305 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad b. Zeyd, ona Ebu Ne'âme es-Sa'dî, ona Ebu Nadre, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ashabına namaz kıldırırken sandaletlerini çıkarıverip onları sol tarafına koydu. Cemaat bunu gördüğünde onlar da sandaletlerini çıkardılar. Nebi (sav), namazı bitirince 'sandaletlerinizi niçin çıkardınız?' buyurdu. Onlar da senin sandaletlerini çıkarırken gördük; biz de çıkardık dediler. Hz. Peygamber (sav), 'Cebrâîl (as) bana gelip sandaletlerimin altında pislik/necaset bulunduğunu haber verdi' dedi ve 'sizden biri mescide geldiğinde sandaletlerine baksın; eğer sandaletlerinde necaset -ravilerden biri şüpheye düşüp pislik dedi- görürse onu temizlesin ve onlarla namaz kılsın' buyurdu."
Açıklama: Mescid-i Nebi'nin ilk halinde, namaz kılınan alanda zemin toprak/kum olduğu için, aşırı sıcak, soğuk ya da yağmur gibi farklı şartlarda namaz esnasında naline ihtiyaç duyulabilmektedir. Mimari yapı ve şartlar değiştiğinde doğal olarak ayakkabı çıkarılmış; namazın fıkhı da buna göre oluşmuştur.
Bize Musa b. İsmail, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Ebu Osman şöyle demiştir: Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'in yanında iken Cibril, Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve onunla konuşmaya başladı. Peygamber (sav) Ümmü Seleme'ye "Bu kimdir?" dedi ya da benzeri bir soru sordu. Ümmü Seleme de “bu Dıhye'dir” dedi. Cibril kalkıp gittikten sonra Ümmü Seleme “Allah'a yemin ederim ki, Hz. Peygamber'in (sav), hutbeye çıkıp Cibril haberini sahabeye bildirdiğini işitene kadar, ben Cibril'i, Dıhye'den başka biri sanmadım” dedi veya buna benzer bir ifade kullandı. Babam der ki: Ben Ebu Osman'a “bu hadisi kimden işittin?” diye sordum, o da “Usame b. Zeyd'den” dedi.
Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Yunus, Ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman da Ramazan Ayında Cebrail ile buluştuğu vakitti. Cebrail, Ramazanın her gecesinde Rasulullah (sav) ile buluşur ve Kur'an'ı karşılıklı okuyup müzakere ederlerdi. Bundan dolayı Rasulullah (sav), Cebrail ile buluştuğu bu zaman diliminde hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgârdan daha cömertti. Yine Abdullah bu hadisin benzerini, bu isnad ile Ma'mer'den rivayet etmiştir. Ebu Hureyre ve Fâtıma (r.anhuma) da Peygamber'den (sav) “Cebrail, Peygamber (sav) ile Kur'an'ı, mukabele ederlerdi (birbirlerine karşılıklı okurlardı).
Bize Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Peygamber'in (sav) hanımı Âişe şöyle rivayet etmiştir: Âişe, Hz. Peygamber'e (sav), “Uhud gününden daha zor bir günün oldu mu?” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu: "Kavminin çok eziyeti ile karşılaştım. En kötüsü de Akabe günü idi. İbn Abduyâlîl b. Abdükülâl'dan himaye ve koruma istedim kabul etmedi. Ben de hüzünlü bir hâlde ayrıldım. Ne yapacağımı bilemeden Karn-i Se'âlib mevkiine geldim. Başımı kaldırdım, bir gördüm ki başımın üstünde bir bulut beni gölgeliyor, bulutun içinde Cebrail bana seslenerek “Allah (ac), kavminin sana cevabını ve seni reddedişini işitti. Onlara dair dilediğini kendisine emretmen için sana dağlar meleğini gönderdi” dedi. Dağlar meleği bana seslenip selam verdi ve “ey Muhammed, Allah, kavminin sana cevabını işitti. Ben dağlar meleğiyim. Dilediğin emri bana emretmen için beni sana Rabbin gönderdi. Dilersen iki Ahşeb dağını onların üstüne kapatayım” dedi." Hz. Peygamber (sav) de cevaben "aksine, ben Allah'ın, onların soyundan, bir olan Allah'a ibadet edip ona bir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkaracağını ümit ediyorum" buyurdu.
Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Yunus, Ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman da Ramazan Ayında Cebrail ile buluştuğu vakitti. Cebrail, Ramazanın her gecesinde Rasulullah (sav) ile buluşur ve Kur'an'ı karşılıklı okuyup müzakere ederlerdi. Bundan dolayı Rasulullah (sav), Cebrail ile buluştuğu bu zaman diliminde hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgârdan daha cömertti. Yine Abdullah bu hadisin benzerini, bu isnad ile Ma'mer'den rivayet etmiştir. Ebu Hureyre ve Fâtıma (r.anhuma) da Peygamber'den (sav) “Cebrail, Peygamber (sav) ile Kur'an'ı, mukabele ederlerdi (birbirlerine karşılıklı okurlardı).
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamandı. Cebrail Ramazan'da her gece Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah (sav) hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgardan daha cömertti."