333 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ona Ebû Muâviye, ona el-A’meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kim abdestini güzelce alır, sonra cuma namazına gelip imama yakın durur ve susup (hutbeyi) dinlerse, o Cuma ile diğer Cuma arasındaki hataları üç gün ziyadesiyle birlikte bağışlanır. O sırada yerdeki çakılları düzeltmekle meşgul olan da faydasız boş bir iş yapmış olur."
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Yezid b. Abdullah b. Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O günde Adem yaratılmış, o günde (cennetten) indirilmiş, o günde bağışlanmış ve o günde vefat etmiştir. Kıyamet de o günde kopacaktır. Cuma günü, cin ve insanlar hariç tüm canlılar, sabahleyin güneşin doğuşuna kadar kıyamet kopacak tedirginliği yaşarlar. Cuma gününde bir an vardır ki Müslüman bir kul, namaz kılarken o ana rastlar da Allah'tan bir şey isterse Allah, ona isteğini verir." "Ka'b (el-Ahbâr) 'Bu an, senede bir gündür' dedi. Ben de (itiraz ederek) 'Bilakis, her cuma günüdür' dedim. (Ebu Hureyre) der ki: Ka'b, Tevrat'ı okudu, sonra da 'Hz. peygamber (sav) doğru söylemiştir' dedi. Ebu Hureyre der ki: Daha sonra Abdullah b. Selam ile karşılaştım ve ona Kâ'b ile olan sohbetimi anlattım. Abdullah 'Onun hangi an olduğunu biliyorum' dedi. Ebu Hureyre der ki: Ben de ona 'Bu bilgiyi bana haber ver' dedim. Abdullah b. Selam 'Cuma gününün son anıdır' dedi. Ben de 'Cuma gününün son anı nasıl olabilir? Çünkü Rasulullah (sav) 'Müslüman bir kul namaz kılarken ona rastlarsa' diye buyurmuştur. Halbuki bu (cumanın son) anında ise (kişi), namaz kılamaz' dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Selam 'Rasulullah (sav) 'Kim bir yerde (mescitte) oturup namazı beklerse, namaz kılana kadar (o bekleyişi esnasında) namazdadır' buyurmadı mı?' dedi. Ben 'Evet' dedim. Abdullah 'İşte o, budur (namaz kılması böyle yorumlanabilir)' dedi."
Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Güneşin üzerine doğduğu günlerin en hayırlısı, Cuma günüdür. O günde Âdem (as) yaratıldı, o günde cennete konuldu, o günde oradan çıkarıldı. Kıyamet de ancak Cuma günü kopacaktır."
Açıklama: Hadisin isnadı için bk. HM009398.
Bize Yezîd, ona Muhammed, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üzerine güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. O günde Âdem yaratıldı, o günde cennete konuldu, o günde oradan indirildi, kıyamet de ancak o günde kopacaktır. O günde öyle bir saat vardır ki; bir mümin, namaz kılarken o saate denk gelip Aziz ve Celil Allah'tan bir hayır istediğinde, o hayrı Allah ona mutlaka verir." Rasulullah (sav) parmaklarını kapatarak (yumruk yaparak) bu vaktin kısalığına işaret etti.
Açıklama: Hadis sahih isnad ise uhammed b. Amr dolayısıyla hasendir. O sadûk bir râvidir.
Bize Kuteybe İbn Said, ona Muğîra, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Adem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıkarıldı. Kıyamet de ancak cuma günü kopacaktır."
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Tûr'a gitmiştim. Ka'b da oradaydı, orada onunla tam bir gün boyunca kaldık, ben ona Rasulullah'ın (sav) hadislerinden anlatıyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu. Ona Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasulullah doğru söylemiş, (bu her Cuma’dır)' dedi." "Sonra çıktım, (yolda) Basra b. Ebu Basra el-Gıfârî’ye rastladım, bana 'Nereden geliyorsun?' diye sordu, ben de 'Tûr’dan' dedim. Bana 'Eğer oraya gitmeden önce sana yetişseydim, gitmezdin. Zira ben Rasulullah'ı (sav) işittim 'Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Beytülmakdis mescidi' buyuruyordu' dedi. Sonra Abdullah b. Selam'la karşılaştım, ona 'Keşke beni Tur'da görseydin, Ka'b'a rastladım. Ben ona Peygamber'in (sav) hadislerinden bahsediyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu, orada bir gün beraberce kaldık. Ona Rasulullah'ın (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Ka'b, itiraz edip, 'O senede bir gündür' dedi. Abdullah b. Selam 'Ka'b yalan söylemiş' dedi. Ben de ona şöyle dedim: Sonra Ka'b Tevrat'ı okudu ve 'Rasulullah (sav) doğru söylemiş, o saat her cumada imiş' dedi. O zaman Abdullah 'Ka'b doğru söylemiş, o saati ben biliyorum' dedi. 'Kardeşim, onu bana da söyle' dedim. 'O, Cuma günü güneş batmadan önceki son saattir' dedi. Ben de ona 'Rasulullah'ın (sav) 'Mümin o saatte namaz da iken bir şey isterse onun istediği verilir' dediğini duymadın mı? Halbuki o saatte namaz kılınmaz' dedim. O da cevaben 'Sen Rasulullah'ın (sav) 'Kim namaz kılar da kıldığı yerden ayrılmadan, oturduğu yerde diğer namazı beklerse, o kimse namaz da imiş gibi sayılır' dediğini duymadın mı?' dedi. Ben de 'Evet duydum' dedim. 'İşte o saat benim dediğim saattir' dedi."
Bana Mâlik, ona Yezîd b. Abdullah b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim b. Hâris et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf ona da Ebu Hüreyre şöyle demiştir: "Tûr’a çıktım, orada Ka'b el-Ahbâr’a rastladım ve onunla oturdum. O bana Tevrat’tan (bir şeyler) anlattı, ben de ona Rasulullah’tan (sav) (hadislerinden) rivayet ettim. Rivayet ettiğim şeyler arasında Hz. Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, cinler ve insanlar hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye korkularından kulaklarını verip dinlerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasûlullah doğru söylemiştir (bu her Cuma’dır)' dedi." "Ebu Hüreyre der ki: Sonra Basra b. Ebu Basra el-Gıfârî’ye rastladım, bana 'Nereden geliyorsun?' diye sordu, ben de 'Tûr’dan' dedim. Bana 'Eğer oraya gitmeden önce sana yetişseydim, gitmezdin. Zira ben Rasulullah'ı (sav) işittim 'Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve İlyâ mescidi ya da [Ravi tereddüt etti] Beytülmakdis' buyurdu. Ebu Hüreyre der ki: Sonra Abdullah b. Selâm’a rastladım. Ona Ka'b ile olan sohbetimi ve Cuma günü hakkında ona anlattıklarımı aktardım ve 'Kâ'b, bunun her yıl bir gün olduğunu söyledi' dedim. Abdullah b. Selâm 'Kâ‘b yanlış söylemiş' dedi. Ben de 'Sonra Ka'b Tevrat’ı okudu ve 'Hayır, bu her Cuma’dır' diye düzeltti' dedim. Abdullah b. Selâm 'Ka'b doğru söyledi' dedi, sonra da 'Ben o saatin hangisi olduğunu biliyorum' diye devam etti. Ebu Hüreyre der ki: Ben Abdullah b. Selâm'a 'O saati bana haber ver, benden esirgeme' dedim, bana 'Cuma gününün son vaktidir' dedi. Ebu Hüreyre der ki: Nasıl olur da Cuma gününün son vakti olur? Zira Rasulullah (sav) 'O saatte Müslüman bir kul namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah mutlaka verir' buyurmuştur. Halbuki, o saat namaz kılınmayan bir vakittir' dedim, bana 'Rasulullah (sav) 'Kim oturup bir namazı beklerse, namaz kılana kadar namazda sayılır' buyurmadı mı?' dedi. Ebu Hüreyre der ki: Ben de 'Evet' dedim. Abdullah b. Selâm 'İşte o vakit budur' dedi."
Bize Abdürrezzak, ona (Süfyan) b. Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona da Ubeyd b. Umeyr şöyle haber vermiştir: "Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, kıyamet de o gün kopacaktır. Âdem yaratıldığında, ruhu o gün üflendi ve bedenine girdi. İkinci defa ruh üflendiğinde oturur bir şekilde doğruldu ve hapşırdı, ardından Allah onun diline 'Elhamdulillahi Rabbilalemin' sözünü düşürdü. Melekler de ona 'Rahimekellah' dedi."