170 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, Ğunder, ona Şu’be, ona Mansur, ona A’meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) bir cenazede iken eline bir çubuk/çomak alıp onunla yere şekiller çizmeye başladı ve şöyle buyurdu: "Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Dediler ki, Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? Yani (bizim amel etmemize ne gerek var). Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve şu ayetleri okudu: ‘Kim verir ve korunursa.’ (Leyl/92, 5).
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Mansur, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona Hz. Ali'nin anlattığına göre Hz Peygamber (sav) bir cenaze (merasiminde) iken eline bir çubuk aldı onunla yere çizgi çizmeye başladı ve şöyle buyurdu: "İstisnasız hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Bunun üzerine sahabiler: Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var) dediler. Hz. Peygamber (sav) "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." buyurdu ve 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa' Leyl suresi, 92/ 5 ayetini okudu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman, ona Süfyân, ona Kays, ona da Târık b. Şihâb şöyle demiştir: "Yahudiler, Hz. Ömer'e 'Sizin okuduğunuz bir ayet var şayet o bize inmiş olsaydı indiği günü bayram ilan ederdik' dediler. Hz. Ömer 'ben, o ayetin nerede, ne zaman indirildiğini ve Rasulullah'ın o vakitte nerede bulunduğunu mutlak olarak biliyorum: Bu ayet Arefe gününde ve Allah'a yemin olsun biz Arafat'ta (vakfede iken) bulunurken indirilmiştir' dedi ve şu ayeti okudu: 'Bugün, sizin dininizi kemale erdirdim.' (Mâide, 5/3). Süfyân der ki: Ben o günün Cuma günü olup olmadığı konusunda emin değilim."
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Salim b. Abdullah ona İbn Ebu Bekir, ona Abdullah b. Ömer, ona da Hz. Peygamber'in eşi Âişe (r.anhum) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "baksana, senin kavmin Kâbe'yi yeniden yaptı ama İbrahim'in temellerinden geri çekti" buyurdu. Ben de "Ey Allah'ın Rasulü, Kâbe'yi tekrar İbrahim'in temelleri üzerine oturtmaz mısın?" dedim. O'da "senin kavmin küfürden yeni çıkmış olmasaydı (yapardım)" buyurdu. Abdullah b. Ömer der ki: Şayet Âişe bu hadisi Rasulullah'tan işitmiş ise, o zaman, Rasulullah'ın Hıcr'i takip eden iki rüknü istilam etmemesi, Kâbe'nin İbrahim'in temelleri üzerine oturmamasından dolayıdır diye düşünüyorum.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona İsmail, ona eş-Şa'bî, ona Mesruk'un rivayet ettiğine göre Hz. Âişe (r.anhâ) şöyle demiştir: "Her kim sana, Muhammed'in (sav), kendisine indirilenden herhangi bir şeyi sakladığını söylerse, yalan söylemiştir. Çünkü Allah 'Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.' (Mâide, 5/67) buyurmuştur."
Bize Muhammed b. Selâm, ona el-Fezârî, ona da Humeyd'in rivayet ettiğine göre Enes (ra) şöyle demiştir: "Rubey -Enes b. Mâlik'in halası- Ensâr'dan bir cariyenin ön dişini kırmıştı. Cariyenin kavmi kısas talebi ile Hz. Peygamber'e (sav) geldiler. Peygamber (sav) de kısası emretti. Enes b. Mâlik'in amcası Enes b. Nadr 'hayır, ey Allah'ın Rasûlü vallahi Rubey'in ön dişi kırılmaz' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'ey Enes, Allah'ın (bu konudaki) hükmü kısastır' buyurdu. Akabinde davacılar Rubey'e kısas uygulanması talebinden vaz geçip diyeti kabul ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:" "Allah’ın kulları arasında öyleleri vardır ki, Allah adına yemin edecek olsa Allah da onların yeminini boşa çıkarmaz."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Husayn, ona Ebu Vâil, ona Mesrûk b. Ecda, ona da Âişe'nin (r.anha) annesi Ümmü Rûmân şöyle demiştir: Âişe ile birlikte otururken, yanımıza Ensar'dan bir kadın girdi ve “Allah falancanın cezasını versin” dedi. Ümmü Rûmân kadına “ne oldu, neden öyle dedin?” dedi. Kadın “Çünkü oğlum (olacak o kişi), iftirayı oradan oraya taşıyıp yaydı” dedi. Bunun üzerine Âişe “ne oldu (Bu adam hangi sözü iftirayı yaydı?)” dedi. Ümmü Rûmân da, olan biteni Âişe'ye haber verdi. Âişe “Rasulullah (sav) de bu sözleri duydu mu?” diye sordu. “Evet” dedi. “peki Ebu Bekir duydu mu?” dedi. “Evet” dedi. Bunun üzerine Âişe bayıldı. Daha sonra yüksek ateşli bir şekilde titreme nöbeti ile uyandı. Ümmü Rûmân der ki: Ben hemen üzerine elbisesini atıp onu örttüm. Ardından Hz. Peygamber (sav) geldi ve "Âişe'nin nesi var?" diye sordu. Ben de “sıtma hastalığına yakalandı” dedim. Hz. peygamber (sav) "hakkında konuşulan iftiradan dolayı herhalde" buyurdu. Ben de “Evet” dedim. Âişe kalkıp oturdu ve “Eğer ben size bu söyleneni yapmadım diye yemin etsem, inanmayacaksınız. Eğer özür beyan etsem, özrümü kabul etmeyeceksiniz. Bu durumda benimle sizin örneğiniz, Yakup Peygamber ile oğullarının durumu gibidir. "Ne diyeyim, sizin bu anlattıklarınız karşısında yardımına sığınacağım tek merci yalnız Allah’tır!" Yûsuf: 18)” dedi. Sonra Peygamber (sav) bir şey demeden oradan ayrıldı, Allah da Âişe'nin suçsuz olduğuna dair ayetlerini indirdi. Bunun üzerine Âişe “sadece Allah'a hamdolsun, ne Sana ne de başka kimseye değil” dedi.
Bize Yahya (b. Yahya), ona Mâlik, ona Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Ömer'in azatlısı Nâfi' şöyle rivayet etmişlerdir: "Allah'ın (tebâreke ve teâlâ) kitabındaki şu ayete göre itikâf oruçsuz olmaz: (Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için. Sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafta iken de eşlerinize yaklaşmayın.) (Bakara, 2/187) Çünkü Allah burada itikâfı oruçla birlikte zikretmiştir." [İmam Malik 'Bize göre de uygulama bu hadise göredir. Yani itikâf ancak oruçlu iken olur' demiştir.]
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Salim b. Abdullah ona İbn Ebu Bekir, ona Abdullah b. Ömer, ona da Hz. Peygamber'in eşi Âişe (r.anhum) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "baksana, senin kavmin Kâbe'yi yeniden yaptı ama İbrahim'in temellerinden geri çekti" buyurdu. Ben de "Ey Allah'ın Rasulü, Kâbe'yi tekrar İbrahim'in temelleri üzerine oturtmaz mısın?" dedim. O'da "senin kavmin küfürden yeni çıkmış olmasaydı (yapardım)" buyurdu. Abdullah b. Ömer der ki: Şayet Âişe bu hadisi Rasulullah'tan işitmiş ise, o zaman, Rasulullah'ın Hıcr'i takip eden iki rüknü istilam etmemesi, Kâbe'nin İbrahim'in temelleri üzerine oturmamasından dolayıdır diye düşünüyorum.