231 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Hüşeym b. Beşir, ona Ubeydullah b. Ebubekir b. Enes ve Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا
Bize Müsedded, ona Mu'temir, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), 'zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et' buyurdu. Sahabe 'ey Allah'ın Rasulü, mazlum olduğu zaman ona yardım edeyim, fakat o zalim olduğu zaman ben ona nasıl yardım ederim' diye sordu, Rasulullah (sav) da 'onun elini tutar (zulmetmesine engel olursun)' buyurdu."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Hüşeym b. Beşir, ona Ubeydullah b. Ebubekir b. Enes ve Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et."
Bize Muhammed b. Hâtim el-Müktib, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), 'zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et' buyurdu. Biz 'ey Allah'ın Rasulü, mazluma yardım edeyim, fakat zalime nasıl yardım ederim' diye sorduk, Rasulullah (sav) da 'Onun zulmetmesine engel olursun. Ona yardım da işte budur' buyurdu." Tirmizî der ki: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا
Bize İshak b. İbrahim, ona Yahya b. Adem ve Amr b. Muhammed bu ikisine Süfyan, Eş’as b. Ebü’ş-Şa’sâ'dan aynı isnadı ile şüphe izhar etmeksizin “Rasulullah (sav) bize selamı yaymayı emretti ve altın yüzüğü yasakladı” dedi.
Açıklama: Sistem düzeltme imkanı vermiyor ???
Bize Muhammed b. Râfi, ona İbn Ebu Füdeyk, ona Muhammed b. Ebu Zi'b , ona Said b. Halid el-Kârizî, ona İsmail b. Abdurrahman, ona da Atâ b. Yesâr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bize 'Derece olarak insanların en hayırlı olanını size haber vereyim mi?' dedi. Biz de 'Evet, söyle Ey Allah’ın Rasûlü!' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Ölünceye veya öldürülünceye kadar Allah yolunda cihad için atının yularını bırakmayan kimsedir' dedi. 'Bundan sonra kimin olduğunu söyleyeyim mi?' buyurdu. 'Evet, buyur Ey Allah’ın Rasûlü!' dediğimizde, 'Bir vadide yalnızlığa çekilip namazını kılan, zekatını veren ve insanların kötülüklerinden uzak kalmaya çalışan kimsedir' dedi. Sonra da 'Peki size insanların en kötüsünü haber vereyim mi?' buyurdu. Biz 'Evet, buyur ey Allah’ın Rasûlü! dediğimizde, 'Allah (cc) için kendisinden bir şey istenip de vermeyen kimsedir' buyurdu."
Bize Bize Kuteybe, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Âişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) insanlara namaz kıldırdı. Namaza durunca, uzunca kıyam yaptıktan sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzattı sonra kalktı. Bu kalkışından sonraki kıyamı da uzun sürdü ama birinci kıyamdan daha kısa idi, sonra rükûa vardı ve uzunca rükûda kalmakla birlikte birinci rükûdan daha kısa sürdü, sonra rükûdan kalkıp secdeye vardı, sonra da son rekâtta da aynısını yaptıktan sonra namazı bitirdi. Güneşin tutulması da açılmış idi. İnsanlara bir hutbe vererek Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü için de, hayatı için de tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde Allah’a dua edin, tekbir getirin, çokça sadaka verin." Sonra "Ey Muhammed ümmeti! Vallahi! Allah’tan daha kıskanç (gayret sahibi) kimse yoktur ki, kulunun veya cariyesinin zina etmesine razı olsun. Ey Muhammed ümmeti, vallahi bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız."
Bize Muhammed b. Abdürrahim, ona Saîd b. Süleyman, ona Hüşeym, ona Übeydullah b. Ebu Bekir b. Enes, ona da Enes şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), 'zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et' buyurdu. Bir adam 'ey Allah'ın Rasulü, mazlum olduğu zaman ona yardım edeyim, fakat o zalim olduğu zaman ben ona nasıl yardım ederim' diye sordu, Rasulullah (sav) da 'onu tutarsın ya da onun zulmetmesine engel olursun. Ona yardım da işte budur' buyurdu."
Bize İsmail b. Abdullah, ona Malik, ona da Zeyd b. Eslem, ona da babası (Eslem) şöyle demiştir: Ben Ömer b. Hattâb'ın (ra) beraber çarşıya çıktım. Yolda genç bir kadın Ömer’e yetişip “Ey Müminlerin Emiri! Eşim şehit oldu, Geride küçük çocuklar bıraktı. Allah’a yemin ederim ki onlar henüz bir koyun paçasını bile pişirecek yaşta değiller. Ne tarlaları var ne de hayvanları. Onların açlıktan öleceğinden korkuyorum. Ben, Hudeybiye’de Peygamber (sav) ile birlikte bulunan Gıfâr kabilesinden Hufâf b. İmâ el-Gıfârî’nin kızıyım” dedi. Bunun üzerine Ömer yoluna devam etmeyip o kadının yanında durdu. Sonra kadına hitaben “Kureyş'e yakın bir nesebe merhaba” dedi. Ardından evde bağlı duran, güçlü bir deveye yöneldi. O devenin üzerine iki çuval dolusu yiyecek, ayrıca nafaka ve giyecek yükledi. Deveye dizginini vererek kadına uzattı ve “bu yükü rızık edin, bu tükenmeden Allah sizlere hayır verecektir” dedi. Orada bulunan bir adam “ey Müminlerin Emiri, bu kadına çok verdin” dedi. Ömer de “Anan seni kaybetsin (yani seni doğurmamış olsaydı keşke)! Vallahi ben bu kadının babasıyla ve kardeşiyle birlikte bir kaleyi kuşattığımızı, o kaleyi fethettiklerini ve sonra bizim onların ganimetinden hissemizi aldığımızı hatırlıyorum!” dedi.