335 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir.” İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: “Küçük olan, büyük olana selam verir.” Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de rivâyet mevcuttur. Ebu İsa şöyle demiştir: "Bu hadis, Ebu Hureyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: “Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.”
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Yakub, onlara Ravh b. Ubade, ona Habib b. Şehid, ona Hasan, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Binek üzerinde olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olanlar sayıca çok olanlara selam verir." [İbn Müsenna kendi rivâyetinde şunu da ilave etmektedir: "Küçük olan, büyük olana selam verir." Bu konuda, Abdurrahman b. Şibl, Fedâle b. Ubeyd ve Câbir’den de hadis nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, Ebu Hureyre’den birçok tarikle rivâyet edilmiştir. Eyyüb es-Sahtiyanî, Yunus b. Ubeyd ve Ali b. Zeyd ise şunu söylemektedirler: Hasan, Ebu Hureyre’den hadis işitmemiştir.]
Açıklama: Bu isnad'da inkıta şüphesi olmasına rağmen hadis Ebû Hüreyre'den birçok tarikle nakledildiği için sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; musannif ile Muhammed b. Aclan arasında inkita vardır.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikisine Bişr -yani Bişr b. Mufaddal'ı kastetmişlerdir-, ona İbn Aclân, ona el-Makburî -Müsedded, Makburî'nin adının Said b. Ebu Said el-Makburi olduğunu da söylemiştir-ona Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Biriniz, bir meclise ulaştığında selam versin, kalkmak istediği zaman da selâm versin. Zira ilk selamı, son selamından sevap açısından daha iyi değildir."
Açıklama: Meclise katılım veya meclisten ayrılırken verilecek olan selamı, aynı zamanda bildirim olarak da değerlendirmek gerekmektedir. 'Ben geldim' ve 'ben ayrılıyorum' anlamında kullanılan selam, hem dua ve hem de durum bildirimi olarak işlev görmektedir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini bildirmiştir: "Beş şey Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarındandır. Selama karşılık vermek. Davete icabet etmek. Cenazede hazır bulunmak. Hastayı ziyaret etmek. Aksırana Allah'a hamd ederse (yerhamukallah= Allah sana rahmet etsin)demek."
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Mamer, ona Hemmam b. Münebbih, ona Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Küçük, büyüğe; yoldan geçen, oturmakta olana; sayıca az olan, sayıca çok olanlar selam verir.” (Tirmizi), Bu hadis hasen sahihtir, demiştir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (ra) Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sizden biriniz bir meclise ulaştığında selam versin ve oturmayı uygun görürse otursun. Kalktığı zaman selam verip ayrılsın. Çünkü önceki selamı sonrakinden daha iyi değildir." [Ebu İsa -Tirmizi- şöyle demiştir: "Bu hadis hasendir. Aynı zamanda bu hadisi İbn Aclan, Saîd el-Makburî’den, o babasından, o da Ebû Hureyre’den (ra), o da Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.]
Bize Yusuf b. Hammad el-Ma'nî el-Basrî, ona Osman b. Abdurrahman el-Cumahî, ona Muhammed b. Ziyad, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Selamı yayın, yemek ikram edin ve kafirlerin başını vurun. Böylece cennete varis olursunuz." Bu babda Abdullah b. Amr, İbn Ömer, Enes, Abdullah b. Selam, Abdurrahman b. Aişe, Şüreyh b. Hani'nin babasından naklen rivayet vardır. Ebu İsa -Tirmizi- Bu hadis İbn Ziyad'ın Ebu Hureyre'den, hasen, sahih ve garip bir rivayetidir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Said b. Ebu Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) mescidin köşesinde otururken bir adam mescide geldi, namaz kıldı ve sonra "Es-selamu aleyke" diyerek selam verdi."
Bize Muhammed b. Ubeyd, ona Şurahbîl b. Müdrik el-Cu'fî, ona Abdullah b. Nücey el-Hadramî, ona babası (Nücey el-Hadramî), ona da Hz. Ali (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah'ın yanında, başka hiç kimseye nasip olmayacak kadar üstün bir konumum vardı. Her seher vakti kendisine gider, selâm verir, boğazını temizleyene (sesimi duyduğunu hissettirecek şekilde hafifçe öksürene) kadar, selam vermeye devam ederdim. Yine bir gece geldim ve 'es-Selâmun aleyke ey Allah'ın Rasulü' dedim. Bunun üzerine bana 'Yavaş ol (Acele etme), ey Ebu Hasan, bekle yanına çıkayım' buyurdu. Yanıma çıktığında 'Ey Allah’ın Peygamberi! Seni kızdıran biri mi oldu?' dedim, bana 'Hayır' dedi. 'Peki o hâlde, neden daha önceki gecelerde benimle konuşmadığın halde bu gece konuştun' dedim, şöyle cevap verdi: Hücrede bir kıpırtı duydum 'Kim o?' diye sordum. 'Ben Cebrail'im' dedi. 'Buyur gir' dedim. 'Hayır, sen dışarı çık' dedi. Ben de çıktım. Cebrail 'Evinde öyle bir şey var ki, orada bulunduğu sürece hiçbir melek oraya girmez' dedi. 'Ey Cebrail, böyle bir şey olduğunu bilmiyorum' dedim. 'Git bak, araştır' dedi. Eve girdim, baktım ki sadece Hasan’ın oynadığı bir köpek yavrusu var. 'Sadece bir köpek yavrusu buldum' dedim. Bunun üzerine Cebrail 'Üç şey vardır ki, bir mekânda bulundukça oraya asla melek girmez: Bunlardan biri köpek, biri cünüplük, diğeri de ruh taşıyan varlığın sureti (heykeli, resmi)' dedi."