121 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hucr, ona Abdulhamid b. Ömer el-Hilâlî, ona Said b. İyâs el-Cüreyrî, ona da Ebu Selîl, Ebu Hüreyre’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam 'Ey Allah’ın Rasûlü (sav)! Bu gece yaptığınız duayı duydum. Duanızdan aklımda kalan şu sözleriniz oldu: Allah’ım! Günahlarımı bağışla, rızkımı genişlet ve bana verdiğin rızkı bereketli kıl. Rasulullah (sav) 'Galiba eksik bir şey bırakmadan hepsini duymuşsun' buyurdu." “Bu duâyı yaparsan istemedik bir şey bıraktığını zanneder misin? Yani her şeyi istemiş olursun.” [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hadis garîbdir. Ebu Selîl’in ismin Durayb b. Nufeyr olup, kendisine İbn Nüfeyr denilir.]
Açıklama: Dureyb b. Nukayr ile Ebu Hüreyre arasında inkıta bulunmaktadır.
Bize İbn Ömer el-Mekkî, ona Süfyân, ona İbn Aclân, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz yatağından kalkıp tekrar yatağa döndüğünde, elbisesinin eteğiyle (kenarıyla) yatağı üç kez çırparak temizlesin. Çünkü kalktıktan sonra yatağa nelerin geldiğini bilemez. Yattığı zaman da şöyle desin: 'Rabbim! Senin adınla yanımı yatağa koydum, senin adınla kaldırırım. Eğer canımı alacak olursan ona merhamet et. Eğer canımı almazsan onu salih kullarını koruduğun gibi koru.' Uyandığında da şöyle desin: 'Bedenime afiyet veren , canımı bana geri veren ve kendisini zikretmeme izin veren Allah'a hamd olsun'." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Câbir ve Hz. Aişe'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu Hureyre'nin hadisi hasen bir hadistir. Bazıları bu hadisi "elbisenin eteğinin iç tarafıyla silkelesin' şeklinde nakletmiştir.]
Bize (İshak b. Musa) el-Ensâri, ona Ma‘n (b. İsa), ona Malik (b. Enes), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvân), ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biri sakın 'Allah'ım dilersen beni bağışla, Allah'ım dilersen bana merhamet et' demesin. İstediğini kararlı olarak istesin. Çünkü Allah için bir zorlayıcı yoktur." [Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebu Şeybe, ona Mervan b. Muâviye, ona Avf, ona Abbas el-Ammî’nin şöyle demiştir: Bana ulaştığına göre peygamber Davud (as) duasında şöyle dermiş: "Allah’ım! Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim, sen benim Rabbimsin, sen Arşının üstünde pek yücesin. Göklerde ve yerde olanların gönlüne saygını ve korkunu koydun, mevki itibariyle yarattıkların arasında sana en yakın kişi, onlar arasında Sana en çok saygı duyan kişidir. Sana saygı duymayanın bilgisi ne olabilir ki, yahut senin emrine itaat etmeyenin ne hikmeti olacak ki?"
Bize Temim b. Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Şerik, ona Ebu İshak, ona Ebu Ahves ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Bizler, namazda oturduğumuzda ne diyeceğimi bilmiyorduk. Rasulullah (sav) de (bu durumu) biliyordu. (Ravi, önceki hadisin) benzerini (nahve) zikredip ona Şerik, ona Cami b. Şeddad, ona Ebu Vail ona da Abdullah'ın şöyle dediğini nakletti: Hz. Peygamber (sav), bizlere teşehhüdü öğrettiği gibi öğretmediği (bir takım) dualar öğretirdi. (Mesela), "Allah'ım! Kalplerimizi birbirimize ısındır. Aramızı düzelt. Bizleri kurtuluş yollarına sevk et. Bizleri karanlıklardan kurtarıp aydınlığa (ulaştır). Açık ve gizli olmak üzere kötülükleri bizden uzaklaştır. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi, soyumuzu bizim için mübarek kıl. Bizleri bağışla. Şüphesiz sen, tövbeleri çokça bağışlayıp rahmet edensin. Bizleri nimetlerine şükredip onlara hamd edenlerden, onlardan razı olanlardan kıl. Bize nimetlerini tamamla" (duası, bu dualardandır).
Bize Muhammed b. İsmail, ona Abdullah b. Yezid el-Mukrî, ona Said b. Ebu Eyyûb, ona Ebu Merhum (Abdurrahim b. Meymun), ona Sehl b. Muâz b. Enes, ona da babası (Enes b. Malik), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim bir yemeği yer de 'Bana bu yemeği yediren ve benim hiçbir kuvvet ve kudretim olmadan onu rızık olarak bana veren Allah’a hamdolsun' derse, geçmiş günahları bağışlanır." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Ebu Merhum’un ismi Abdurrahman b. Meymûn’dur.]
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona bir adam, ona da Ferve b. Nevfel (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Hz. Peygamber'in (sav) yayına geldi ve 'Ey Allah'ın Resulü! Bana yattığım zaman okuyacağım bir dua öğret' dedi. Hz. Peygamber (sav) ona 'Kâfirûn suresini oku. Çünkü o sure şirkten korur' buyurdu." [Şu'be şöyle demiştir: Bazı rivayetlerde Bir kere oku' denilirken, bazılarında bu kayıt bulunmamaktadır. Bize Musa b. Hizâm, ona Yahya b. Adem, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Ferve b. Nevfel, ona da babası, Hz. Peygamber'in yanına geldiğini söylemiş ve hadisin yakın manada benzerini nakletmiştir. Hadisin bu senedi daha sahihtir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Züheyr bu hadisi, Ebu İshak'tan o Ferve b. Nevfel'den, o babasından, o da Hz. Peygamber'den (sav) benzer şekilde nakletmiştir. Bu sened, Şu'be rivayetinden daha doğru ve sahihtir. Ebu İshak'ın ashabı bu hadiste ihtilafa düşmüşlerdir. Bu hadis başka senedlerden de rivayet edilmiştir. Hadisi Abdurrahman b. Nevfel babasından, o da Hz. Peygamber'den nakletmiştir. Abdurrahman, Ferve b. Nevfel'in kardeşidir.]
Bize Ebu Hişâm Muhammed b. Yezid el-Kûfî er-Rifâî, ona Yahya b. Yemân, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Zeyd el-Ammî, ona Ebu İyâs Muaviye b. Kurre, ona da Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ezan ile kamet arasında edilen dua geri çevrilmez. Bunun üzerine sahabe 'Ey Allah'ın Rasulü! Öyleyse nasıl dua edelim?' dediklerinde, Hz. Peygamber (sav) 'Dünyada ve ahirette afiyet dileyiniz' buyurdular." [Ebu İsa (Tirmîzî) şöyle demiştir: Bu hasen bir hadistir. Bu hadisteki 'Öyleyse nasıl dua edelim?' Hz. Peygamber de (sav) 'Dünyada ve ahirette afiyet dileyiniz"' kısmını Yahya b. Yemân eklemiştir.]
Bize Kuteybe, ona Ebu'l-Ahvas, ona Ebu İshak, ona Yezid, ona Ebu'l-Havra, ona da Hasan'dan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasulullah (sav), bana vitir namazında Kunut duası olarak okumam için şu duayı öğretti: "Allah'ım! Hidayet ettiğin kimselerle birlikte bana da hidayet et. Beni de afiyette kıldığın kimseler içerisine al. Beni de velisi olduğun kimselerden eyle. Verdiklerini bereketli kıl. Hüküm verdiğin şeylerin bazısının şerrinden beni koru. Sen hükmedersin, Sana hükmolunmaz. Senin velisi olduğun kimse zelil olmaz. Kutsalsın ve yüceler yücesisin Ey Rabbimiz."
Bize Temim b. Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Şerik, ona Ebu İshak, ona Ebu Ahves ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Bizler, namazda oturduğumuzda ne diyeceğimi bilmiyorduk. Rasulullah (sav) de (bu durumu) biliyordu. (Ravi, önceki hadisin) benzerini (nahve) zikredip ona Şerik, ona Cami b. Şeddad, ona Ebu Vail ona da Abdullah'ın şöyle dediğini nakletti: Hz. Peygamber (sav), bizlere teşehhüdü öğrettiği gibi öğretmediği (bir takım) dualar öğretirdi. (Mesela), "Allah'ım! Kalplerimizi birbirimize ısındır. Aramızı düzelt. Bizleri kurtuluş yollarına sevk et. Bizleri karanlıklardan kurtarıp aydınlığa (ulaştır). Açık ve gizli olmak üzere kötülükleri bizden uzaklaştır. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi, soyumuzu bizim için mübarek kıl. Bizleri bağışla. Şüphesiz sen, tövbeleri çokça bağışlayıp rahmet edensin. Bizleri nimetlerine şükredip onlara hamd edenlerden, onlardan razı olanlardan kıl. Bize nimetlerini tamamla" (duası, bu dualardandır).