491 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Veki', ona Fudayl b. Ğazvan, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre ensardan bir adamın yanında bir misafir kalmıştı. Evinde sadece kendisi ve çocuklarına yetecek kadar yiyecek vardı. Karısına; çocukları uyut, kandili söndür ve yemeği misafirin önüne koy demişti. Bu olay üzerine; "ve onlardan bazıları zor durumda olsalar bile diğerlerini kendilerine tercih ederler" (Haşr, 59/9) ayeti nazil olmuştu.
Açıklama: İlgili ayetin tam meali: Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Haşr, 59/9)
Bize Ebu Küreyb, ona İbn Fudayl, ona babası (Fudayl b. Ğazvan), ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Bir adam, Hz. Peygamber'e (sav) gelip kendisini misafir etmesini istemişti. Hz. Peygamber'in (sav) evinde onu misafir edecek yemeği yoktu. Bunun üzerine; "bu kişiyi misafir edecek kimseye Allah rahmet etsin" buyurdu. Ensardan Ebu Talha adında bir zât kalktı ve misafiri evine götürdü. Bundan sonra hadisi Cerir hadisindeki gibi anlatmıştır. [Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip; ben aç ve bitap düştüm demişti. Hz. Peygamber (sav) eşlerinden birine haber göndermiş, o ise Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki evde sudan başka bir şey yok demişti. Sonra diğer hanımına haber göndermiş ve aynı cevabı almıştı. Hepsi de Seni hak üzere gönderen Allah'a yemin olsun ki sudan başka bir şey yok demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "bu adamı bu akşam misafir edene Allah rahmetiyle muamele eylesin" dedi. Ensardan bir zat kalkıp; ben misafir ederim ey Allah'ın Rasulü dedi ve onu evine götürdü. Eşine "Yiyecek bir şey var mı diye sordu. Eşi "Sadece çocuklarımın azığı var" diye cevap verdi. Ensardan olan zat; sen çocukları bir şeyle avut. Misafirimiz gelince ışığı söndür ve ona biz de yiyormuşuz gibi yap. O yemeye başlayınca kandili söndür. O yemek istediğinde sen de yiyormuş gibi yap. Yemek istediği zaman kandili söndür dedi. Böylece oturdular, misafir yemeğini yedi. Sabah olunca Ensardan olan zat Hz. Peygamber'e (sav) gitti. Hz. Peygamber (sav); "eşinle bu gece misafire yaptığınız Allah'ın hoşuna gitti" buyurdu.] Veki'nin söylediği gibi ayetin nüzûlünden de bahsetmiştir. [Ensardan bir zatın evinde bir kişi konuk olmuştu. Onun sadece kendisi ve çocuklarına yetecek yemeği vardı. Karısına çocukları uyut ve kandili söndür. Yemeği de misafire ver dedi. Onun üzerine; "ihtiyaçları olduğu halde başkalarını kendilerine tercih ederler". (Haşr, 59/9) ayeti indi.]
Açıklama: Cerir rivayeti için bk. M005359.
Bize Harmele b. Yahya et-Tücîbî, ona Abdullah b. Vehb, ona Üsame, ona Yakub b. Abdullah b. Ebu Talha el-Ensarî, ona Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün Rasulullah'ın (sav) huzuruna gitmiştim. Ashabıyla birlikte oturmuş onlara bir şeyler anlatıyordu. Karına, taş üzerine -Üsame bunda şüphe ediyorum demiştir-, bir sargı sarmıştı. Ashabından bazılarına:'Allah Elçisi (sav) karnını niçin sarmış?' diye sordum. 'Açlıktan' olduğunu söylediler. Bunun üzerine (annem) Ümmü Süleym bt. Milhan'ın kocası olan (üvey babam) Ebu Talha'nın yanına vardım ve ona: 'Ey babacığım, Rasulullah'ın karnına bir şey sardığını gördüm. Ashabına sordum. Açlıktan olduğunu söylediler' dedim. Ebu Talha annemin yanına geldi ve: 'Evde yiyecek bir şey var mı?' diye sordu. Annem: 'Evet, biraz ekmek kırıntısı ve birkaç hurma var. Sadece Rasulullah (sav) gelirse onu doyurabiliriz. Ama onunla başkası da gelirse yiyeceğimiz yetmez' dedi." Ravi (bundan sonra) kıssanın geri kalanını da anlattı. ["(Üvey babam) Ebu Talha beni Rasulullah'ı yemeğe davet etmem için gönderdi. Yanına vardığımda etrafında insanlarla birlikteydi. Rasulullah (sav) bana bakınca utandım ve 'Ebu Talha sizi davet ediyor' deyiverdim. Hz. Peygamber (sav) yanındakilere: 'Haydi kalkın, gidelim' buyurdu. Ebu Talha: 'Ey Allah'ın Rasulü! Ancak size yetecek kadar yemek yapmıştık' deyince, Rasulullah (sav) elini yemeğin üstüne dokundurdu ve bereketlenmesi için dua etti. Ardından Ebu Talha'ya: 'Ashabımdan on kişiyi içeri al' buyurdu. Onlara parmaklarının arasından yemek çıkardı. Doyana kadar yediler ve evden çıktılar. Sonra: 'On kişi daha çağır' buyurdu. Onlar da doyana kadar yediler. Nihayetinde içeri girip doymuş olarak çıkan kimse kalmayıncaya kadar, her seferinde on kişi girmeye ve çıkmaya devam etti. En sonunda Ebu Talha sofrayı hazırlamaya gidince onun ilk hazırladığı gibi olduğunu (hiç eksilmediğini) gördü."]
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir b. Abdulhamid, ona Fudayl b. Ğazvan, ona Ebu Hazim el-Eşcaî, ona Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip; ben aç ve bitap düştüm dedi. Hz. Peygamber (sav) eşlerinden birine haber gönderdi, eşi ise; seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki evde sudan başka bir şey yok diye cevap verdi. Daha sonra Allah Rasulü başka bir hanımına haber gönderdi, o eşi de aynı cevabı gönderdi. Hepsi de seni hak üzere gönderen Allah'a yemin olsun ki sudan başka bir şey yok demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "bu adamı bu akşam misafir edene Allah rahmetiyle muamele eylesin" buyurdu. Ensardan bir zat kalkıp; ben misafir ederim ey Allah'ın Rasulü dedi ve onu evine götürdü. Eşine; yiyecek bir şey var mı diye sordu. Eşi; sadece çocuklarımın azığı var diye cevap verdi. Ensardan olan zat; sen çocukları bir şeyle avut. Misafirimiz gelince ışığı söndür ve ona biz de yiyormuşuz gibi yap. O yemeye başlayınca kandili söndür dedi. Böylece oturdular, misafir yemeğini yedi. Sabah olunca ensardan olan zat Hz. Peygamber'e (sav) gitti. Hz. Peygamber (sav); "eşinle bu gece misafire yaptığınız Allah'ın hoşuna gitti" buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Halef b. Halife, ona Yezid b. Keysan, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir gün veya bir gece dışarı çıkmış, Ebu Bekir ve Ömer ile karşılaşmıştı. Onlara; "bu saatte neden dışarı çıktınız" diye sordu. Açlıktan, ey Allah'ın Rasulü dediler. "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki ben de sizin gibi açlıktan dışarı çıktım. Haydi kalkın gelin" buyurdu. Hemen Onunla (sav) birlikte kalktılar. Hz. Peygamber (sav) Ensqrdan birinin evine geldi. Ancak o kişi evde yoktu. Evin hanımı Hz. Peygamber'i (sav) görünce; hoş geldiniz dedi. Rasulullah (sav) ona; "falanca nerede" diye sordu. Kadın; bize biraz tatlı su getirmeye gitti dedi. Sonra Ensardan olan sahabi geldi. Rasulullah'a (sav) ve yanındaki iki dostuna baktı. Elhamdülillah! Bugün benden misafirleri daha şerefli olan kimse yoktur dedi. Hemen gidip bir hurma salkımı getirdi. İçinde koruk, kuru ve olgun hurmalar vardı. Buyurun, bundan yeyin dedi ve bıçağı aldı. Rasulullah (sav) ona; "sakın sağmal koyuna dokunma" dedi. Ama adam koyunu onlar için kesti. Hem koyundan hem hurma salkımından yediler, içtiler. Doyup suya kandıklarında Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'e şöyle dedi: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki kıyamet günü bu nimetten sorulacaksınız. Gece açlıktan evden çıktınız ama işte bu nimeti yiyip evinize dönüyorsunuz."
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik b. Enes, ona da İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, Enes b. Malik'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Ebu Talha: 'Rasulullah'ın (sav) sesinin zayıf çıktığını duydum. Aç olduğunu anladım. Elinde (O'na ikram edebileceğimiz) bir şey var mı?' diye (hanımı) Ümmü Süleym'e sordu. O da: 'Evet var.' karşılığını verdi ve birkaç parça arpa ekmeği çıkardı. Bir örtü alıp bir tarafıyla ekmekleri sardı, elbisemin altına yerleştirdi, örtünün geri kalan kısmını vücuduma sardı ve beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Ben ekmeği götürdüğümde Rasulullah'ı (sav) mescitte insanlarla birlikte oturuyorken buldum. Onların başlarına dikildim. Rasulullah (sav): 'Seni Ebu Talha mı gönderdi?' diye sordu. 'Evet' dedim. 'Yemek için mi?' diye tekrar sordu. 'Evet' cevabını verdim. Bunun üzerine Peygamber (sav) yanındakilere: 'Haydi kalkın gidelim!' buyurdu. Rasulullah (sav) kalkıp yola koyuldu. Ben (hızlıca) önden gittim ve Ebu Talha'nın yanına gelip ona (durumu) haber verdim. Ebu Talha: 'Ey Ümmü Süleym, Rasulullah (sav) yanında birileriyle geldi. Kendilerine verecek (yeterli) yemeğimiz de yok.' dedi. Ümmü Süleym: 'Allah ve Rasulü (her şeyi bizden) daha iyi bilir' karşılığını verdi. Ebu Talha Rasulullah'ı (sav) karşılamaya çıktı. Rasulullah'ı (sav) ve onunla birlikte gelenleri karşıladı. Allah Rasulü (sav): 'Haydı, neyin varsa getir bakalım ey Ümmü Süleym.' buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Süleym (hemen) ekmeği getirdi. Rasulullah (sav) ekmeğin küçük parçalara bölünmesini istedi. Ümmü Süleym tulumdan yağ sıkıp (ekmeğin üzerine dökerek) ekmeğe katık yaptı. Rasulullah (sav) (ekmekle yapılan) bu yemek için Allah (cc) ne dilediyse dua etti ve: 'On kişiyi içeri alın.' buyurdu. Ebu Talha onları içeri aldı. Onlar yiyip karınlarını doyurdu ve çıktı. Hz. Peygamber (sav): 'On kişi daha içeri alın' buyurdu. Ebu Talha bir on kişi daha içeri aldı. Bu on kişi de yiyip karınlarını doyurup çıktı. Hz. Peygamber (sav): 'On kişi daha içeri alın' buyurdu. Böylece oraya gelenlerin hepsi (hazırlanan yemekten) yedi ve karınları doydu. (Yemeğe katılan) Topluluk, yetmiş veya seksen kişiydi."
Bize Haccac b. Şair, ona Yunus b. Muhammed, ona Harb b. Meymun, ona da Nadr b. Enes, Enes b. Malik'in 'Ebu Talha'nın yemeği' ile ilgili hadisini benzer bir şekilde rivayet etmiştir. [Hadisin metni şöyledir: "(Üvey babam) Ebu Talha beni Rasulullah'ı yemeğe davet etmem için gönderdi. Yanına vardığımda etrafında insanlarla birlikteydi. Rasulullah (sav) bana bakınca utandım ve 'Ebu Talha sizi davet ediyor' deyiverdim. Hz. Peygamber (sav) yanındakilere: 'Haydi kalkın, gidelim' buyurdu. Ebu Talha: 'Ey Allah'ın Rasulü! Ancak size yetecek kadar yemek yapmıştık' deyince, Rasulullah (sav) elini yemeğin üstüne dokundurdu ve bereketlenmesi için dua etti. Ardından Ebu Talha'ya: 'Ashabımdan on kişiyi içeri al' buyurdu. Onlara parmaklarının arasından yemek çıkardı. Doyana kadar yediler ve evden çıktılar. Sonra: 'On kişi daha çağır' buyurdu. Onlar da doyana kadar yediler. Nihayetinde içeri girip doymuş olarak çıkan kimse kalmayıncaya kadar, her seferinde on kişi girmeye ve çıkmaya devam etti. En sonunda Ebu Talha sofrayı hazırlamaya gidince onun ilk hazırladığı gibi olduğunu (hiç eksilmediğini) gördü."]
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona Ebu Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İki kişinin yemeği (paylaşılırsa) üç kişiye, üç kişinin yemeği de dört kişiye yeter."
Bize Muhammed b. Râfi', ona İshak b. İsa, ona Malik b. Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebû Salih es-Semmân), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) kafirlerden bir misafir gelmişti. Rasulullah (sav), onun için koyun sağılmasını emretmişti. Koyun sağılmış, misafir de onu içmiş; ardından tekrar sağılmış onu da içmiş; sonra tekrar sağılmış ve böylece (o misafir) yedi sağım sütten içmişti. Sonra o adam Müslüman olmuştu. Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber (sav) onun için süt sağılıp getirilmesini emretmiş ama adam ancak bir sağım içmiş ve başka içememişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "Mümin bir mideyi, kafir ise yedi mideyi (doyurmak için) içer" buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize İbn Nümeyr - hadis İbn Nümeyr'in lafızlarıyla nakledilmiştir -, ona babası, ona da Sa'd b. Saîd, Enes b. Mâlik'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "(Üvey babam) Ebu Talha beni Rasulullah'ı yemeğe davet etmem için gönderdi. Yanına vardığımda etrafında insanlarla birlikteydi. Rasulullah (sav) bana bakınca utandım ve 'Ebu Talha sizi davet ediyor' deyiverdim. Hz. Peygamber (sav) yanındakilere: 'Haydi kalkın, gidelim' buyurdu. Ebu Talha: 'Ey Allah'ın Rasulü! Ancak size yetecek kadar yemek yapmıştık' deyince, Rasulullah (sav) elini yemeğin üstüne dokundurdu ve bereketlenmesi için dua etti. Ardından Ebu Talha'ya: 'Ashabımdan on kişiyi içeri al' buyurdu. Onlara parmaklarının arasından yemek çıkardı. Doyana kadar yediler ve evden çıktılar. Sonra: 'On kişi daha çağır' buyurdu. Onlar da doyana kadar yediler. Nihayetinde içeri girip doymuş olarak çıkan kimse kalmayıncaya kadar, her seferinde on kişi girmeye ve çıkmaya devam etti. En sonunda Ebu Talha sofrayı hazırlamaya gidince onun ilk hazırladığı gibi olduğunu (hiç eksilmediğini) gördü."