305 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed, ona Abde, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Hendek günü (Hendek Savaşı’ndan) dönüp silahını bırakmış ve yıkanmıştı. Bu sırada Cebrâil hala başı tozlu (savaştan yeni dönmüş) bir halde geldi ve 'Silahını mı bıraktın? Vallahi ben henüz silahımı bırakmadım' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'peki nereye?' diye sordu, Cebrail de Kurayza oğullarını göstererek 'şuraya' dedi. Bunun üzerine Nebî (sav) de onların üzerine sefere çıktı."
Bize Muhammed b. Abdullah b. İsmail, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensarî, ona İbn Avn, ona el-Kâsım, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: "Her kim Muhammed’in, Rabbini gördüğünü iddia ederse çok büyük bir söz söylemiş olur. O, sadece Cebrail’i (asıl) suretinde, suretiyle ufukları kapatmış şekilde görmüştür."
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona Katade, ona da Ebu Râfi şöyle haber vermiştir: Halid b. Velid, Peygamber Efendimize gelerek içinde bulunduğu yalnızlık ve iç sıkıntısından şikâyet etti. Bunun üzerine Allah Rasuûlü (sav) ona "Sana, bana Rûhu’l-Emîn Cebrail'in öğrettiği bir duayı öğretmemi ister misin?" dedi ve "Cinlerden bir ifrit sana zarar vermek istiyor. Yatağına girdiğinde şu duayı oku" buyurdu: "Gökten inenlerin şerrinden, göğe yükselenlerin şerrinden, yerde yarattıklarının şerrinden, yerden çıkanların şerrinden, gecenin ve gündüzün şerrinden, her türlü baskıncının hayır taşımayan baskınının şerrinden, Allah'ın tam ve eksiksiz kelimelerine; iyi ya da kötü hiç kimsenin aşamayacağı o eksiksiz kelimelerine sığınırım ey Rahman!"