Giriş

Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğira, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle demiştir: Şam'a gelmiştim. “şuradaki kim?” diye sordum. “Ebu Derdâ” dediler. Ebu Derdâ (bana) “Allah'ın, Peygamberinin lisanıyla kendisini Şeytan'dan koruduğu kimse sizin aranızda değil miydi?” dedi. Bize Süleyman b. Harb, ona Şube, ona da Muğira rivayetinde “Peygamberinin lisanıyla Allah'ın, kendisini koruduğu kimse” demiştir.


Açıklama: Olayın ayrıntıları için bkz. B003742, B003742, B003743 numaralı hadis.

    Öneri Formu
32617 B003287 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 11

Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğira, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle demiştir: Şam'a gelmiştim. “şuradaki kim?” diye sordum. “Ebu Derdâ” dediler. Ebu Derdâ (bana) “Allah'ın, Peygamberinin lisanıyla kendisini Şeytan'dan koruduğu kimse sizin aranızda değil miydi?” dedi. Bize Süleyman b. Harb, ona Şube, ona da Muğira rivayetinde “Peygamberinin lisanıyla Allah'ın, kendisini koruduğu kimse” demiştir.


Açıklama: Olayın ayrıntıları için bkz. B003742, B003742, B003743 numaralı hadis.

    Öneri Formu
280593 B003287-2 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 11

Bize Abdürrezzâk, ona Ma‘mer, ona da Zührî şöyle demiştir: "Sâbit b. Kays b. Şemmâs Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, helak olmaktan korkuyorum. Allah, kişinin yapmadığı şeyle övülmekten hoşlanmasını, istemiyor, ben ise övülmeyi seviyorum. Allah böbürlenmeyi yasaklıyor ama ben bakımlı olmayı seviyorum. Allah senin huzurunda sesimizi yükseltmemizi yasaklıyor ama ben gür sesli bir adamım” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Sâbit! Övgüye layık bir halde yaşamayı, şehit olarak ölmeyi ve cennete girmeyi istemez misin” buyurdu." Zührî şöyle der ki: O gerçekten böyle yaşadı ve Müseyleme’ye karşı yapılan savaşta şehit düştü.


    Öneri Formu
89031 MA020425 Musannef-i Abdurrezzak, XI, 239


    Öneri Formu
56068 HM006349 İbn Hanbel, II, 148

Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Muğire, ona İbrahim, ona Alkame şöyle söylemiştir: Ben Şam'a geldim ve iki rekat namaz kıldım. Sonra, “Ey Rabbim! Bana salih bir arkadaş lütfet” diye dua ettim. Akabinde bir meclise geldim ve onların yanında oturdum. Bir yaşlı adam çıkageldi ve yanı başıma oturdu. Ben, “bu zat kimdir?” diye sordum. Onun Ebu Derdâ olduğunu söylediler. O zata, “Ben biraz önce Allah'tan bana iyi bir arkadaş nasip etmesi için dua etmiştim. Allah bana arkadaş olarak seni lütfetti” dedim. O, “sen kimlerdensin?” dedi. Ben de “Kûfeliyim” dedim. Ebu Derdâ “Hz. Peygamber'in (sav) giydiği ayakkabıların, dayandığı yastığın, su kabının sahibi olan İbnu Ümmü Abd (İbn Mesud) yanınızda değil mi? Hz. Peygamber'in (sav) duası ile Allah'ın şeytandan kurtardığı (Ammâr) aranızda değil mi? Kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği Peygamber sırrını bilen (Huzeyfe) sizin içinizde değil mi?” dedi. Sonra da “Abdullah b. Mesud 'Ve'l-leylî izâ yağşâ' yi nasıl oku­yor?” diye sordu. Ben de kendisine “Ve'l-leyli izâ yağşâ ve'n-nehârî izâ tecellâ ve'z-zekeri ve'l-ünsâ” şeklinde okudum. Bunun üzerine Ebu Derdâ “Vallahi Rasulullah'ın (sav) kendi ağzıyla bana böyle okutmuştur” dedi.


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ يَسِّرْ لِى

    Öneri Formu
34802 B003742 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 20

Bize Musa b. İsmail, ona Hemmâm, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Müşriklerin reisi Âmir b. Tufeyl Peygamber'e gelip, “ya köylüler sana, şehirliler bana tabi olur, yahut hepsi senin olur ama ben senin halefin olurum, yahut ben Gatafân ahalisinden bin doru atlı, bin de doru kısraklı süvari ile sana hücum ederim” diyerek Peygamber'e (sav) üç seçenek sunması üzerine Peygamber (sav), Enes'in dayısı ve Ümmü Süleym'in kardeşi olan (Haram ibn Mılhân'ı) yetmiş süvari içinde Âmir oğullarına gönder­di. Ümmü Fulan'ın evinde veba hastalığına yakalanan ve boynunda hıyara benzer bir şiş ortaya çıkan Âmir “Deve vebasına benzer bir şişlik. Hem de falan aileden bir kadının evinde” diye hayıflandı ve “getirin atımı” dedi, sonra da atının sırtında öldü. Ümmü Suleym'in erkek kardeşi Haram, beraberinde aksak bir adam ve bir de Benû Fulan'dan adam olduğu halde gittiler. Haram iki arkadaşına “ben, Âmir oğullarının yanına varıncaya kadar yakınımda olun. Eğer onlar bana âmân verirlerse, siz zaten yakındasınız. Yok beni öldürürlerse, siz hemen koşup arkadaşlarınıza haber verirsiniz” dedi, ardından Amir'in kavmine “Rasulullah'ın (sav) mesajını ulaştırmam için bana âmân verir misiniz?” diyerek onlarla konuşmaya başladı. Bu arada, onlar, içlerinden birine işaret verdiler, o da Harâm'ın arkasından dolanarak ona mızrağını sapladı. Hemmâm der ki: Zannederim, saplayan kişi, mızrağı Ha­râm'ın sırtından vurup göğsünden dışarı çıkardı. Darbeyi alan Haram “Allâhu ekber Allâhu Ekber, Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, ben ka­zandım” diye haykırdı. Ardından Harâm'ın diğer arkadaşına yetişip öldürdüler. Bir dağın tepesinde olan, sakat adam hariç hepsini öldürdüler. Bunun üzerine Allah, daha sonra neshedilen "Bizler muhakkak Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu, bizi de hoşnut etti" ayetini indirdi ve Peygamber (sav), Al­lah'a ve Rasulü'ne isyan eden Rı'l, Zekvân, Lıhyân oğulları ve Usayya kabileleri aleyhine otuz sabah beddua etti


    Öneri Formu
31319 B004091 Buhari, Megâzî, 28

Bize Muhammed, ona Abdullah, ona Süleyman et-Teymî, ona Ebu Miclez, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav), rükûdan sonra Ri'l ve Zekvân kabilelerine bir ay beddua ederek kunut yaptığını" rivayet etmiştir."


    Öneri Formu
31326 B004094 Buhari, Megâzî, 28

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Peygamber (sav) Ma­ûne Kuyusu yanında sahabîlerini öldüren kimseler aleyhine otuz sa­bah beddua etti. O zaman Peygamber (sav) Allah'a ve Rasulü'ne isyan eden Rı'l, Lıhyân ve Usayya kabilelerine beddua ederdi. Enes der ki: Yüce Allah, Peygamberi için, Maûne Kuyusunda öldürülen sahabîler hakkında ayet indirdi ve daha sonra lafzı Kur'an'dan kaldırılıncaya ka­dar biz "kavmimize tebliğ ediniz ki, bizler Rabbimize kavuş­tuk, Rabbimiz bizden hoşnut olmuş, biz de O'ndan hoşnut olmu­şuzdur" ayetini okurduk.


    Öneri Formu
31328 B004095 Buhari, Megâzî, 28

Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer şöyle demiştir: Peygamber (sav) Hâlid b. Velîd'i -sanıyorum- Cezîme oğulları kabilesi üzerine gön­derdi ve onları İslam'a davet etti. Onlar “Müslüman olduk (أَسْلَمْنَا)” kelimesini iyi söyleyemedikleri için (Müslüman olduklarını ifade etmek üzere, şirki kast ederek) “biz dinden çıktık, biz dinden çıktık (صَبَأْنَا صَبَأْنَا)” demeye başladılar. Ancak Hâlid (dediklerini anlamadığı için) bunlardan bir kısmını öldürmeğe, bir kısmını da esir etmeye başladı ve her birimize esirini verdi. Ertesi sabah olunca bize esirlerimizi öldürmemizi emretti. İbn Ömer der ki: Bunun üzerine ben “Vallahi ben ve arkadaşlarımdan hiçbiri esirini öldürmeyecek” dedim. Hz. Peygamber'e (sav) gelip Halid'in yaptığını anlattılar. Hz. Peygamber ellerini kaldırıp iki defa "Allah'ım, ben Halid b. Velîd'in işlediği bu cürümden beri olduğumu sana bildiriyorum" buyurdu.


    Öneri Formu
57042 HM006382 İbn Hanbel, II, 151


Açıklama: Münker

    Öneri Formu
47519 HM005620 İbn Hanbel, II, 87