74 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zührî, ona Ubeydullah, ona da Ebu Hureyre ve Zeyd b. Hâlid (r.anhüma) şöyle demişlerdir: Rasulullah'ın (sav) yanında iken bir adam kalkıp “Allah'a aşkına, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet” dedi. Daha dirayetli ve edepli olan hasmı “aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve bana müsaade et anlatayım” dedi. Hz. Peygamber (sav) "söyle" buyurdu. Bunun üzerine söz verilen hasım “benim oğlum bunun yanında işçiydi ve bunun karısı ile zina etti. Bu nedenle ben yüz koyun ve bir hizmetçi fidye vererek oğlumu kurtardım. Sonra ben ilim ehlinden birkaç adama sordum. Onlar oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün, bu adamın karışma da recim cezası gerektiği bilgisini aldım” dedi. Bundan sonra Rasulullah (sav) "canım elinde olana yemin ederim ki aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Verdiğin yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilecek. Oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası gerekir. Ey Üneys, sen de bunun karısına git. Eğer suçunu itiraf ederse onu recmet" buyurdu. Üneys kadına gitti. Kadın suçunu itiraf etti. Üneys de kadını recmetti. Râvî der ki: Ben Sufyân'a “Benim oğlum bu adamın yanında ücretli idi” diyen adam “Bana, oğlumun üzerine recim cezası olduğunu haber verdiler” sözünü söylememiştir, dedim. “Sufyân ben o hususta Zuhrî'den bunu işitip işitmediğimde şüphe etmekteyim. Onun için bazen bu cümleyi söyledim, bazen de sükût ettim” diye cevap verdi
Bize Muhammed b. Rumh el-Mısrî, ona el-Leys b. Sa'd, ona İbn ihab, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: "Mahzûm oğulları kabilesinden hırsızlık eden kadının durumuna Kureyş çok üzüldü ve 'bu kadın hakkında Rasulullah (sav) ile kim konuşabilir' diye soruşturdular, sonunda 'Bunu Rasulullah (sav) ile ancak onun sevdiği olan Usame b. Zeyd konuşmaya cesaret edebilir?' dediler. Usame de (kadının affı veya cezasının paraya çevrilmesi için) Hz. Peygamber (sav) ile konuştu. Rasulullah (sav) 'Sen Allah'ın (koyduğu) hadlerinden birisinin (terkedilmesi) hakkında mı aracı oluyorsun?' diyerek onu kınadı. Sonra kalktı ve (halka) yüksek sesle hitabede bulunarak 'ey insanlar, Sizden öncekiler -İsrail oğulları- kuvvetli adam aralarında hırsızlık ettiği zaman onu cezalandırmayı terk ettikleri, zayıf adam aralarında hırsızlık ettiği zaman da ona had cezası uyguladıkları için helak oldular. Allah'a and olsun ki eğer Muhammed'in kızı Fâtıma da çalmış olsa şüphesiz ben onun da elini keserdim' buyurdu." [Muhammed b. Rumh der ki: Ben Leys b. Sa'd'ı “Allah, Hz. Peygamber'in (sav) kızı Fâtıma'yı hırsızlık etmekten şüphesiz korumuştur” sözünü söylerken işittim. Her Müslüman da bunu söylemelidir.]
Bize Hişam b. Ammar, ona Said b. Yahya, ona Hammad b. Seleme, ona İshak b. Ebu Talha, ona Ebu Zer azatlısı Ebu Münzir, ona da Ebu Ümeyye şöyle rivayet etmiştir: "Bir hırsız, Rasulullah'ın (sav) huzuruna getirildi. Hırsız suçunu açıkça kabul etti, ama çalınan eşya onun yanında bulunamadı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Senin çaldığını zannetmiyorum' buyurdu. Hırsız 'yok ben çaldım' dedi. Sonra Rasulullah (sav) tekrar 'Senin çaldığını sanmıyorum' buyurdu. Hırsız 'çaldım' dedi. Bunun üzerine Rasulullah'ın (sav) emretti, onun eli kesildi. Sonra Peygamber (sav) hırsıza hitaben 'Estağfirullah ve etûbu ileyh (Allah’tan bağışlanma dilerim ve O’na tövbe ederim), diyerek tevbe et' buyurdu. Hırsız 'Estağfirullah ve etûbu ileyh' (Allah’tan bağışlanma dilerim ve O’na tövbe ederim)' dedi. Resûl-i Ekrem (sav) de iki kez 'Allah'ım onun tövbesini kabul eyle' diye dua etti."