491 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Saîd -başkalarıyla birlikte-, onlara Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesîr, ona Âsım b. Lakît b. Sabra, ona babası Lakît b. Sabra şöyle rivayet etmiştir: Ben Müntefikoğulları'nın Rasulullah'a (sav) gönderdikleri elçisiydim -veya elçileri arasındaydım-. Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkmak istedik; ama Onu evde bulamadık. Evde müminlerin annesi Aişe vardı. Bize hazîre denilen bir yemek hazırlanmasını emretti. Hemen yemek hazırlandı. Sonra bize içinde hurma olan bir tabak getirildi. (Kuteybe burada kınâ'/ الْقِنَاعَ) kelimesini kullanmamıştır. Sonra Rasulullah (sav) geldi ve "Evde yiyecek bir şey buldunuz mu? Yahut size yemek yapılması söylendi mi?" diye sordu. Biz de 'Evet, ey Allah’ın Rasulü!' dedik. Biz Rasulullah (sav) ile birlikte otururken bir çobanın yanında yeni doğmuş bir kuzu ile Rasulullah'ın (sav) koyunlarını ağıla götürdüğünü gördük. Rasulullah (sav) çobana "Ey falan! Ne doğurttun?" diye sordu. Çoban 'Dişi bir kuzu' diye cevap verince Rasulullah (sav) "Öyleyse hemen bize onun yerine bir koyun kesiver" buyurdu. Sonra da "Onu senin için kestiğimizi sakın zannetme! (Hadis ravilerinden biri tahsebenne [تَحْسَبَنَّ] kelimesini tahsibenne [تَحْسِبَنَّ] şeklinde telaffuz etmiştir.) Bizim yüz davarımız var, daha fazla artmasını istemiyoruz. Her ne zaman çoban bize bir kuzu doğurtur ve getirirse onun yerine bir koyun keseriz." buyurdu. Lakît (sözlerine devamla) Ben, 'Ey Allah’ın Rasulü! Benim ağzı bozuk bir karım var, (ona yönelik) ne yapayım?' dedim. Rasulullah (sav) "Öyleyse onu boşa(yabilirsin)" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Onunla uzun süredir birlikteliğimiz ve bir çocuğumuz var' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ona emret, öğüt ver. Eğer onda bir hayır görürsen, nasihate devam edersin. Karını, cariyeni döver gibi dövme" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Bana abdesti anlatır mısınız?' dedim. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: "Abdesti güzelce al, parmaklarının arasına suyu ulaştır. Oruçlu değilsen burnuna iyice su çek."
Açıklama: Kınâ'/الْقِنَاعَ, yemek yemeye ve içine meyva konmaya yarayan bir tabaktır. Rasulullah'ın (sav) "Bu koyunu biz senin için kesmedik" demesi, misafirin kendisi için bir koyun boğazlandığını düşünerek bir minnet duyup mahcup olmaması içindir. Bu ifade, Rasulullah'ın (sav) yüksek ahlâkındandır. Hz. Peygamber'in (sav), küfürbaz hanımının durumundan bahseden misafirine, hanımını boşamaya izin vermesi o kadınla beraber yaşamanın dünyevî ve uhrevî pek çok zararlara sebep olacağını hatırlatması sebebiyledir. Ancak çocuğun olması, boşanmasının daha büyük zararlara yol açacağı anlaşılınca da zararın daha azını tercih etmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca ona çirkin sözler sarfetmemesi ve küfürbaz olmaması için nasihat etmesi, eğer fayda verirse bunu devam ettirmesi yönünde tavsiyede bulunmuştur. Hadiste geçen 'abdesti güzel almak" sözünden maksat "farzına, sünnetine ve mütehaplarına riayet ederek abdest almak' demektir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Misafir bir gün izzet ve ikramla ağırlanır. Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır. Misafirin ev sahibini sıkana kadar misafirliği uzatması, helal değildir." Bize İsmail, ona Mâlik benzer bir hadisi nakletmiş ve şu ifadeyi ilave etmiştir: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin yahut sussun."
Açıklama: Hadiste geçen “câize”, bir evde misafir olarak kalan kimseye ikram edilen yiyecek-içecek demektir. Bunun ölçüsü, bir gün bir gece misafiri elden geldiğince ağırlamak, ikinci ve üçüncü günlerde ise misafirin bulunmadığı normal günlerde evde yenilen-içilen şeyi ikram etmektir.
Bize Yahya b. Ğaylân, ona Rişdîn, ona Musa b. Ali, ona babası (Ali b. Rabah), ona da Amr. b. el-Âs şöyle rivayet etmiştir: Bir adam "Ey Allah'ın Rasulü, hangi amel daha faziletlidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Allah'a iman ve onu tasdik etemk, Allah yolunda cihad, kabul olunmuş hac" buyurdu. Adam "çok şey söyledin ey Allah'ın Rasulü" dedi. Allah Rasulü (sav) "yumuşak söz, yemek ikramı, müsamaha gösterme, ve güzel ahlak" buyurdu. Adam "sadece bir kelime(lik cevap) istiyorum" dedi. Hz. Peygamber (sav) ona "hadi git, (söylediğim şeyler) nefsine hoş gelmedi diye Allah'ı suçlama" dedi.
Açıklama: muhakkik bu isnadın şevahidle muhtemelen hasen olduğunu belirtmiştir.
Bize Amr b. Halid, ona Leys, ona Yezid, ona da Ebu Hayr, Abdullah b. Amr (ra)'ın şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam, Rasûlullah'a (sav), İslam'daki hangi amellerinin daha hayırlı olduğunu sordu. Rasûlullah da şöyle cevap verdi: "Yemek yedirmen ve tanıdığın, tanımadığın herkese selâm vermendir."
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Süfyân, ona Mansûr, ona Ebu Vâil, ona da Ebu Musa, Hz. Peygamber'in (sav) "Esiri özgürlüğüne kavuşturun, aç olanı doyurun, hastayı ziyaret edin" buyurduğunu rivayet etti.
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Avf, ona Kasâme b. Züheyr, ona da Ebu Musa, Hz. Peygamber'in (sav) "Esiri özgürlüğüne kavuşturun, aç olanı doyurun, hastayı ziyaret edin" buyurduğunu rivayet etti.
Bize Yahya b. Adem ve Ebu Ahmed, onlara Süleym oğullarının Becle koluna mensup İsa b. Abdurrahman el-Becelî, ona Talha b. Musarrif, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da Berâ b. âzib şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve "Ey Allah’ın Rasûlü, bana, cennete girmeme vesile olacak bir amel öğret" dedi. Hz. Peygamber (sav): "kısa konuştun ama geniş bir soru sordun. Bir insanı özgürlüğüne kavuştur ve bir kölenin boyun bağını çöz" buyurdu. Bedevî, "Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey değil midir?" diye sorunca, Hz. Peygamber "Hayır! Bir insanı azat etmek (عِتْقَ النَّسَمَةِ) bedelini tek başına ödeyerek onu özgürlüğüne kavuşturmandır. Boyun bağını çözmek (فَكَّ الرَّقَبَةِ) ise özgürlüğüne kavuşmak isteyen kimseye destek olarak onun özgürlüğünü elde etmesine yardımcı olmandır. (Seni cennete götürecek bir diğer amel ise) sütünden istifade etsin diye sütü bol bir deveyi birine emanet vermek, zalim (ilişkiyi kesen) akrabaya yardım etmektir. Eğer buna gücün yetmezse aç olanı doyur, susamışa su ver, iyiliği tavsiye et, kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse o zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme."
Bize Yahya b. Adem ve Ebu Ahmed, onlara Süleym oğullarının Becle koluna mensup İsa b. Abdurrahman el-Becelî, ona Talha, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da Berâ b. âzib şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve "Ey Allah’ın Rasûlü, bana, cennete girmeme vesile olacak bir amel öğret" dedi. Hz. Peygamber (sav): "kısa konuştun ama geniş bir soru sordun. Bir insanı özgürlüğüne kavuştur ve bir kölenin boyun bağını çöz" buyurdu. Bedevî, "Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey değil midir?" diye sorunca, Hz. Peygamber "Hayır! Bir insanı azat etmek (عِتْقَ النَّسَمَةِ) bedelini tek başına ödeyerek onu özgürlüğüne kavuşturmandır. Boyun bağını çözmek (فَكَّ الرَّقَبَةِ) ise özgürlüğüne kavuşmak isteyen kimseye destek olarak onun özgürlüğünü elde etmesine yardımcı olmandır. (Seni cennete götürecek bir diğer amel ise) sütünden istifade etsin diye sütü bol bir deveyi birine emanet vermek, zalim (ilişkiyi kesen) akrabaya yardım etmektir. Eğer buna gücün yetmezse aç olanı doyur, susamışa su ver, iyiliği tavsiye et, kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse o zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme."
Bize Hasan, ona İbn Lehîa, ona Huyey b. Abdullah, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Cennette, içeriden dışarısı, dışarıdan da içerisi görünün bir oda vardır" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Musa el-Eş'arî "bu oda kim içindir ey Allah'ın Rasulü" dedi. Hz. Peygamber (sav) "sözünü yumuşak ve tatlı söyleyen, yemek ikram eden ve gece insanlar uykuda iken Allah için ibadete kalkan kimseler içindir" buyurdu.
Açıklama: Hasen li ğayrihî'dir. Bu isnad zayıftır. İbn Lehi'a; su-i hıfzı olsa bile mutâbîsi vardır. Fakat zayıf olan Huyey b. Abdillah'ta hadisin illeti bâki kalmaktadır.
Bize Hâşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Cehdam el-Yemâmî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm b. Ebu Sellâm, ona dedesi Ebu Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir, ona da Muâz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Allah Rasûlü (sav) sabah namazına çok geç kaldı. Neredeyse güneş doğacaktı ki hızlıca çıkageldi. Hemen kamet getirildi ve Hz. Peygamber (sav) namazı kısa kıldırdı. Selam verdikten sonra "saflarda olduğunuz gibi kalın" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: "Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım. Geceleyin kalkıp abdest aldım ve benim için belirlenen miktarda namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Bir de baktım ki Rabbim en güzel suretiyle karşımda. Bana 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum ey Rabbim' dedim. Tekrar 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum Rabbim' dedim. Elini iki kürek kemiğimin arasına koyduğunu gördüm. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey ayan oldu ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana 'ey Muhammed! Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Kefaretler hakkında' diye cevap verdim. 'Kefaretler nedir?' diye sordu. 'İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak' dedim. Sonra 'dereceler nelerdir?' diye sordu. 'Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak' dedim. Sonra 'dile benden' buyurdu. Ben de 'Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum' dedim." Sonra Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu: "Bu söylenenler hakikattir, onları kavrayın ve öğrenin."