Giriş

Bize Hennâd b. es-Seriy, ona Vekî’, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçiyordu. ‘Bu mezardakilerin ikisi de azap görüyorlar. Üstelik azap görmeleri büyük bir günah sebebiyle değildir. Bu idrarından sakınmazdı, bu ise insanlar arasında laf taşırdı’ buyurdu. Sonra taze bir hurma dalı getirilmesini istedi. Dalı ikiye böldü ve parçalardan birini bir mezara, diğerini öbür mezara dikti. Sonra da, ‘Bu dallar kurumadıkça umulur ki onların azabı hafifletilir’ buyurdu.” Mansur bu rivayeti farklı bir isnadla tahric etmiş ve onu Mücahid vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etmiştir, Tavus'u zikretmemiştir.


    Öneri Formu
274634 N000031-2 Nesai, Taharet, 27

Bize Hennâd, Kuteybe ve Ebû Kureyb, onlara Vekî’, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştu: "Bu ikisi mezarlarında azap görüyorlar. Üstelik azaplarına sebep olan şey büyük bir günah değil. Buradaki idrar yaparken sütre kullanmazdı, şuradaki ise insanlar arasında laf taşırdı." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Hureyre, Ebû Musa, Abdurrahman b. Hasene, Zeyd b. Sâbit ve Ebû Bekre'den hadis rivayet edilmiştir. Yine Ebû İsa dedi ki: Bu, hasen-sahîh bir hadistir. Mansûr bu hadisi Mücâhid'den, o da İbn Abbâs'tan rivayet etmiş, bu senette Tâvûs'u zikretmemiştir. el-A'meş'in rivayeti daha sahihtir. Dedi ki: Vekî'in müstemlisi Ebû Bekir Muhammed b. Ebân el-Belhî’den işittim, o da Vekî'in şöyle dediğini duymuştur: "el-A'meş, İbrahim'in isnadını Mansûr'dan daha iyi bilir."


    Öneri Formu
274652 T000070-2 Tirmizi, Tahare, 53


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لا يدخل الجنة قتات

    Öneri Formu
20569 B006056 Buhari, Edeb, 50


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لا يدخل الجنة قتات

    Öneri Formu
24044 T002026 Tirmizi, Birr ve Sıla, 79


    Öneri Formu
153885 BS16755 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,266

Bana Mâlik, ona Süheyl b. Ebî Sâlih, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeye razı olur, fakat üç şeye de kızar. Sadece O’na kulluk yapıp kendisine hiç bir şeyi ortak koşmamanıza, hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanıza ve başınıza yönetici olarak verdiği kişilere samimiyetle nasihat etmenize razı olur. Dedikodu etmenize, savurganlık yapmanıza ve çok soru sormanıza da kızar."


Açıklama: Hz. Peygamber hayatta iken çok soru sorulması çeşitli âyet ve hadislerle yasaklanmıştır. Çünkü soruların sınırı yoktur. Hatta bazen gerçekleri çarpıtmak ve zihinleri bulandırmak amacıyla sorular sorulur. Fakat daha önemlisi vahiy gelirken ve Peygamber henüz hayatta iken çok ve gereksiz sorular sorulmasının başka bir sakıncası daha vardır. O da hakkında hüküm verilmemiş, dolayısıyla bir sınırlama konulmamış olan bir konuda soru sorulması ve zorunlu olarak verilen cevapta insanlara sınırlama getirilmesidir. Yasak olmayan bir davranışın yasaklanmasına sebep olmaktır. İnsanların rahat ve geniş bir alanda hareket imkânı varken bu alanı daraltmaktır. Bakara sûresindeki kesilmesi emredilen sığır hadisesi, bunun en canlı örneğidir. Sıradan bir ineği kesmeleri ile maksat hasıl olacakken sorulan ısrarlı sorular bu genişliği daraltılmış ve insanlar neredeyse istenilen nitelikte bir ineği bulamayacak hale gelmişlerdi. Bu yönüyle bakıldığında çok soru sorma yasağı, vahyin devam ettiği zaman ile sınırlıdır ve tamamen insanların hayatını kolaylaştırmak, daha geniş bir hareket alanı kazandırmak amacına matuftur. Ancak gerçekleri çarpıtmak ve insanların zihinlerini bulandırmak amacıyla ortaya atılan sorular, her dönemde kaçınılması gereken bir hâldir.

    Öneri Formu
39539 MU001833 Muvatta, Kelâm, 8

Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Ebû Muâviye ve Vekî, ona A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştur: "Bu ikisi azap görüyorlar. Hem de çok büyük bir şeyden dolayı değil. Onlardan biri (hacet giderirken) üzerine idrar sıçramasından sakınmazdı. Diğeri ise insanlar arasında laf taşırdı."


Açıklama: Bu konu ile ilgili hadislerde iki farklı fiil kullanılmaktadır. Biri burada olduğu gibi sakınmazdı anlamına gelen "lâ yestenzihu" fiili, diğeri de örtünmezdi anlamına gelen "lâ yestetiru" fiili. Bunların Arapça olarak yazılışı birbirine benzemektedir. Eğer Hz. Peygamber her iki fiili de kullanmadı ise, burada ravilerden veya Arap alfabesinden kaynaklanan bir hatadan söz etmek gerekir. İkisinden birini tercih etmek gerekirse, "lâ yestetiru" şeklini tercih etmek daha makul gözükmektedir. Bilindiği üzere o dönemde tuvalet ihtiyacını gidermek için kapalı bir mekân yoktu. Rasûlullah'ın (sav) ve ashabın huzurunda Mescid-i Nebî'de idrarını yapan bir bedevînin varlığı bilinen bir husustur. Dolayısıyla insanlar bu ihtiyaçlarını açık alanda gideriyorlardı. Muhtemelen bu esnada insanların pek çoğu sütre kullanmak, bir tepenin veya bir ağacın gerisine gitmek, yani mahremiyete dikkat etmek alışkanlığına da sahip değildi. Bundan dolayı Hz. Peygamber'in abdest bozarken mahremiyete dikkat edilmesini kastetmiş olma ihtimali daha fazladır. Doğru olan, her iki hususu göz önünde bulundurmaktır, yani hem idrar damlalarının üstümüze bulaşmasından sakınmak ve hem de mahremiyete dikkat etmek gerekir. Zaten Hz. Peygamber'in maksadı da bu olmalıdır.

    Öneri Formu
274654 İM000347-2 İbn Mâce, Tahâret, 26

Bize el-Muallâ b. Esed, ona Abdülvâhid b. Ziyâd, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) iki mezarın yanından geçiyordu, şöyle buyurdu: “Bu ikisine mezarlarında azap ediliyor, üstelik büyük bir günah sebebiyle azap görüyor değiller. Onlardan biri insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise idrar yaparken örtünmezdi." Sonra Hz. Peygamber (sav) taze bir ağaç dalı aldı, onu ikiye böldü ve her birini bir kabrin başına dikti. Sonra da şöyle dedi: "Umulur ki bu dallar kuruyana kadar onların azabı hafifletilir."


    Öneri Formu
38909 DM000766 Darimi, Taharet, 60

Bize Bağdat’ta Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ebî Tahir ed-Dekkak, ona imlâ yoluyla Ebû’l-Hüseyin Ahmed b. Osman el-Edemî, ona Ebû Kılâbe, ona Muallâ b. Esed, ona Abdulvâhid b. Ziyâd, ona el-A’meş, ona Mücahid, ona Tavus, ona da İbn Abbas rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçiyordu, ‘Onlar, laf taşımak ve idrar yüzünden azap görüyorlar’ dedi. Sonra taze bir dal parçası aldı, onu ikiye kırdı, sonra da onları mezarların her birine dikti. Müteakıben de, ‘Bunlar taze kaldıkları sürece umulur ki onların azapları hafifletilir” dedi.” Bunu Müslim Sahîh’inde Ahmed b. Yusuf vasıtasıyla Muallâ b. Esed'den tahric etmiştir. Kitabu’t-Tahâre bölümünde geçtiği üzere aynı hadisi Buhârî de tahric etmiştir.


    Öneri Formu
140967 BS004194 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, II, 542


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِى إِلَى الْفُجُورِ وَإِنَّ الْفُجُورَ يَهْدِى إِلَى النَّارِ

    Öneri Formu
9195 M006637 Müslim, Birr ve Sıla, 103