalıdır. Bu devreye kadar kıyametin kopmayacağı garantisi oluyor, bundan sonra ne kadar devam edeceği yine bilinemiyor. Gelecek zamanlarda vuku bulacak cemiyet hayatı ile yaşayışlarını bildiren mucizeler arasında ayrı bir mucize oluyor.
Her yapılacak binanın Allah katında makbul olmayacağı manası da çıkarılmamalıdır. Allah rızasına uygun, ihtiyaç1 ve öiçü dairesinde yapılacak İnşaatlar daima makbuldür. Allah'ın dinine hizmet ve onu yüceltmek gayesi hakim olmalıdır. İslâm dini İçin çalışmak ve Müslümanca yaşamak niyeti ile çalışılırsa/ ahlâk düzelir, fakirlik kaikar, adalet ve güven doğar, cemiyet selâmet bulur. Bu niyet terk edilince bütün yatırımlar vebal ofur.[879]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 449, /360
Senetler:
()
Konular:
Bina Yapmakta Hayır Olmadığı
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا عبد الرحمن بن يونس قال حدثنا محمد بن أبى الفديك قال حدثني عبد الله بن أبى يحيى عن بن أبى هند عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يبنى الناس بيوتا يشبهونها بالمراجل قال إبراهيم يعنى الثياب المخططة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164592, EM000459
Hadis:
حدثنا عبد الرحمن بن يونس قال حدثنا محمد بن أبى الفديك قال حدثني عبد الله بن أبى يحيى عن بن أبى هند عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تقوم الساعة حتى يبنى الناس بيوتا يشبهونها بالمراجل قال إبراهيم يعنى الثياب المخططة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu :
«— İnsanlar evler bina edip de, onları kumaşlara benzetmedikçe, kıyamet kopmaz.»
îbrahim demiştir ki:
— Kumaştan maksad, çizgili allı pullu elbisedir.[898]
Anlaşılıyor ki, saadet devrinden sonra bir zaman gelecektir. Bu devirde insanların inşa edecekleri evler gayet süslü ve rengârenk olacak. Binaların durumu çeşitli kumaş desenlerine benziyecektir. Binaların iç veya dış kısmı diye bir ayırma olmadığından her iki kısım İçin de aynı hüküm geçerlidir. Nitekim bugün bilhassa binaların iç kısımları çeşitli motiflerle süslenip bezenmektedir. Manzara, Peygamberin mucizesi olarak ibret gözleri önüne serili bulunmaktadır. Bu ha!, îöks ve israfın, dünyadan ayrılmayacak gibi dünyaya bağlanmanın eseridir. Tezyinatın daha ne kadar inkî-, şaf edeceği şimdiden tahmin edilemez.[899]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 459, /365
Senetler:
()
Konular:
Bina Yapmakta Hayır Olmadığı
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا بن أبي فديك عن عبد الله بن أبي يحيى عن سعيد بن أبي هند عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا تقوم الساعة حتى يبني الناس بيوتا يوشونها وشى المراحيل قال إبراهيم يعني الثياب المخططة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165056, EM000777
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا بن أبي فديك عن عبد الله بن أبي يحيى عن سعيد بن أبي هند عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا تقوم الساعة حتى يبني الناس بيوتا يوشونها وشى المراحيل قال إبراهيم يعني الثياب المخططة
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Selîem) şöyle buyurdu:
«insanlar elbise ve eşyayı allayıp pulladıkları gibi, inşa ettikleri evleri allayıp pullamndıkça (nakışlamadıkça) kıyamet kopmaz.»
Kavilerden ibrahim demiştir ki, Peygamber bu benzetmesiyle desenli elbiseleri kastetmiştir.[275]
Bu hadîs-i şerîfle on dört asır önce, bugünkü inşaatlara işaret edilmiş ve böylece, Peygamberin sayısız mucizelerine bir mucize daha eklenmiştir. İsraf, saltanat, tekebbür, gösteriş, kıskançlık gibi kötü huyların bir araya gelmesiyle doğan bu şekildeki İnşaat hastalığının getirdiği şey, manevî ölümdür, kıyamettir. Bu hastalık yayıldığı nispette felâket yaklaşır.
Bu bölümle ilgili hadîs-i şerifler daha önce 446-461 sayılarda geçmişti. Birbirleriyle İlgili olduklarından bir arada incelenmelerinde fayda vardır. (Ayrıca 459 sayılı hadîs-i şerife bakılsın. Buna da başka bir kaynak bulunamamıştır.).[276]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 777, /618
Senetler:
()
Konular:
Bina Yapmakta Hayır Olmadığı
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا يحيى بن صالح قال حدثنا إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال حدثنا أنس بن مالك : أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى بهم الظهر فلما سلم قام على المنبر فذكر الساعة وذكر أن فيها أمورا عظاما ثم قال من أحب أن يسأل عن شيء فليسأل عنه فوالله لا تسألوني عن شيء إلا أخبرتكم ما دمت في مقامي هذا قال أنس فأكثر الناس البكاء حين سمعوا ذلك من رسول الله صلى الله عليه وسلم وأكثر رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يقول سلوا فبرك عمر على ركبتيه وقال رضينا بالله ربا وبالإسلام دينا وبمحمد رسولا فسكت رسول الله صلى الله عليه وسلم حين قال ذلك عمر ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أولى أما والذي نفس محمد بيده لقد عرضت علي الجنة والنار في عرض هذا الحائط وأنا أصلي فلم أر كاليوم في الخير والشر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166288, EM001184
Hadis:
حدثنا يحيى بن صالح قال حدثنا إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال حدثنا أنس بن مالك : أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى بهم الظهر فلما سلم قام على المنبر فذكر الساعة وذكر أن فيها أمورا عظاما ثم قال من أحب أن يسأل عن شيء فليسأل عنه فوالله لا تسألوني عن شيء إلا أخبرتكم ما دمت في مقامي هذا قال أنس فأكثر الناس البكاء حين سمعوا ذلك من رسول الله صلى الله عليه وسلم وأكثر رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يقول سلوا فبرك عمر على ركبتيه وقال رضينا بالله ربا وبالإسلام دينا وبمحمد رسولا فسكت رسول الله صلى الله عليه وسلم حين قال ذلك عمر ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أولى أما والذي نفس محمد بيده لقد عرضت علي الجنة والنار في عرض هذا الحائط وأنا أصلي فلم أر كاليوم في الخير والشر
Tercemesi:
— Enes ibni Malik anlatmıştır;
— Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) ashaba öğle namazını kıldırdı. Selâm verince minbere çıkıp ayakta durdu; kıyameti anlattı. Bir de orada büyük şeyler olacağım anlattı. Sonra şöyle buyurdu:
«Kim bir şey ısormak isterse, orni sorsun. Vallahi, bu yerimde durduğum müddetçe bana hangi şeyi sorarsanız, sîze lıabcr vereceğim.» En es demiştir ki, insanlar bu sözü (gazap içinde) Resülüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)1'den işittikleri sftman. çokça ağladılar.- Resülüllah (Sallalhhü Aleyhi veStlkm) de: «Sorunuz!» demeyi çok tekrarlıyordu. Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu anh) iki dizi üzerine çöküp :
— (Ey Allah'ın Resulü! Üzülme,) biz Allah'ı Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'İ Peygamber olarak kabul edip, buna razı olduk, dedi. Ömer (Rodİyallahu'anh) bunu söyleyince, Resul üll'ah (SaHaUahü Aleyhi ve Selhm) sükût etti; sonra Resûlülhıh (SaUaİîahii Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«{Münafıklara azap) yakındır... Şimdi ist;, Mulhâmmed'in canı kudret elinde «lan Allah'a yemin ederim ki. ben (az önce) namaz kılarken şu duvarın yüzünde Cennet île Cehennem bana arzediUp gösterildi. Hayır ve şer hususunda frugütv gibisini! görmedim.»[1100]
Bu Hodîs-i Şerifin bize öğüt v&ren birçok yönleri vardır, önce bu bölümde getirilmesindeki sebep, oturuşlarda edebe uygun olan şekilleri göstermektir. İlim ve takvası yönünden hürmete lâyık bîr kimse huzurunda diz ustu oturarak konuşmanın tevazu ve teslimiyete en uygun bir oturuş şekli olduğunu Hz. Ömer (JRadiyaîiahuanh)"in bu hareketinden öğrenmiş oluyoruz. Diğer taraftan Hz. Peygamberin buradaki beyanlarında mevcut hikmetlerin bîr kısmını Tecrîd mütercimi Ahmed Nairn Efendiden dinleyelim :
«Münafıklardan bazı kimselerin, ResûlüIİah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)\ı güya .cevabından aciz bırakacak sorular hazırladıkları Peygamber'in kulağına gelince, haklı olarak gaz_aplanmışlar ve gazap eseri de mübarek yüzlerinde belirmiş oMuğu halde «İstediğinizi sorunuz!» diye ısrar buyuruîmuşfu.
Hazırda bulunanların bayie ağlayıp lığlanmalarına, o günkü hutbede kıyamet gününün büyük ahvaline dair duydukları haberler kadar, Peygamberin öfkelenmesi yüzünden, üzerlerine Allah tarafından azabın inmesinden korkmaları da sebep olmuştur. Nitekim geçen ümmetlerin Peygamberlere karşı muhalefetlerinden dolayı nice nice azaplara tutuldukları, Kur'ân-ı Kerîmin İbret veren kıssaları ve belâğatlı ifadeleriyle malûmları olmuştu.
Bu Hadİs-i Şerifte Cennet iie Çehennem'in bugün yaratılmış bulunduklarına delâlet vardır. Âhiret âleminin varlığı ve İnsanoğlunun karargâhı olan nimet yeri Cennet ile azab yeri olan Çehennem'in o hayret veren genişlikleri, karşıda duran bir duvar boyunca ibret gözüne görünmesinde ise, aklımızın çözemeyeceği birçok esrar olsa bile, vukuunu uzak sayacak bir şey yoktur.
Âdetimiz olan görme isi, bundan daha az garip midir? Huduf ve genişliğini aklımıza sığdıramadığımız bu madde âlemi, göz bebeğimizin arkasındaki sarı tabakanın o daracık yüzeyinde şekillenip de idrakimizin çerçevesine girmiyor mu? O dar sahaya şu görülen âlemin nasıl sığdığına da aklımız ermiyor. Fakat bu âlemi, arzı İle, semavatı ile, boşluğu ile, yıldız ve gezegenleri ile bilfiil görüp durduğumuz için tecrübemizi inkâr etmeye mecalimiz kalmıyor. Öteki .(âh i ret) âlemini de görmeyi mümkün kılan bîr görme duygusunun insan cinsinden bazı seçkin kimselerde yaratılmış olduğunu inkâr için elde tecrübeye dayanan hiç bir delil ve aklımız yoktur; olamaz da...» (Tecrid-i Sarîh Tercemesİ; C II, s. 397, dip not, 1. baskı. Daha geniş bilgi için yine aynı eserin II. Cildindeki 323 sayılı Hadîs-i Şerife ve açıklamasına müracaat edilsin.).[1101]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1184, /896
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, hitabeleri
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru