Öneri Formu
Hadis Id, No:
35954, MU000740
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يُصَلِّى فِى مَسْجِدِ ذِى الْحُلَيْفَةِ ثُمَّ يَخْرُجُ فَيَرْكَبُ فَإِذَا اسْتَوَتْ بِهِ رَاحِلَتُهُ أَحْرَمَ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Nâfi’in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer, Zu’l-Huleyfe mescidinde namaz kılar, sonra dışarı çıkarak bineğine binerdi. Devesinin sırtında olduğu halde ayağa kalkınca da ihrama girerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 740, 1/118
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35981, MU000765
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ يَقْطَعُ التَّلْبِيَةَ فِى الْعُمْرَةِ إِذَا دَخَلَ الْحَرَمَ . قَالَ مَالِكٌ فِيمَنْ أَحْرَمَ مِنَ التَّنْعِيمِ إِنَّهُ يَقْطَعُ التَّلْبِيَةَ حِينَ يَرَى الْبَيْتَ . قَالَ يَحْيَى سُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الرَّجُلِ يَعْتَمِرُ مِنْ بَعْضِ الْمَوَاقِيتِ وَهُوَ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ أَوْ غَيْرِهِمْ مَتَى يَقْطَعُ التَّلْبِيَةَ قَالَ أَمَّا الْمُهِلُّ مِنَ الْمَوَاقِيتِ فَإِنَّهُ يَقْطَعُ التَّلْبِيَةَ إِذَا انْتَهَى إِلَى الْحَرَمِ . قَالَ وَبَلَغَنِى أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَصْنَعُ ذَلِكَ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babasının rivayet ettiğine göre umre yaptığı zaman Harem bölgesine girdi mi telbiye getirmeyi keserdi.
Ten’im’den itibaren ihrama giren kimse hakkında Mâlik, Beyt’i göreceği zaman telbiyeyi keseceğini söylemişti.
Yahya dedi ki: Mâlik’e mikatlardan herhangi birisinden umre yapmak üzere ihrama giren bir kimse, Medinelilerden olsun yahut olmasın telbiyeyi ne zaman keser? diye soruldu. O şu cevabı verdi: Mikat yerlerinden ihrama giren bir kimse Harem bölgesine geldiği takdirde telbiyeyi keser. (Mâlik) dedi ki: Bana ulaştığına göre Abdullah b. Ömer de böyle yapardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 765, 1/122
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, ihramlının telbiye ve tehlili
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35972, MU000756
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ أَقَامَ بِمَكَّةَ تِسْعَ سِنِينَ يُهِلُّ بِالْحَجِّ لِهِلاَلِ ذِى الْحِجَّةِ وَعُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ مَعَهُ يَفْعَلُ ذَلِكَ . قَالَ يَحْيَى قَالَ مَالِكٌ وَإِنَّمَا يُهِلُّ أَهْلُ مَكَّةَ وَغَيْرُهُمْ بِالْحَجِّ إِذَا كَانُوا بِهَا وَمَنْ كَانَ مُقِيمًا بِمَكَّةَ مِنْ غَيْرِ أَهْلِهَا مِنْ جَوْفِ مَكَّةَ لاَ يَخْرُجُ مِنَ الْحَرَمِ . قَالَ يَحْيَى قَالَ مَالِكٌ وَمَنْ أَهَلَّ مِنْ مَكَّةَ بِالْحَجِّ فَلْيُؤَخِّرِ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ وَالسَّعْىَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى يَرْجِعَ مِنْ مِنًى وَكَذَلِكَ صَنَعَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَمَّنْ أَهَلَّ بِالْحَجِّ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ أَوْ غَيْرِهِمْ مِنْ مَكَّةَ لِهِلاَلِ ذِى الْحِجَّةِ كَيْفَ يَصْنَعُ بِالطَّوَافِ قَالَ أَمَّا الطَّوَافُ الْوَاجِبُ فَلْيُؤَخِّرْهُ وَهُوَ الَّذِى يَصِلُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ السَّعْىِ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَلْيَطُفْ مَا بَدَا لَهُ وَلْيُصَلِّ رَكْعَتَيْنِ كُلَّمَا طَافَ سُبْعًا وَقَدْ فَعَلَ ذَلِكَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الَّذِينَ أَهَلُّوا بِالْحَجِّ فَأَخَّرُوا الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ وَالسَّعْىَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى رَجَعُوا مِنْ مِنًى وَفَعَلَ ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ فَكَانَ يُهِلُّ لِهِلاَلِ ذِى الْحِجَّةِ بِالْحَجِّ مِنْ مَكَّةَ وَيُؤَخِّرُ الطَّوَافَ بِالْبَيْتِ وَالسَّعْىَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى يَرْجِعَ مِنْ مِنًى . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ هَلْ يُهِلُّ مِنْ جَوْفِ مَكَّةَ بِعُمْرَةٍ قَالَ بَلْ يَخْرُجُ إِلَى الْحِلِّ فَيُحْرِمُ مِنْهُ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve’nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr, Mekke’de dokuz sene ikamet etti. Hac için Zülhicce hilâlinin görülmesi ile birlikte ihrama girerdi. Urve b. ez-Zübeyr’in de onunla beraber böyle yaptığı rivayeti de gelmiştir.
Yahya dedi ki: Mâlik dedi ki: Mekkeliler olsun, başkaları olsun, Mekke’de bulunuyorlarsa ve Mekke halkından olmayıp Mekke’de ikamet eden kimseler, Mekke’nin içinden ihrama girerler, Harem bölgesinin dışına çıkmazlar.
Yahya dedi ki: Mâlik dedi ki: Mekke halkından hac niyetiyle ihrama giren bir kimse Beyt’in tavafını, Safa ile Merve arasında sa’y yapmayı, Minâ’dan dönüşünden sonraya bıraksın, nitekim Abdullah b. Ömer de böyle yapmıştır.
Mâlik’e, Medine halkından ya da onların dışındakilerden Zülhicce hilâlinin görülmesi sebebiyle Mekke’den ihrama girecek olanlar tavafı nasıl yapsın, diye soruldu. O şöyle dedi: Farz tavafı sonraya bıraksın. Bu farz tavaf ile Safa ve Merve arasında sa’y yapmak arka arkaya olur, bunun dışında istediği kadar tavaf yapabilir ve yedi defa dönmekten ibaret her bir tavaf yaptıkça iki rekât namaz kılsın. Nitekim Rasulullah’ın (sav) hac niyetiyle ihrama giren ashabı böyle yapmışlardır. Onlar Beyt’in etrafında tavaf edip Safa ile Merve arasında sa’y yapmayı, Minâ’dan döndükten sonraya bırakmışlardır. Abdullah b. Ömer de böyle yapmıştır. O, Zülhicce hilâlinin görülmesi ile birlikte Mekke’den hac niyetiyle ihrama girer, Beyt’in etrafında tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa’y yapmayı Minâ’dan dönüşünden sonraya bırakırdı.
Mâlik’e Mekkelilerden olup Mekke’nin içinden bir umre niyeti ile ihrama giren kişiye dair soru sorulması üzerine, o: Hayır, Harem bölgesine çıkar ve oradan ihrama girer, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 756, 1/121
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, Sa'y etmek
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35990, MU000773
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ كَانَ إِذَا اعْتَمَرَ رُبَّمَا لَمْ يَحْطُطْ عَنْ رَاحِلَتِهِ حَتَّى يَرْجِعَ . قَالَ مَالِكٌ الْعُمْرَةُ سُنَّةٌ وَلاَ نَعْلَمُ أَحَدًا مِنَ الْمُسْلِمِينَ أَرْخَصَ فِى تَرْكِهَا . قَالَ مَالِكٌ وَلاَ أَرَى لأَحَدٍ أَنْ يَعْتَمِرَ فِى السَّنَةِ مِرَارًا . قَالَ مَالِكٌ فِى الْمُعْتَمِرِ يَقَعُ بِأَهْلِهِ إِنَّ عَلَيْهِ فِى ذَلِكَ الْهَدْىَ وَعُمْرَةً أُخْرَى يَبْتَدِئُ بِهَا بَعْدَ إِتْمَامِهِ الَّتِى أَفْسَدَ وَيُحْرِمُ مِنْ حَيْثُ أَحْرَمَ بِعُمْرَتِهِ الَّتِى أَفْسَدَ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ أَحْرَمَ مِنْ مَكَانٍ أَبْعَدَ مِنْ مِيقَاتِهِ فَلَيْسَ عَلَيْهِ أَنْ يُحْرِمَ إِلاَّ مِنْ مِيقَاتِهِ . قَالَ مَالِكٌ وَمَنْ دَخَلَ مَكَّةَ بِعُمْرَةٍ فَطَافَ بِالْبَيْتِ وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَهُوَ جُنُبٌ أَوْ عَلَى غَيْرِ وُضُوءٍ ثُمَّ وَقَعَ بِأَهْلِهِ ثُمَّ ذَكَرَ قَالَ يَغْتَسِلُ أَوْ يَتَوَضَّأُ ثُمَّ يَعُودُ فَيَطُوفُ بِالْبَيْتِ وَيَسْعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَيَعْتَمِرُ عُمْرَةً أُخْرَى وَيُهْدِى وَعَلَى الْمَرْأَةِ إِذَا أَصَابَهَا زَوْجُهَا وَهِىَ مُحْرِمَةٌ مِثْلُ ذَلِكَ . قَالَ مَالِكٌ فَأَمَّا الْعُمْرَةُ مِنَ التَّنْعِيمِ فَإِنَّهُ مَنْ شَاءَ أَنْ يَخْرُجَ مِنَ الْحَرَمِ ثُمَّ يُحْرِمَ فَإِنَّ ذَلِكَ مُجْزِئٌ عَنْهُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ وَلَكِنِ الْفَضْلُ أَنْ يُهِلَّ مِنَ الْمِيقَاتِ الَّذِى وَقَّتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَوْ مَا هُوَ أَبْعَدُ مِنَ التَّنْعِيمِ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik’in rivayet ettiğine göre kendisine Osman b. Affân ile ilgili olarak şu rivayet ulaşmıştır: Osman b. Affân umre yaptığı takdirde bazen dönünceye kadar bile bineğinden inmezdi.
Mâlik dedi ki: Umre sünnettir. Müslümanlardan herhangi bir kimsenin onu terk etmeye ruhsat verdiğini bilmiyoruz.
Mâlik dedi ki: Herhangi bir kimsenin bir yıl içerisinde defalarca umre yapmasını da uygun görmüyorum.
Mâlik, eşi ile bir araya gelen umreci hakkında şöyle demiştir: Bu durumda ona bir hediyelik kurban ve bozduğu umreyi tamamlamasından sonra yeni bir umre yapması ve bozduğu umre için ihrama girdiği yerden tekrar ihrama girmesi düşer. Ancak kendisine ait Mikat’tan daha uzak bir yerden ihrama girmiş ise kendisine ait Mikat yerinden başka bir yerden ihrama girme yükümlülüğü yoktur.
Mâlik dedi ki: Bir umre yapmak niyetiyle Mekke’ye giren bir kimse cunüp olduğu ya da abdestsiz bulunduğu halde, Beyt’i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa’y yapsa, sonra da eşi ile bir araya gelse ve (cunüp yahut abdestsiz olduğunu) hatırlasa gusleder yahut abdestini alır, sonra tekrar Beyt’i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa’y yapar ve bir umre daha yapıp, bir kurban hediye eder. İhramlı bulunduğu halde kocasının kendisi ile bir araya geldiği kadına da aynı şeyler gerekir.
Mâlik dedi ki: Ten’im’den umre yapmaya gelince, şüphesiz Harem’in dışına çıkıp, ondan sonra ihrama girmek isteyen bir kimse için, yüce Allah’ın izniyle bu (Ten’im’den ihrama girmesi) onun için yeterli olur. Fakat faziletli olan Rasulullah’ın (sav) tayin ettiği Mikat’tan yahut da Ten’im’den daha uzak olan bir yerden niyet edip ihrama girmesidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 773, 1/124
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, İhramlıya Yasak Olan Şeyler
Umre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36001, MU000785
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ أَنَّهُ سَمِعَ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ أَقْبَلَ مِنَ الْبَحْرَيْنِ حَتَّى إِذَا كَانَ بِالرَّبَذَةِ وَجَدَ رَكْبًا مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ مُحْرِمِينَ فَسَأَلُوهُ عَنْ لَحْمِ صَيْدٍ وَجَدُوهُ عِنْدَ أَهْلِ الرَّبَذَةِ فَأَمَرَهُمْ بِأَكْلِهِ قَالَ ثُمَّ إِنِّى شَكَكْتُ فِيمَا أَمَرْتُهُمْ بِهِ فَلَمَّا قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ ذَكَرْتُ ذَلِكَ لِعُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَقَالَ عُمَرُ مَاذَا أَمَرْتَهُمْ بِهِ فَقَالَ أَمَرْتُهُمْ بِأَكْلِهِ . فَقَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ لَوْ أَمَرْتَهُمْ بِغَيْرِ ذَلِكَ لَفَعَلْتُ بِكَ يَتَوَاعَدُهُ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd’in rivayet ettiğine göre o, Saîd b. el-Müseyyeb’i Ebu Hureyre’den şu rivayeti naklederken dinlemiştir: Kendisi Bahreyn’den dönüyordu. Rebeze’ye vardığında Irak halkından ihrama girmiş bir kafileye rastladı. Ona, Rebezelilerin yanında buldukları bir av etinin durumunu sordular. Kendilerine ondan yiyebileceklerini söyledi. (Ebu Hureyre) dedi ki: Daha sonra onlara söylediğim husus hakkında şüpheye düştüm. Medine’ye vardığımda, durumu Ömer b. el-Hattâb’a anlatınca, Ömer: Sen onlara ne söyledin? dedi. Ebu Hureyre: Onlara onu yiyebileceklerini söyledim, dedi. Ömer b. el-Hattâb: Eğer onlara daha başka bir şey söylemiş olsaydın –tehditli bir ifade kullanarak- sana neler yapardım, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 785, 1/126
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, Yapılan Hatalar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36023, MU000807
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ أَنَّ مَعْبَدَ بْنَ حُزَابَةَ الْمَخْزُومِىَّ صُرِعَ بِبَعْضِ طَرِيقِ مَكَّةَ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَسَأَلَ مَنْ يَلِى عَلَى الْمَاءِ الَّذِى كَانَ عَلَيْهِ فَوَجَدَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ وَمَرْوَانَ بْنَ الْحَكَمِ فَذَكَرَ لَهُمُ الَّذِى عَرَضَ لَهُ فَكُلُّهُمْ أَمَرَهُ أَنْ يَتَدَاوَى بِمَا لاَ بُدَّ لَهُ مِنْهُ وَيَفْتَدِىَ فَإِذَا صَحَّ اعْتَمَرَ فَحَلَّ مِنْ إِحْرَامِهِ ثُمَّ عَلَيْهِ حَجُّ قَابِلٍ وَيُهْدِى مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ . قَالَ مَالِكٌ وَعَلَى هَذَا الأَمْرُ عِنْدَنَا فِيمَنْ أُحْصِرَ بِغَيْرِ عَدُوٍّ وَقَدْ أَمَرَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أَبَا أَيُّوبَ الأَنْصَارِىَّ وَهَبَّارَ بْنَ الأَسْوَدِ حِينَ فَاتَهُمَا الْحَجُّ وَأَتَيَا يَوْمَ النَّحْرِ أَنْ يَحِلاَّ بِعُمْرَةٍ ثُمَّ يَرْجِعَا حَلاَلاً ثُمَّ يَحُجَّانِ عَامًا قَابِلاً وَيُهْدِيَانِ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعَ إِلَى أَهْلِهِ . قَالَ مَالِكٌ وَكُلُّ مَنْ حُبِسَ عَنِ الْحَجِّ بَعْدَ مَا يُحْرِمُ إِمَّا بِمَرَضٍ أَوْ بِغَيْرِهِ أَوْ بِخَطَإٍ مِنَ الْعَدَدِ أَوْ خَفِىَ عَلَيْهِ الْهِلاَلُ فَهُوَ مُحْصَرٌ عَلَيْهِ مَا عَلَى الْمُحْصَرِ . قَالَ يَحْيَى سُئِلَ مَالِكٌ عَمَّنْ أَهَلَّ مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ بِالْحَجِّ ثُمَّ أَصَابَهُ كَسْرٌ أَوْ بَطْنٌ مُتَحَرِّقٌ أَوِ امْرَأَةٌ تَطْلُقُ . قَالَ مَنْ أَصَابَهُ هَذَا مِنْهُمْ فَهُوَ مُحْصَرٌ يَكُونُ عَلَيْهِ مِثْلُ مَا عَلَى أَهْلِ الآفَاقِ إِذَا هُمْ أُحْصِرُوا . قَالَ مَالِكٌ فِى رَجُلٍ قَدِمَ مُعْتَمِرًا فِى أَشْهُرِ الْحَجِّ حَتَّى إِذَا قَضَى عُمْرَتَهُ أَهَلَّ بِالْحَجِّ مِنْ مَكَّةَ ثُمَّ كُسِرَ أَوْ أَصَابَهُ أَمْرٌ لاَ يَقْدِرُ عَلَى أَنْ يَحْضُرَ مَعَ النَّاسِ الْمَوْقِفَ . قَالَ مَالِكٌ أَرَى أَنْ يُقِيمَ حَتَّى إِذَا بَرَأَ خَرَجَ إِلَى الْحِلِّ ثُمَّ يَرْجِعُ إِلَى مَكَّةَ فَيَطُوفُ بِالْبَيْتِ وَيَسْعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ يَحِلُّ ثُمَّ عَلَيْهِ حَجُّ قَابِلٍ وَالْهَدْىُ . قَالَ مَالِكٌ فِيمَنْ أَهَلَّ بِالْحَجِّ مِنْ مَكَّةَ ثُمَّ طَافَ بِالْبَيْتِ وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ مَرِضَ فَلَمْ يَسْتَطِعْ أَنْ يَحْضُرَ مَعَ النَّاسِ الْمَوْقِفَ . قَالَ مَالِكٌ إِذَا فَاتَهُ الْحَجُّ فَإِنِ اسْتَطَاعَ خَرَجَ إِلَى الْحِلِّ فَدَخَلَ بِعُمْرَةٍ فَطَافَ بِالْبَيْتِ وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ لأَنَّ الطَّوَافَ الأَوَّلَ لَمْ يَكُنْ نَوَاهُ لِلْعُمْرَةِ فَلِذَلِكَ يَعْمَلُ بِهَذَا وَعَلَيْهِ حَجُّ قَابِلٍ وَالْهَدْىُ . فَإِنْ كَانَ مِنْ غَيْرِ أَهْلِ مَكَّةَ فَأَصَابَهُ مَرَضٌ حَالَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْحَجِّ فَطَافَ بِالْبَيْتِ وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَلَّ بِعُمْرَةٍ وَطَافَ بِالْبَيْتِ طَوَافًا آخَرَ وَسَعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ لأَنَّ طَوَافَهُ الأَوَّلَ وَسَعْيَهُ إِنَّمَا كَانَ نَوَاهُ لِلْحَجِّ وَعَلَيْهِ حَجُّ قَابِلٍ وَالْهَدْىُ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, ona Süleyman b. Yesâr’ın rivayet ettiğine göre Ma‘bed b. Huzâbe el-Mahzûmî ihramlı olduğu halde Mekke yolunun bir yerinde sara nöbetine yakalandı. Onun yakınında bulunduğu suyun civarında bulunan kimselere sordu. Abdullah b. Ömer, Abdullah b. ez-Zübeyr ve Mervan b. el-Hakem’i buldu. Onlara, karşı karşıya kaldığı durumu anlattı. Hepsi de ona zorunlu olduğu kadarıyla tedavi olmasını ve fidye vermesini söylediler. Ayrıca sağlığına kavuştuktan sonra umresini yapmasını ve ihramından çıkmasını, ertesi sene hac etmesini ve kolayına gelen bir kurbanı hediye olarak göndermesini de emrettiler.
Mâlik dedi ki: İşte düşman dışında bir sebeple (hac etmesi) alıkonulan kişi hakkında durum bize göre böyledir. Ömer b. el-Hattâb da, Ebu Eyyûb el-Ensarî ve Hebbâr b. el-Esved’e haccı kaçırıp Nahr (kurban bayramı birinci) günü geldikleri vakit aynısını emrederek, bir umre yapıp ihramdan çıkmalarını, sonra da ihramsız olarak dönmelerini, ertesi bir sene de hac edip kurban hediye etmelerini emretti. Hediye edecek kurban bulamayan bir kimse hac günlerinde üç, ailesinin yanına döndüğü vakit de yedi gün oruç tutmalıdır.
Mâlik dedi ki: İhrama girdikten sonra ister hastalık, ister başka bir sebep, ister günleri hesap etmesindeki hatası, ister hilâli göremediği için hac edemeyen herkes “muhsar (hacdan alıkonulmuş)” demektir ve “muhsar” denilene düşen yükümlülük neyse ona da aynısı düşer.
Yahya dedi ki: Mâlik’e Mekke halkından olup hac niyetiyle ihrama girdikten sonra bir tarafı kırılan yahut şiddetli karın ağrısına yakalanan ya da doğum sancısı tutan kadının durumuna dair soru sorulmuş ve şu cevabı vermiştir: Sayılan bu durumlardan birisi ile karşı karşıya kalanlar (kim olursa olsun) muhsar birisi demektir. Onlar da tıpkı Mekke dışından gelen (afâkî)lerin, muhsar kalmaları (alıkonulmaları) halindeki yükümlülüklerin aynısı ile yükümlü olurlar.
Mâlik’e hac aylarında umre yapmak üzere gelip umresini bitirdikten sonra Mekke’den hac niyeti ile ihrama giren sonra da bir tarafı kırılan yahut diğer hacılarla birlikte vakfede bulunacak imkânı vermeyen bir hal ile karşılaşan kişinin durumu ile ilgili sorulan soruya, Mâlik şu cevabı vermiştir: Benim görüşüme göre, iyileşinceye kadar Mekke’de kalmaya devam eder. İyileştikten sonra Harem bölgesinin dışına çıkar, sonra (ihrama girerek) Mekke’ye dönerek, Beyt’i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa’y yaptıktan sonra ihramdan çıkar. Ertesi sene de hac etmesi ve hediyelik kurban göndermesi de ona farz olur.
Mâlik Mekke’den hac niyeti ile ihrama girdikten sonra Beyt’i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa’y eden, sonra hastalandığı için diğer hacılarla birlikte vakfede hazır bulunamayan kişinin durumu hakkında şunları söylemiştir: Haccı kaçırması halinde eğer gücü yeterse, Harem bölgesinin dışına çıkıp, bir umre (niyeti) ile girer, Beyt’i tavaf eder, Safa ile Merve arasında sa’y yapar. Çünkü yapmış olduğu o ilk tavafını umre niyetiyle yapmamıştı. Bu sebeple o, bunu yapar, ayrıca ertesi sene hac edip, kurban hediye etmekle yükümlü olur. Şayet Mekke halkından olmayıp, hac etmesini engelleyecek bir hastalığa düçar olursa, o zaman Beyt’i tavaf eder, Safa ile Merve arasında sa’y yapar ve bir umre ile ihramdan çıkar. Sonra Beyt’i bir daha tavaf eder ve Safa ile Merve arasında yine sa’y yapar. Çünkü onun ilk tavafı ve ilk sa’yini hac niyeti ile yapmıştı, ayrıca ertesi sene hac edip hediyelik kurban kesmekle de mükelleftir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 807, 1/130
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir Abdullah b. Zübeyr el-Esedî (Abdullah b. Zübeyr b. Avvam)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihsar/muhsar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36030, MU000814
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ رَأَى عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ أَحْرَمَ بِعُمْرَةٍ مِنَ التَّنْعِيمِ - قَالَ - ثُمَّ رَأَيْتُهُ يَسْعَى حَوْلَ الْبَيْتِ الأَشْوَاطَ الثَّلاَثَةَ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve’nin babasından rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ez-Zübeyr’in, Ten’im’den bir umre yapmak niyetiyle ihrama girdiğini gördü. (Urve’nin babası Abdullah) dedi ki: Sonra onun Beyt’in etrafında ilk üç şavtı hızlıca yürüyerek tavaf yaptığını gördüm.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 814, 1/132
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, Mikat
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Strateji, Hac, remel ve hervele
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36114, MU000898
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُحْرِمَ دَعَا بِالْجَلَمَيْنِ فَقَصَّ شَارِبَهُ وَأَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ قَبْلَ أَنْ يَرْكَبَ وَقَبْلَ أَنْ يُهِلَّ مُحْرِمًا .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik’in rivayet ettiğine göre kendisine Sâlim b. Abdullah’a dair şu rivayet ulaşmıştır: Sâlim ihrama girmek istediği zaman, bir makas ister, bineğine binmeden ve ihramlı olarak telbiye getirmeden önce bıyıklarını keser, sakalını kısaltırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 898, 1/145
Senetler:
()
Konular:
Hac, ihrama girmek
Hac, traş olma