102 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Merhum b. Abdulaziz el-Attâr, ona Ebu Neâme es-Sa'dî, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa el Eş'arî’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaşta idik. Savaşı bitip de Medîne’ye dönerken insanlar tekbir getirmeye başladılar ve seslerini de yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Şüphesiz Rabbiniz sağır veya kayıp değildir. O bindiğiniz hayvanın başıyla sizin aranızda olacak kadar size yakındır (hemen önünüzdedir)' buyurdu. Bana da 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi; o, La havle vela kuvvete illa billah zikridir' buyurdu." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen bir hadistir. Ebu Osman en Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Mül’dür. Ebu Neâme es Sa'dî’nin ismi de Amr b. İsa'dır. Bu hadisi bize İshâk b. Mansur, ona Ebu Asım, ona Humeyd b. Ebu Melîh, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber’den (sav) benzer şekilde rivayet etmiştir.]
Bize Yusuf b. Hammad, ona Bişr b. Mansur, ona Asım, ona da Abdullah b. Sercis 'Rasulullah (sav) yolculuğa çıktığında şöyle dua ederdi' demiştir: "Allah'ım! Yolculuğun zorluğundan, dönüşün sıkıntısından, işler yolundayken bozulmasından (istikrarın bozulmasından), mazlumun bedduasından ve kötü bir manzarayla karşılaşmaktan Sana sığınırım."
Bize Amr b. Osman, ona Bakiyye, ona Safvan, ona Şureyh b. Ubeyd, ona Zübeyr b. Velid, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) yolculuğa çıktığında ve gece olduğunda şöyle dua ederdi: Ey yeryüzü! Benim de senin de Rabbimiz Allah'tır. Senin şerrinden, içinde olanların şerrinden, senin içinde yaratılanların şerrinden ve üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah'a sığınırım. Aslandan, büyük yılanlardan, yılan ve akrepten, şu belde sakinlerinden, ata ve evlat her türlü insanoğlundan sana sığınırım."
Açıklama: "وَمِنْ وَالِدٍ وَمَا وَلَدَ" ifadesinin, "İblis ve şeytanlardan sana sığınırım " şeklinde anlaşılabileceğine dair bk. Âzîmâbâdî, Avnu'l-Ma'bûd, VII, 189.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer; (T) Bize Ubeydullah b. Said -hadisin lafız ona aittir-, ona Yahya el-Kattân, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) büyük bir ordu ya da müfreze içinde yahut hac veya umreden (Medine'ye) dönerken, bir tepeye ya da yüksek bir yere tırmandığında, üç kere tekbir getirir ardından da 'Bir olan Allah'tan başka ilah yoktur. Onun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Bütün hamdler de O'nadır. O her şeye gücü yetendir. Bizler Allah'a dönen, tövbe eden, kulluk eden, Rabbimize secde eden ve hamd eden kimseleriz. Allah sözünde durmuş, kuluna yardım etmiş ve tek başına orduları hezimete uğratmıştır' buyururdu."
Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona Abdulaziz b. Ömer, ona İsmail b. Cerir, ona da Kaza'a şöyle rivayet etmiştir: "İbn Ömer bana 'Gel de seni, Rasulullah'ın (sav) beni uğurladığı gibi uğurlayayım' dedi ve 'Dinin, emanetin ve amelinin sonuçları (hakkında) seni Allah'a ısmarlıyorum' dedi."
Bize Hasan b. Ali, ona Yahya b. İshak es-Seylehînî, ona Hammâd b. Seleme, ona Ebu Cafer el-Hatmî, ona Muhammed b. Ka'b, ona da Abdullah el-Hatmî şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) orduyu uğurlamak istediğinde 'Dininiz, emanetiniz ve amellerinizin sonuçları (hakkında) sizi Allah'a ısmarlıyorum' derdi."
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Rabî b. Berâ b. Âzib, ona da babası (Berâ b. Âzib) şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) bir yolculuktan (Medine'ye) döndüğünde '(Bizler) Allah'a dönen, tövbe eden, rabbimiz için kulluk eden ve hamdeden kimseleriz' buyururdu." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Sevrî, Ebu İshâk vasıtasıyla Berâ'dan nakletmiş, ancak senette Rabî b. Berâ'yı zikretmemiştir. Şu'be'nin rivayeti daha sahihtir. Bu konuda İbn Ömer'den, Enes'ten ve Câbir b. Abdullah'tan da hadis nakledilmiştir.]
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hammâd b. Seleme, ona Ebu Zübeyr, ona Ali b. Abdullah el-Bârikî, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) yolculuğa çıkıp da devesine bindiği zaman, üç defa Allahu ekber der sonra da (Bunları bizim emrimize veren (Allah) her türlü eksiklikten münezzehtir, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. Ve biz muhakkak ki Rabbimize döneceğiz) (Zuhruf, 43/14) ayetini okurdu. Sonra da şöyle dua ederdi: 'Allah’ım! Bu yolculuğumda senden iyilik yapmayı, takvalı olmayı ve razı olacağın amelleri işlemeyi dilerim. Allah’ım! Yolculuğumuzu bize kolaylaştır, uzak olan yerleri bize yakın kıl. Allah’ım! Bu yolculukta sahibimiz ve ailemizi emanet ettiğimiz vekilimiz sensin. Allah’ım! Bu yolculuğumuzda bizimle beraber ol ve ailemize göz kulak ol.' Ailesinin yanına geri döndüğü zaman ise '(Bizler) Allah’ın izniyle O'na boyun eğen, tövbe eden, Rabbimize ibadet eden ve hamdeden kimseleriz' buyururdu." [Ebu İsa (Tirmizî), hadisin bu senedle hasen-garîb olduğunu belirtmiştir.]
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) savaştan, hacdan ya da umreden döndüğünde, yolda, her tepede üç tekbir getirir, ardından şöyle buyururdu: "Lâ ilâhe illallâh, vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdu ve hüve alâ kulli şey’in kadîr. Âibûne, tâibûne, âbidûne li-Rabbinâ, hâmidûn. Sadakallâhu va‘deh, ve nasara abdeh, ve hezeme’l-ahzâbe vahdeh." "Bir olan Allah'tan başka ilah yoktur! Onun ortağı yoktur! Mülk ve hamd onadır. O her şeye güç yetirir! Allah'a dönenler, tövbe edenler, rabbimize kulluk edenler ve hamd edenleriz! Allah sözünde durmuş, kuluna zafer vermiş ve tek başına düşmanları (ahzâb) yenmiştir."
Bize Müslim b. İbrahim, ona Ebu Hasan Said b. Ebu Ka’b el-Abdi, ona da Musa b. Meysere el-Abdi’nin naklettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: "Bir adam Hz. Peygamber’e (sav) geldi ve 'Ey Allahın Rasulü ben sefere çıkmak istiyorum' dedi. Rasulullah (sav) 'Ne zaman' diye sordu. O da 'Yarın, inşallah' cevabını verdi. (Enes b. Malik) Der ki: Rasulullah (sav) adamın yanına geldi, elini tuttu ve 'Allah’ın korumasında ve himayesinde olasın. Allah seni takva ile rızıklandırsın. Günahını bağışlasın ve her nereye yönelirsen -veya her nereye dönersen [Said, bu ikisinden hangisi olduğu hususunda şüphe etti-] seni hayra yönlendirsin' buyurdu."