320 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe, ona Vekî’, ona Süfyan, ona Asım b. Ubeydullah, ona Salim, ona İbn Ömer’in haber verdiğine göre Ömer (ra) umre yapmak için Rasulullah’tan (sav) izin istedi. Rasulullah (sav) da, ona izin verdi ve "Kardeşciğim, duana bizi de ortak et, bizi de (duadan) unutma." buyurdu.
Bize Ebu Numan, ona Yezid b. Zürey', ona Davud, ona Ebu Nadre, ona da Ebu Said el-Hudrî şunu rivayet etti: "Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın huzuruna girmek için üç kez izin istedi. Ancak kendisine izin verilmedi. O da geri döndü. Ömer; 'Seni geri döndüren sebep nedir?' diye sordu. Ebu Musa el-Eşe'arî şöyle cevap verdi: 'Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken duydum: "'Kişi, üç kez izin istediği vakit kendisine izin verilirse ne âlâ. Aksi halde geri dönsün.'" Bunun üzerine Ömer; 'Vallahi, ya bu konuya dair senin lehine şahitlik edecek birini getirirsin ya da sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Ebu Musa hemen bizim yanımıza geldi. Bu esnada ben, mescitte Rasulullah'ın (sav) ashabından oluşan bir topluluğun arasındaydım. Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer'in kendisine yönelik tehdidinden dolayı endişe içerisindeydi. Karşımızda durdu ve 'Allah aşkına, aranızda bunu Rasulullah'tan (sav) duyan biri bu konuda mutlaka benim lehime bir şahitlik yapsa?' dedi. Bunun üzerine kafamı kaldırdım ve 'Ömer'e, benim de bu konuda seninle beraber olduğumu haber ver.' dedim. Derken bunu başkaları da söyledi. Böylece Ebu Musa'nın üzerindeki korku ve endişe dağılmış oldu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Heyseme, ona da Ebu Huzeyfe, Huzeyfe'nin şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yemek yemek üzere aynı sofrada bulunduğumuzda Rasulullah (sav) yemeğe başlamak üzere elini uzatmadıkça biz de uzatmazdık. Bir keresinde Hz. Peygamber (sav) ile birlikte aynı sofrada bulunuyorduk. Küçük bir kız çocuğu arkasından itelenircesine geldi. Elini yemeğe uzattı. Rasulullah da (sav) elini tuttu. (Yemeğe başlamasına mani oldu.) Sonra aynı şekilde bir bedevi geldi. Hz. Peygamber (sav) onun da elini tuttu (yemesine mani oldu.) "Sonra da şeytan Allah'ın ismi anılmamak suretiyle yemeği kendisine helal kılmaya çalışır. O, (önce) yemeği kendisine helal kılmak için şu kız çocuğu ile geldi. Ben de onun elini tutup bırakmadım. Sonra aynı yemeği helal kılmak için şu bedevi ile geldi. Onun da elini tuttum. Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki kız çocuğunun eliyle birlikte şeytanın eli de elimdeydi" buyurdu.
Açıklama: Hadiste geçen cariye kelimesinden kasıt küçük kız çocuğudur. Hadislerde geçen cariye kelimesi çoğunlukla küçük kız çocuğu anlamında kullanılmaktadır. Bazı çevirilerde bu hususa dikkat edilmeden köle kadın (أمة- إماء) anlamında tercüme edilmektedir. Bu da hadislerin yanlış anlaşılmasına neden olmaktadır.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Bükeyr b. Eşec, ona da Büsr b. Said Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Übey b. Ka'b'ın yanında bir meclisteydik. O esnada Ebu Musa el-Eşarî kızgın bir şekilde gelip durdu ve Allah için size soruyorum. Sizden biri Hz. Peygamber'in; "izin üç defa istenir. Verilirse içeri gir, verilmezse geri dön" dediğini duydu mu diye sordu. Übey, ne oldu dedi. Ebu Musa, ben dün Hz. Ömer'in yanına girmek için üç defa izin istedim. Fakat bana izin verilmedi ve ben de geri döndüm. Sonra bugün tekrar onun yanına giderek dün geldiğimi, üç defa selam verdiğimi daha sonra da döndüğümü söyledim. Ömer, seni duyduk ama o esnada meşguldük. Sana izin verilinceye kadar izin istemeye devam etseydin ya dedi. Ben de Hz. Peygamber'den duyduğum şekilde izin istedim dedim. Ömer, vallahi ya bana bununla alakalı bir şahit getirirsin ya da sırtını ve karnını acıtırım dedi. Bunun üzerine Übey b. Ka'b, vallahi sana ancak yaşça en küçüğümüz şahitlik edecektir. Kalk ey Ebu Said dedi. Ben de kalkarak Ömer'in yanına gittim ve ona Hz. Peygamber'in böyle söylediğini işittim dedim.
Açıklama: Konuyla ilgili bu hadisler Nur suresi 27-28. âyetlerin içeriği ile aynı manayı ifade etmektedir. İslamda bir eve veya özel bir mekâna girmeden önce izin isteme ve selam vermeye bağlanmıştır. İzin iseteme de üç defadır. Üç defa kapı vurulur veya zil çalınır. Mekân sahibi izin verirse selam verilerek içeri girilir, verilmez ise ısrar etmeden geri dönülür. İçeri girmeden önce izin istemenin meşruiyeti insanların mahremiyetlerini,özel hallerini korumaya matuftur. Önce selam mı yoksa izin mi isteneceğini noktada ihtilaf olsa da hadislerde selamın izin istemeden önce zikredildiği görülmektedir.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona İsa b. Yunus, ona el-A'meş, ona Hayseme b. Abdurrahman, ona Ebu Huzeyfe el-Erhabi, ona da Huzeyfe b. Yeman'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) ile yemeğe davet edildiğimizde." (Sonra) Ebu Muaviye'nin rivayet ettiği hadisin manasını zikretti. Ravi, bedevinin yemeğe atıldığını anlatırken "keennemâ yutradu" kız çocuğunun atıldığını anlatırken "keennemâ tutradu" ifadesini kullandı ve bedevinin gelişini kız çocuğunun gelişinden önce zikretti. Hadisin sonunda da sonra besmele çekti ve yedi cümlesini ekledi.
Bize Ebu Bekir b. Nafi', ona Abdurrahman, ona Süfyan, ona da A'meş bu hadisi aynı isnad ile rivayet etti. Ravi bu rivayette, kız çocuğunun gelişini bedevinin gelişinden önce zikretti.
Bize Kuteybe b. Said ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona da Yezid b. Husayfe bu hadisi aynı isnad ile rivayet etti. İbn Ebu Ömer kendi rivayetinde şu ifadeyi de ekledi: "Ebu Said şöyle dedi: Ben de Ebu Musa ile kalktım ve Ömer'e giderek şahitlik ettim."
Bize Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nakıd, ona Süfyan b. Uyneyne, -vallahi- ona Yezid b. Husayfe, ona da Büsr b. Said, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Medine'de ensarın meclisinde oturuyordum. Ebu Musa yanımıza korkmuş veya telaşlı olarak geldi. Sana ne oldu dedik. Ömer bana yanına gitmem için haber göndermiş. Kapısına gittim ve ona üç kere selam verdim. Ancak selamımı almadı. Ben de geri döndüm. Sonra Ömer bana niçin yanımıza gelmedin diye sordu. Sana geldim ve kapında üç defa selam verdim. Selamımı kimse almadı. Bunun üzerine geri döndüm. Rasulullah da (sav); "biriniz üç defa izin isteyip de kendisine izin verilmezse geri dönsün" buyurmuştur dedim. Ömer; bu hadis hakkında şahit getir yoksa canını yakarım dedi. Übey b. Ka'b; onunla ancak bu meclisin en küçüğü şahit olarak gidecektir dedi. Ebu Said; ben bu topluluğun en küçüğüyüm deyince Übey, öyleyse onunla sen git dedi.
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Ebu Mesleme, ona Ebu Nadre, ona Ebu Said; (T) Bize Ahmed b. Hasan b. Hirâş, ona Şebâbe, ona Şube, ona el-Cüreyrî ve Said b. Yezid, onlara da Ebu Nadre bu hadisi Ebu Said el-Hudrî rivayet etti. Bu senedlerle gelen rivayet Bişr b. Mufaddal'ın Ebu Seleme'den naklettiği rivayetin manasındadır.
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî, ona Bişr b. Mufaddal, ona Said b. Yezid, ona da Ebu Nadre, Ebu Said'in şöyle dediğini rivayet etti: Bu iki dedi. Ebu Musa üçüncü defa izin istedi. Ömer de bu üç dedi. Daha sonra Ebu Musa geri dönüp gitti. Bunun üzerine Hz. Ömer arkasından gidip onu geri çevirdi ve 'Şayet bu yaptığın Hz. Peygamber'den ise bunun için şahit getir. Yoksa seni herkese ibret olacak hale getiririm dedi. Bunun üzerine Ebu Musa bize geldi ve Hz. Peygamber'in; "izin üç defa istenir" dediğini bilmiyor musunuz? dedi. Bunun üzerine cemaat gülmeye başladı. Bunun üzerine ben de Müslüman kardeşiniz korkmuş bil halde size gelmiş siz ise gülüyor musunuz? Ben sana bu cezada ortak olacağım dedim. Ebu Musa, Hz. Ömer'e geldi ve işte Ebu Said dedi.