182 Kayıt Bulundu.
Bize Abdulcebbar b. Ala, ona Süfyan, ona Amr, Cabir'in Habat ordusu hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Gerçekten bir adam üç tane deve boğazladı, sonra üç daha, sonra üç daha. Sonra Ebu Ubeyde (Ömer'in talebi üzerine) bunu yapmasını yasakladı."
Açıklama: Habat: Medineye 5 merhale mesafede Cüheyne kabilesi yurdunda bir yerin adıdır. Habat seriyyesi orada olmuştur. Bazılarına göre ise İslam askerlerinin yiyeceği kalmayınca değnekle silkelenmiş yaprak (habat) yemişlerdir. İsim buradan alınmıştır.Asım Efendi, Kamus Tercümesi, III, 466.
Bize Abdullah b. Ebu Ziyâd el-Katavâî el-Kûfî, ona Ubeydullah b. Musa, ona Ebu Bişr Ğâlib, ona Eyyûb b. Âiz et-Tâî, ona Kays b. Müslim, ona Târık b. Şihâb, ona da Kâ'b b. Ucre, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Kâ'b b. Ucre! Benden sonra iş başına gelecek olan yöneticilere dair seni Allah'a sığındırırım! Onların kapısına gidip yalanlarını onaylayan ve zulümlerine yardımcı olan benden değildir, ben de ondan değilim! O, havuzumda bana kavuşamayacaktır. Onların kapısına giden ya da gitmeyen, yalanlarını onaylamayan ve zulümlerinde onlara yardım etmeyen bendendir, ben de ondanım. O, havuzumda bana kavuşacaktır. Ey Kâ'b b. Ucre! Namaz, güçlü bir delildir. Oruç, sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder. Ey Kâ'b b. Ucre! Haram (malla) beslenip semiren et, sadece ateşe girmeye layıktır! " [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, bu tarikten hasen-garîb bir hadistir. Onu sadece Ubeydullah b. Musa'nın rivayeti ile bilmekteyiz. Eyyûb b. Âiz et-Tâî, zayıf sayılmıştır. Bildirildiğine göre o, ircâ inancını benimsemiştir. Muhammed'e bu hadis hakkında sordum. O da sadece Ubeydullah b. Musa'nın hadisi olarak bildi ve gerçekten garib buldu (isteğrabehu).]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Bize Abdülcebbar b. Ala, ona Süfyan, ona Amr, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Komutanımız Ebu Ubeyde b. Cerrah olduğu halde Rasulullah (sav) bizi üç yüz süvari ile Kureyş kervanını gözlememiz için sevk etti. Sahil (şeridinde) on beş gün boyunca kaldık da pek şiddetli bir açlığa yakalandık. (Bundan dolayı) ağaç yaprakları (الْخَبَطَ) yedik! Bundan ötürü bu ordu, Ceyşü'l-habat olarak isimlendirildi. Deniz (kıyısına) amber denilen büyük bir balık vurdu. O beş gün boyunca ondan yedik ve yağından yağlandık. Sonunda gücümüz kuvvetimiz yerine geldi. Ebu Ubeyde onun kaburga kemiklerinden birisini alıp dikti, ardından ordudaki en uzun adama ve en uzun deveye baktı. (Adamı) deveye bindirdi de (adam) onun altından geçiverdi! Gözlerinin içine de bir grup oturuverdi. Gözünün yağından şu kadar testi yağ çıkardık. Beraberimizde bir kap hurma vardı. Ebu Ubeyde bizden her bir adama bir avuç verirdi. Ardından bize birer birer hurma verdi. (Hurmalar) bittiğinde kaybettiğini bulduk."
Bize Musa b. İsmail, ona Abdulvahid b. Ziyâd, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Üç kimse vardır ki Allah kıyamet gününde onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azâb vardır: (Birincisi) yol üstünde ihtiyacından fazla suyu olup onu yoldan geçenlerden esirgeyen kimsedir. (İkincisi) devlet başkanına yalnız dünyalık menfaat için biat etmiş olan kimsedir. Devlet başkanı ona dünyalık verirse hoşlanır, vermezse öfkelenir. (Üçüncüsü) satılık malını ikindiden sonra (pazara) çıkarıp 'kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, ben bu mala şu kadar para verdim' der, satın alan kimse de onu tasdik eder." Bundan sonra Rasulullah (sav) şu ayeti okudu: "Allah'a verdikleri söz ve yeminlerini bedel az bir bedele satınlar var ya işte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azap vardır" (Âl-i İmrân, 72)
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Amr, ona Ebu Salih Semmân, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi vardır ki kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz. Bunlar; malını, müşterinin verdiği fiyattan daha fazlaya aldığına dair yalan yere yemin eden kimse. Müslüman bir kimsenin malını ucuza kapatmak için ikindiden sonra yalan yere eden kimse. (Elindeki) fazla sudan istifade edilmesini engelleyen kimse. Allah ona 'tıpkı senin, kendi çabanla kazanmadığın sudan, insanları mahrum ettiğin gibi bugün ben de lutuf ve ikramımdan seni mahrum ediyorum' buyurur" Ali der ki: Bu hadisi bize Sufyân bir çok defa Amr'dan, o da Ebu Salih'ten, o da Hz. Peygamber'den (sav) (merfu) olarak rivayet etmiştir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Amr, ona Ebu Salih Semmân, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi vardır ki kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz. Bunlar; malını, müşterinin verdiği fiyattan daha fazlaya aldığına dair yalan yere yemin eden kimse. Müslüman bir kimsenin malını ucuza kapatmak için ikindiden sonra yalan yere eden kimse. (Elindeki) fazla sudan istifade edilmesini engelleyen kimse. Allah ona 'tıpkı senin, kendi çabanla kazanmadığın sudan, insanları mahrum ettiğin gibi bugün ben de lutuf ve ikramımdan seni mahrum ediyorum' buyurur" Ali der ki: Bu hadisi bize Sufyân bir çok defa Amr'dan, o da Ebu Salih'ten, o da Hz. Peygamber'den (sav) (merfu) olarak rivayet etmiştir.